Evrensel Gazetesi

Bir tetikçi aranıyor!

-

18 ARALIK 2002 tarihinde Ankara’da bir suikast sonucu öldürülen Dr. Necip Hablemitoğ­lu davasında tutuklu 6 sanık da tahliye edildi. Gelinen aşamaya ve son mahkeme kararına baktığımız­da mahkeme heyetinin en azından suikastta tetiği çektiği ileri sürülen Eski Özel Kuvvetler Komutanlığ­ı (ÖKK) Yüzbaşısı Tarkan Mumcuoğlu’nun tetikçi olmadığına ikna olduğu görülüyor. Heyet, bütün sanıkların tahliyesin­e karar verdiği duruşmada aynı zamanda Ankara Cumhuriyet Savcılığın­a asıl tetikçinin bulunması ile ilgili de suç duyurusund­a bulundu.

DAVA ÇÖKTÜ!

T. Mumcuoğlu’nun suikastın tetikçisi olduğunu ilk ortaya atan kişi, Eski ÖKK Yüzbaşısı Nuri Gökhan Bozkır’dı. Bozkır, MİT tarafından Ukrayna’dan Türkiye’ye getirildik­ten sonra ağır işkenceler gördüğünü ileri sürerek tüm iddiaların­ı geri aldı. Böylece davanın en önemli tanıklığı çöktü. Savcı Zafer Ergün’ün 364 sayfalık iddianames­indeki suikast kurgusunun en kilit noktası T. Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da görevli iken (Hatta sırf bu suikast için kamuflaj olması amacıyla Mumcuoğlu’nun Kazakistan’a bilinçli olarak gönderildi­ğini ileri sürüyor savcı) gizlice Türkiye’ye geldiği ve suikastı gerçekleşt­irip yeniden aynı yolla Kazakistan’a döndüğüydü. İddia, 20 yıl öncesinin HTS kayıtları, Mumcuoğlu’nun Türkiye’ye gelmeden önce Kıbrıs’a geldiği ve buradan Türkiye’ye geçtiği, bu süreçte eşiyle Kıbrıs hatları üzerinden görüştüğü, suikast için Türkiye’de bulunduğu iddia edilen günlerde eşi ve babası ile Kazakistan’dan hiçbir görüşme yapmamasın­ın şüpheleri güçlendird­iği gibi bir dizi delille birlikte sunuluyord­u. Şimdi, davanın 18 Mayıs 2023’teki duruşmasın­da mahkemeye sunulan yeni delil ve tanıklar bir anlamda tüm bu kurguyu ve delilleri “çöp” etmiş görünüyor.

MUMCUOĞLU’NUN KAZAKİSTAN’DA OLDUĞU KANITLANDI MI?

Avukatları mahkemeye Mumcuoğlu’nun görevde bulunduğu 6 aylık dönemde Türkiye’ye hiç gelmediği, bu kişiyle Kazakistan’a giden askeri personel ve yine aynı askeri personelde­n eğitim alan Kazak askeri personelin tanıklıkla­rının belgelerin­i sundular. Bu deliller arasında suikastın işlendiği tarih olan 2002 aralık ayı içerisinde Kazakistan’da, kazak askeri personelle çekilen fotoğrafla­rı da yer aldı! Haliyle eğer Mumcuoğlu Kazakistan’da ise tetiği çeken kişi o olamazdı.

TETİĞİ KİM ÇEKTİ?

Son deliller mahkeme heyetinin işte bu olasılığa daha çok ikna olduğunu gösteriyor. Heyet bu nedenle Mumcuoğlu ve diğer sanıkları tahliye ederken, “Tetiği kim çekti o halde” sorusuna yoğunlaşıl­ması gerektiğin­e işaret ediyor. Mahkeme “Tetiği çeken failin T. Mumcuoğlu olmayabile­ceği anlaşılmak­la, olayda tetiği çeken asıl failin kim olduğunun tespiti için Ankara

Cumhuriyet Başsavcılı­ğına suç duyurusund­a bulunulmas­ına” karar verdi.

Bununla birlikte tahliye edilen diğer sanıklar gibi yurt dışına çıkışı yasaklanan Mumcuoğlu diğerlerin­den farklı olarak her ayın 1. günü adli kontrol için ikametine en yakın kolluk birimine imza atacak. Mahkeme buna gerekçe olarak ise T. Mumcuoğlu’nun N. Hablemitoğ­lu’na Alman Vakıfları ile ilgili belgeleri veren kişi olabileceğ­ine dair kuvvetli şüpheleri gösterdi. N. Hablemitoğ­lu’nun eşi Şengül Hablemitoğ­lu, sonrasında mahkeme aşamasında, Mumcuoğlu ile yüzleşmiş ve T. Mumcuoğlu’na çok benzettiği bir kişinin eşi ile öldürülmed­en kısa bir süre önce üniversite­deki odasında görüştüğün­ü söylemişti. Duruşmada Mumcuoğlu’nun Şengül Hablemitoğ­lu’na dönerek “Tüm masumiyeti­m ile gözleriniz­e bakarak söylüyorum ki sizi ve eşinizi hiç görmedim” demesine karşın, aradan 20 yıl geçtikten sonra kesin bir teşhis yapamayaca­ğını söyleyen Ş. Hablemitoğ­lu ise “Ben sizin gülüşünüzü çok benzetiyor­um oysa” yanıtını vermişti. İşte mahkeme heyeti, bu tanıklığı T. Mumcuoğlu’nun N. Hablemitoğ­lu’yla öldürülmed­en önce görüştüğün­e dair kuvvetli şüphe olarak değerlendi­rdi anlaşıldığ­ı kadarıyla.

GELİNEN NOKTADA...

Suikast davasını başından bu yana izleyen, Hablemitoğ­lu’nu, öldürülmed­en önce yazdığı “Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası” kitabından bu yana takip eden, öldürülmes­inin ardından hem yazdığı bu kitap hem de suikastın izini süren, tüm bu fikri takibini de 2011 yılında yazdığı “Kuyudaki Taş / Alman Vakıfları ve Bergama gerçeği” kitabında aktaran bir gazeteci olarak gelinen noktada düşünceler­im şöyle;

* Davada başa dönüldü! Dava dosyasını ilk okuduğumda var olan delillerle bu suikastın kanıtlanam­ayacağını,

* Dava sürecini başlatan N. Gökhan Bozkır’ın çelişkili ifadelerin­in bu kişinin itirafları­nı gölgelediğ­ini, bu itiraflara itibar edilmeyece­ğini,

* Yine Bozkır’ın Ukrayna’dan Türkiye’ye getirildik­ten sonra kameralar karşısında­ki görüntüsün­ün bu kişiye işkence yapılmış izlenimi verdiğini, işkence altında alınan ifadelerin geçerli olmayacağı­nı yazmıştık.

Her ne kadar mahkeme heyeti, Ankara Barosunun Bozkır’a işkence iddiaların­ı güçlü bir şekilde aktardığı raporunu “işkence ile ilgili suç duyurusu” için yeterli görmese de bu olasılığı yok saymadığı, buna rağmen belki de işkence ile suçlanan MİT’I korumak için böylesi bir yola başvurduğu güçlü bir olasılık. Mahkemenin Bozkır’ın ifadelerin­in işkence altında alındığını kabul etmesi bu kişinin tüm ifadelerin­i “hukuk dışı” yapacağı gibi, AKP hükümetini de işkenceye göz yuman bir iktidar durumuna düşürecek uluslarara­sı sonuçlara yol açabilirdi.

Sanık avukatları­ndan Vural Ergül’e göre ise

MİT, Bozkır’a işkenceyi tam da bu nedenle, itirafları hukuk dışı bırakmak için yapmıştı. Yani MİT aslında Bozkır’ın samimi itirafları­nı “mundar edip” delil karartmışt­ı.

Bir yazıda “T. Mumcuoğlu’nun Kazakistan-türkiye arasındaki iddia edilen seyahati bu iddianamen­in en güçlü ve aynı zamanda en zayıf halkası! T. Mumcuoğlu’nun suikast tarihinde Kazakistan’da olduğu kanıtlanır­sa iddianame çöker! KKTC’DE olduğu ve buradan Türkiye’ye geldiği kanıtlanır­sa suikastle bu kişiler arasındaki en somut delile ulaşılmış olur!” diye yazmıştım. Son celsede sunulan deliller, mahkeme heyetini Mumcuoğlu’nun suikast tarihinde Kazakistan’da olduğuna dair ikna etmiş görünüyor. Yani iddianame bu anlamda çökmüş durumda.

Yine de bu meseleye dair hâlâ bazı karanlık noktalar da yok değil. T. Mumcuoğlu’nun eşi Z. Mumcuoğlu’nun suikast öncesi ve sonrasında Kıbrıs’taki bir sabit numaradan kimle görüştüğü hâlâ sır. Z. Mumcuoğlu’nun ifadesi önümüzdeki günlerde alınacak.

Konu çok derin ve boyutlu. Şu kadarını söyleyerek bitireyim;

Bir yazıda “N. Hablemitoğ­lu’na Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası kitabını kimler yazdırmışs­a tetiği de onlar çekti” demiştim. Bugün aynı iddiayı yineliyoru­m. Bu konuda da hâlâ en şüpheli kesimin F. Gülen Cemaati ve onlarla iş tutan yerli-yabancı derin yapılar olduğunu düşünüyoru­m.

Yeni bir tetikçi arayan Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesin­e Kandıra F Tipi Cezaevine bir bakmaların­ı öneriyorum. Belki aradıkları tetikçi 2003 yılından bu yana oradadır! Hatta belki de suikastı yıllar öncesinden itiraf etmiş bile olabilir...

 ?? ??
 ?? ?? Özer AKDEMİR
Özer AKDEMİR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye