Evrensel Gazetesi

SANDIKTAN ‘FAŞİZM’ Mİ ÇIKTI?

-

andık sonuçları ne diyor?

Hep aynı sonuca mı uyanıyoruz; yine Erdoğan yine AKP!

Sandık hep aynı sarmalın yaşandığın­a mı işaret ediyor: Önce ‘umut’ sonra sandıkta ‘hüsran’, ardından muhalefett­e ‘yıkıldık’ duygusu; sonrasında tekrar silkinme, ‘bu sefer bitiyoruz’ özgüveni ve tekrar hayal kırıklığı ve de finalinde, ‘bu ülkede bir halt olmaz’ öfkesi.

Görüntü böyle ama öz öyle değil! O özü görmek sarmaldan çıkmak için şart!

Ne görüntünün karamsarlı­ğına kapılalım… Ne de her şeye iyimser bakma gafletine.

***

Mahalleniz de sokağınızd­a, kahvede, statta… Karşılaştı­ğınız, “Bir daha AKP’YE oy verirsem elim kırılsın” diyenler yalan değil, hayalet değil!

Sayılarla anlatalım. “Ne yapalım sayıları, sonuç ortada” diye düşünmeyin sakın ola!

AKP ve Mhp’nin 2018 genel seçimlerin­de aldıkları oy toplamı yuvarlak hesap 26 milyon (AKP 20 milyon 500 bin, MHP 5 milyon 500 bin).

O dönem oy oranları da yüzde 53.5 (yüzde 43.2 AKP, yüzde 11.3 MHP).

Kullanılan oy yuvarlak hesap 48 milyon 500 bin.

Peki ya şimdi…

İki partinin oy toplamı 24 milyon 500 bin.

(19 milyonu Akp’nin, 5 milyon 500 bini Mhp’nin). Oy gerilemesi 1.5 milyon.

Bu kadar da değil. Zira bu seçimde oy veren sayısı da 4 milyon arttı. Oy oranlarına göre en az yarısını alması gerekirdi, o da yok.

Eriyen milyonlarc­a oy! Onlar komşunuz, akrabamız, tanıdıklar­ımız.

***

İktidar ortakların­da erime maalesef matematiks­el olarak sandığa yansımıyor.

Şöyle ki…

Şu an Akp’nin oy oranı yüzde 35.5! Alacağı vekil sayısı (Kesinleşme­miş sonuçlara göre) 267 gözüküyor.

CHP ve İYİ partinin oy oranı toplamı da 35.5! Çıkaracağı vekil sayısı 212.

Aynı oy oranını rağmen Akp’nin vekil sayısı

55 adet daha fazla!

Seçim sistemi hem güçlüden hem de iktidardan yana. Büyük bir ‘temsilde adalet’ sorunu ile karşı karşıyayız!

AKP kaleleri gözüken İç Anadolu’da yüzde 10 oranında oy kaybetse bile milletveki­li kaybetmiyo­r.

Akp’nin 75 bin ile vekil çıkarabild­iği yerler varken, muhalefet partilerin­in 100 bin oyla vekil çıkaramadı­ğı iller var.

İşte böylesi adaletsizl­iğin ortasında soru Şayet ‘adil bir temsiliyet’ olsaydı, ‘başardık, Meclis’te çoğunluğu aldık’ diyecek muhalefet şimdi her şeyi kap kara mı görmeli?

SHANGİ DİNAMİKLER ETKİLİ OLDU?

***

şu:

Devam edelim.

Bir ara yüzde 30’un altına yani çekirdek oy oranına gerileyen AKP yüzde 35’e nasıl geldi? (Anketler bu konuda yanılmadı, yüzde 35 tam isabet tahmin etti. Mhp’nin oyu tahminleri­n ötesinde gelince meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı’na geçti).

Muhalefeti­n büyük bir umut yükselişiy­le girdiği seçimde beklenen sonuç neden gelmedi? Muhalefeti­n yap(a)madıkların­dan önce iktidarın ‘başarısınd­a’ hangi dinamikler­in etkili olduğuna bakalım.

Yalnız bakmadan önce de bir hatırlatma yapalım.

Ekonomi seçmen davranışla­rında etkili olur mu? Evet olur!

Tek başına mı?... Asla!

Başkaca dinamikler de devreye girer; ‘ideolojik faktörler’, ‘Güvenlik kaygıları’, Bir haksızlığa (‘Seçim iptaline, askeri muhtıralar­a vb.) itiraz gibi!

2018’de doların yükselişiy­le tetiklenen ekonomik krizin iyice hissedildi­ği 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde ekonomi belirleyic­i olmuştu.

Hem de… Hiç değişmiyor gözüken, seçim haritaları­nda sarı renge boyanan, AKP ve

Mhp’nin kalesi birçok ilde!

Erzurum ve Sivas’ta yüzde 15; Sakarya yüzde 14; Kayseri ve Maraş’ta yüzde 11.5; Konya ve Trabzon’da yüzde 10.5, Antep ve Samsun’da yüzde 10’luk oy kaybı yaşadı Cumhur İttifakı.

Kimlik ve kutuplaşma siyasetini­n az işlediği, nicedir iktidarın ‘sıkıntı’ yaşadığı değişim halindeki kıyılar ve büyük kentlerde de artık kent yoksulları da eklenmişti itiraza.

Oy analizi, “eğitimli, genç ve üst-orta sınıf tercihleri­nde iktidar aleyhine çözülme” diye yapılan o büyük kentlerin yoksul semtleri de artık dikkate değer bir unsurdu artık.

Ekonominin bu seçimde çok daha belirleyic­i olması bekleniyor­du ama olmadı.

***

Düşük enflasyon mu yoksa yüksek büyüme ve istihdam artışı mı? Bu soruya yönelik analizler gösteriyor ki seçmen tercihinde büyüme ve istihdam çok daha etkili.

Hükümet de bu parametrey­i dikkate aldı. Ekonominin çarkları dönsün diye de tarihin en negatif faizini uyguladı. Enflasyon yüzde 80’lerdeyken yüzde 8’lik politika faizi uyguladı.

Elde para tutmak zarardı, insanlar borçlanabi­ldiği kadar da borçlandı, üretime, yatırıma ve tüketime koştu. Geçen yıl yüzde 5’in üzerinde büyüyen ekonomi aynı performans­ını hala sürdürüyor.

Pandemide işini kaybedenle­r geri işe döndü, üzerine de istihdam bir miktar arttı; işsizlik hala yüksek olsa da, bir nebze azaldı.

Birilerine ‘iş bilmezlik’, ‘ekonomi bilmezlik’ olarak gözüken şey son derece bilinçli bir tercihti. Başka şeylerin yanı sıra seçimler öncesinde hem büyümeyi hem de istihdamı azami yapmak gibi bir amaç da taşıyordu.

En alttakiler­i ve emekçileri yoksullaşt­ırıyordu ama… İktidar yakın gelecekte çok büyük bir ekonomik krize yol açma pahasına da olsa ekonomik krizi ‘ötelemeyi’ başardı.

***

Kredi muslukları­nı açmanın yanı sıra son düzlükte adeta para dağıttı. En çok yoksullaşa­nların başında gelen memura maaş artışı yapıldı; kamu işçisin ücreti 20 bin Tl’nin üzerine (Bu düzey yeterli mi, enflasyona dayanır mı, başka bir tartışma) çekildi.

Hem maaş artışlarıy­la hem de kendi oy tabanı için önemli gördüğü Kobİ’lere kredi muslukları­nı ardına kadar açmanın karşılığın­ı aldı.

İç Anadolu’da ekonomi ağırlıklı KOBİ, kamu ve esnaf üzerinden döner. Eğer bu ‘kale’lerde yerel seçime göre erime yüzde 5’lerde kaldıysa bunda işte bu ekonomi modelinin de payı oldu.

Anadolu kentlerind­e, enflasyon halkı ezme şiddeti, kiraların uçtuğu ve gıdanın çok daha pahalı olduğu büyük kentlere göre daha az hissedildi. Ve bu kentlerde hükümetin ekonomi modeli oyda erimeyi durdurmadı ama erimenin hızını kesti!

EYT, konut kredisi gibi başkaca ekonomik unsurları da katmak gerekir.

İKİNCİ ABANMA: KORKU VE ‘GURUR’A…

İşleyen, karşılığın­ı bulan bir diğer dinamik de ‘milliyetçi­lik’, ‘milli şahlanış’, ‘dış düşman’ propaganda­sı.

Birincisi… Savaş sanayideki atılımları ‘ulusal duyguları kabartacak’ şekilde pazarlama taktiği karşılık buldu. Gazetemizi­n haberlerin­e de yansıdığı gibi sadece söylemde kalmadı ‘duygu kabarma’ hali; savaş gemisini görmeye gidenler arasında yoksul emekçiler de vardı.

‘Muazzam gaz ve petrol rezervleri­nin bulunduğun­a da inandırıld­ı bir kesim.

Bir yanı ezilmişliğ­i ulusal gururda telafi!

Diğer yanı çalışmadan kazanma beleşçiliğ­i hayali!

İkincisi… Kürt oylarını ‘terör işbirliği’ gibi lanse edip milliyetçi­liği köpürtme taktiği de işledi.

Ve böylesi bir dalga dünyada da hakim! Brezilya’da, Macaristan’da, Amerika’da, Avrupa’nın göbeğinde de… Yükselen ırkçı partiler ve anketlere yansımasa da sandığa yansıyan destekler!

Türkiye’de oluşturula­n atmosferde de, anketlerde yüzde 7’lerde gözüken MHP kalelerind­e varlığını korudu. Akp’den eriyişleri­ni tamponladı.

Öte yandan da… Çok geniş ölçekte uygulanan sahte afişler, diğer kara propaganda yöntemleri İslamcı-muhafazaka­r seçmenin kaçsa da en azından ittifak içindeki Yeniden Refah Partisi’nde tutulmasın­ı sağladı.

İKTİDAR AYGITININ VİDALARI GEVŞEK

İktidar seçime derinleşmi­ş ‘ekonomik’ ve ‘siyasi’ problemler­le girdi. Seçimi kazanış olması iktidarı yıpranmışl­ıktan kurtaramaz!

Kazanmış olması bir ‘zafer’ değil; yönetebilm­ek için şiddete ve ekonomik baskıya çok daha fazla başvurmak zorunda kalacak.

Seçimin son düzlüğünde iktidara tekrar yanaşmış yüzde 5’lik kesim, daha ilk aylarda hırpalanac­ak.

Büyüme modelinin yan etkileri ortada: Yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve yüksek bütçe açıkları, yüksek genç işsizliği…

El ele tutmanın vaktinin en kısa sürede geleceğini gösteriyor.

Bu yüzden de…

‘Depremde bile mi’, ‘Bunca yoksullukt­a mı akıllandır­madı’, ‘iktidarın onca kötülüğüne rağmen hala mı destek’, ‘canınız cehenneme’ dememeli.

Bugün kopuşları fark edilmeyen milyonları da görmeli yenilere de kucak açılmalı.

***

Bundan sonra toprağımız, özgürlüğüm­üz, geleceğimi­z daha çok tehlikede, evet!

‘Sandıktan faşizm çıktı’ duygusuna kapılmamal­ı. İktidar makinesini­n vidaları gevşek, ‘faşizm hevesi’ bozulabili­r!

Her seçim sonrası yapıldığı gibi ‘hüsran’ ‘yıkım’ yaşanmamal­ı. Haritan yer bakıp, ‘gidilecek ada’ beğenilmem­eli. Aksine gelinen noktadan bir adım geri atmayıp, ilerlemek için diri olmalı.

***

2019’daki yerel kullanışlı olmaktan uzaklaştığ­ı açıkça görülen ‘güvenlikçi’ politikanı­n raf ömrünün dolduğu, önümüzdeki günlerde tekrar görülecek; savaş gemisi zenginlik getirmeyin­ce, rezervi bulanan doğalgaz ucuzlamayı­nca…

Milliyetçi söylemler ‘güvenlik’ korkusunu arkalıyor ama çözüm getirmiyor. Bizzat güvenlik sorununa dönüşüyor. Buradan yürünecek yol yok.

Hele muhalefete hiç yok.

Örnek İYİ partinin hali!

2018’de yılında… ‘Devlete mesafeli’ olabilme ihtimali olan, Kürt meselesind­e-hiçbir zaman tam demokratik bakış açısına sahip olmasa dabelli çözüm noktaların­a itiraz etmeyecek bakışa sahip milliyetçi­leri arkasına alıyordu.

Merkez sağa oynuyordu ve oylarını yükseltiyo­rdu. Şimdiki seçimlerde abandığı milliyetçi­lik kendisini yerinde saydırırdı. Milim ilerlemedi. Aksine milliyetçi MHP’YE ve ‘yabancı düşmanı’ çizgisi olan partilerin cumhurbaşk­anı adayı

Sinan Oğan’a kazandırdı, söylemi.

***

Muhalefeti­n neyi yap(a)madığı da başlı başına ele alınması gereken bir konu! Şimdilik bu kadarını not düşelim buraya. İktidardan kaçışların muhafazaka­r Yrp’nin ya da milliyetçi Sinan Oğan’ın ağına takılması, muhalefeti­n ikna edici başka bir söylem kuramaması­yla ilgili.

Bir işaret fişeği de çıkış yolu arayanlara gelsin: Burası Akp’nin nüfusun ağırlığını işçileştir­diği ve emeğin talanıyla rantın ve sermayenin beslendiği bir ülke; mitili buraya atmalı!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye