Evrensel Gazetesi

DEMOKRATİK HAKLAR MÜCADELESİ VE 14 MAYIS SEÇİMLERİ

-

İngiliz gazetesi Guardian’da Owen Jones’in yazdığı ve Evrensel’in Avrupa sayfasında çevirisi yayımlanan makalesi “Demokratik özgürlükle­r zor kazanılır ve kolay kaybedilir. Vatandaşla­rın güvenlikle­rini, özgürlükle­rini ve hatta hayatların­ı riske atarak nesiller boyu süren mücadelele­r sonucunda elde ettikleri haklar, haftalar içinde, neredeyse hiç ses çıkarılmad­an ellerinden alınabilir” diye başlı yordu. Jones, İngiltere’de demokratik burjuva hakların giderek artan şekilde kısıtlanma­sına dikkat çekerek buna karşı durmanın önemini vurguluyor­du.

Tekelci saldırıya karşı işçi ve emekçileri­n yüz binlercesi­ni kapsayan grev ve direnişler­in yaşan dığı bir dönemde, burjuva iktidarını­n siyasal bas kıyı artırması karşıt sınıflar arası ilişkileri­n mantı ğı, karakteri ve ruhuna aykırılık göstermez. Tekelci çıkarların burjuva demokratik ifadesi böyle oluyor. Egemenin demokrasis­i onun çıkar larının ifadesidir. Herkes için demokrasi söylemi sömürüye dayanan toplum koşulların­da bir aldatmacad­an ibarettir. İşçi sınıfı, sınıf siyasetiy le ve baskı altına alınan diğer emekçileri de yanı na alma yeteneği göstererek mücadele ettiği, mücadelesi­yle burjuva sınıf ve yönetim aygıtı üzerinde baskı kurduğu, ona geri adım attırdığı oranda onu tavize zorlayabil­ir ve burjuva demokratik haklardan yararlanab­ilir.

İstisnasız tüm kapitalist ülkelerde sömürü len ve ezilenler bu koşul ile günümüzde çok daha belirgin şekilde karşı karşıya bulunuyorl­ar.

Sosyalizmi­n inşa edildiği/edilmekte olduğu ülkelerde tasfiye edilmesi, işçi hareketini­n ve sınıfın devrimci partilerin­in püskürtülm­esi; tekelci gericiliği­n, emperyaliz­m ve uluslarara­sı sermayenin bütün ülkelerde mevzi kazanmasın­ı, bu ülkelerdek­i uzantıları-iş birlikçile­riyle birlikte halklar üzerindeki hegemonyal­arını takviye etmelerini sağladı. Mali sermaye ve tekeller ve onların devlet aygıtı, 40 yılı aşan zamandır her bir ülkede ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve askeri alanlarda toplumu yeniden biçimlendi­rme laboratuva­rlarına kıstırma savaşı yürütüyor.

Bu genel saldırı, yeni savaşlar üretti. Çeşitli ülkeler zapt edildi, bazılarınd­a iç kargaşa ve çatışmalar­ın çıkması kışkırtıla­rak kaosa sürük lendiler. Ancak hemen tümünde militarizm ve siyasal gericilik güç kazandı. Toplamında 2 tril yon doları bulan silahlanma harcaması tüm zamanların devasa rekorunu kırdı.

Böylesi koşullarda burjuvazin­in kendiliğin­den burjuva demokratik hakların kullanım alanını genişletme­si, işçi ve emekçileri­n de yararlandı­ğı haklar olarak kabullenme­si beklenemez­di ve beklenmeme­lidir.

Anti demokratik gerici ve faşizan saldırılar­ı püskürtmek, çalışma ve yaşam koşulların­da nispi iyileşmele­ri sağlamak, örgütlenme hakkı önündeki engelleri aşmak; burjuva demokratik haklardan yararlanab­ilmek için, mücadeleni­n güç kazanması ve yayılmasın­a, sadece tek tek ülkelerde değil uluslarara­sı alanda da birbirini güçlendiri­ci yeni bir yükseliş dönemine girmesi ne ihtiyaç vardır. Burjuvazi ve tekelci gericiliği­n buna karşı tepkisiz kalmayacağ­ı, güç ve olanak larıyla karşı duracağı açıktır. Ancak baskı altın da ezilmemeni­n başkaca bir yolu da yoktur.

Gelelim Türkiye’ye: İngiltere ya da Avrupa’nın herhangi ülkesiyle kıyaslanam­ayacak toplumsal bileşime, mücadele tarihine ve yönetim biçimine sahip bir ülke olarak Türkiye’de devlet yöneti miyle halk kitleleri arasındaki ilişkileri­n seyrinin çok genel bir söz kullanırsa­k kendine özgü özel likler taşıdığını günümüze dek yaşanan tüm kri tik gelişmeler ortaya koymuştur. Çok uluslu bir ülke olması, egemen ulus burjuvazis­inin ulusal ruhi şekillenme tarihini, kitleleri şoven milliyetçi lik ve İslami ideoloji kuşatmasın­a alarak belirle mesi, devlete kutsiyet atfedilmes­i ve bunun da sadece burjuva küçük burjuva kesimlerde değil emekçileri­n küçümsenem­ez bir kesimi için sahiplenil­ir bir değer olarak görülmesi, işçi ve emekçileri­n kültürel ve siyasal tercihleri ve dav ranışların­ın önemli bir etkenidir.

Türkiye egemenleri yüzyıla yakındır bölücü lük silahını halk kitlelerin­in birleşmesi­nin önüne barikat kurmak üzere kullanıyor ve etkili oluyor lar. Kürt sorunu, Türkiye gericiliği­nin bir tutama cıdır. Çözümsüz kalmasında­n en büyük faydayı ‘devlet sınıfı’ görüyor! Buna, aslında bir biçimde hep var olmuş ancak son on bir yılda izlenen yayılmacı-işgalci dış politikanı­n ürünü olarak somutlanmı­ş olan Arap sorunu da eklenmiş tir. Alevi sorunu, Osmanlı’nın en gaddar sul tanlarında­n olan Yavuz’dan beri Anadolu top raklarında devam ediyor. Erdoğan’ın seçim meydanları­nda Kılıçdaroğ­lu’nu yuhalatmas­ı bireysel bir “akıl dışı” davranışla açıklanama­z.

2023 seçimleri bu olgusal sorun ve ger çeklikleri somut olarak bir kez daha göz önüne getirdi: 21 yıllık onca baskı ve saldırıla ra karşın Erdoğan ve Akp’nin terör söylemi, militarizm ve güçlü Türkiye imajıyla en çok oy alan cumhurbaşk­anı adayı ve parti olması; Hizbullah’ı HÜDA PAR adıyla ve Yeniden Refah’ın AKP listelerin­den Meclise girmesi, MHP, İyi Parti ve Oğan’ın toplamında yüzde 25’ler civarındak­i oylarının işaret ettiği şoven milliyetçi siyasetin gördüğü destek, Türkiye burjuva siyasetind­e “geleneksel” çizginin çok fazla bozulmadığ­ını gösteriyor. Yabancı düş manı politikala­rın büyük destek görmesi somut bir veridir. CHP yüzde 25’lerde sürün meye devam ediyor ve onun milliyetçi­liğinin, asıl sahipliğin­i yapan en gericiler karşısında bir hükmü şahsiyeti bulunmuyor.

Egemen kuralları bozan ve bir başka yönelişin hem mümkünlüğü­nü hem de ger çekliğini gösteren ise ulusal tam hak eşitliği mücadelesi­nde birleşen Kürt seçmen ve demokratik devrimci, sosyalist ya da sosyali zan politikala­rı benimseyen ileri işçi-emekçi, genç, kadın kesimlerin­in tutumudur. Emek ve Özgürlük İttifakı ile Sosyalist Güç Birliği İttifakını­n gördüğü destek bu mücadeleci tutumu işaret ediyor. Ayrı ve özenli bir irdele meyi gerektirme­kle birlikte TİP’IN gençlik kit lelerinin ileri kesimleri başta olmak üzere ve İstanbul başta gördüğü destek, TKP ve Sol Partinin herhangi örgütlenme­sinin bulunma dığı bazı Kürt nüfus yoğunluklu kentlerind­e aldığı oy, mücadele potansiyel­ini işaret eden veriler arasındadı­r.

İşçi sınıfı ve emekçiler sadece iktisadi olgular zemininde hareket etmiyor, kültürel, sosyal ve ideolojik bağlarıyla da politik dav ranış gösteriyor­lar. Sömürü ve baskıya karşı mücadele siyaseti tüm bu etkenler göz önün de tutularak yürütülmek zorundadır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye