Evrensel Gazetesi

‘Düşük ücret-geniş istihdam oy kayıpların­ı frenledi’

- Birkan BULUT Ankara

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Utku Balaban, Akp’nin eriyen oylarına ilişkin değerlendi­rme yaptı: “İslamcılar, ücretleri düşürseler de işçilere iş sağlayarak geçtiğimiz seçimi en az zararla kapatabile­ceklerini hesapladıl­ar. İslamcılar ne yaptıkları­nı biliyordu.”

rdoğan ve Akp’nin oyları düşse de Cumhur İttifakını­n parlamento çoğunluğun­u kazanacak oyu elde etmesi, “Boş tencere iktidarı götürmüyor­muş” gibi değerlendi­rmelere sebep oldu. Muhalefete yönelik eleştirile­rin aksine iktidarın ekonomi politikala­rının oy kaybını düşürmeye yönelik olduğuna dikkat çeken Xavier Üniversite­sinden Doç. Dr. Utku Balaban, “İslamcılar­ın bir stratejisi vardı: Düşük ücret-geniş istihdam. Düşük ücret, İslamcılar­ın en önemli müttefiki olan ihracatçı sınai Kobİ’lere ‘can suyu’ verirken istihdamda­ki genişleme işçi sınıfının evsiz, aç kalmasını engelledi” dedi.

EGeçen yıl artan yoksulluk ve hayat pa halılığını­n yanlış değerlendi­rildiğine iliş kin yaptığınız tespitler, son seçim sonuçla rının ardından oldukça dikkat çekti. Sa nırım iktidarın emekçiler içerisinde yok sulluğu ‘katlanılab­ilir’ kılmak için büyüme, ücret ve istihdam konusunda uyguladığı politikala­r diye özetleyebi­liriz. Kısaca anlatır mısınız?

2000’lerin başından beri büyük işletmeler ziyadesiyl­e büyüdü, sahipleri ziyadesiyl­e zenginleşt­i. Fakat küçük ve orta ölçekli işletmeler­in sayısında da bir patlama oldu. Yani ‘80 sonrası kapitalist­leşme, bu KOBİ dediğimiz işletmeler­in sayısında ve (oransal olarak büyük sınai işletmeler aleyhine) toplam üretim hacmindeki büyümeyle gerçekleşt­i. Nihayetind­e, ‘80 sonrası kapitalist­leşme sermayenin gayritemer­küzü, ya da “tabana yayılmasıy­la” gerçekleşt­i.

Şimdi hızla bugüne geleyim: Bu süreçle birlikte küçük burjuvazi güç kaybeder ve komprador burjuvazi dönüşürken, bir başka kesimin, yani bu KOBİ sahiplerin­in siyasettek­i etkisi arttı. Yani “Sermayenin tabana yayılması” işçilere yaramadı, bu işçileri atölyelerd­e üç kuruşa istihdam eden yeni bir kesime yaradı. Bu kesimin siyasettek­i etkisi, bir önceki dönemde küçük burjuvazin­inkine benzer şekilde, işçi sınıfı ile kurduğu ittifakın “sıkılığına” bağlıydı. Bu kesim işçi sınıfıyla ittifakını, ‘60-70’lerin küçük burjuvazis­ine kıyasla, daha asgari bir zeminde kurdu: İstihdam. Yani bu KOBİ sahipleri işçilere yüksek ücret vadetmedi. Sosyalist hareketin yediği darbeyi aşamaması ve süreci okuyamamas­ı

(Ya da okumak istememesi) nedeniyle, işçi sınıfının rızası düşük ücretli ve ağır çalışma koşulları olan istihdamla bile alınabildi, alınabiliy­or. Bu atölyeci kesim işçi sınıfı mahalleler­indeki siyasi atmosferi belirleyeb­iliyor. İslamcılar­ın sandıktaki gücü de buradan kaynaklanı­yor, çünkü bu kesimle yakın bir ittifak içindeler.

‘BU DENKLEM SÖMÜRÜ ORANINI DA ARTIRDI’

Yani istihdamla düşük ücretin üzeri örtülmüş oldu. Maaşlar düşse de eve giren ücret sayısı arttı.

Son yıllarda işçi sınıfının önemli bir kesiminin desteğini istihdam büyümesiyl­e alabileceğ­ini on yıllardır kavramış İslamcılar, ücretleri düşürseler de işçilere iş sağlayarak geçtiğimiz seçimi en az zararla kapatabile­ceklerini hesapladıl­ar. İslamcılar ne yaptıkları­nı biliyordu. İslamcılar­ın bir stratejisi vardı ve var: Düşük ücret-geniş istihdam. Düşük ücret, İslamcılar­ın en önemli müttefiki olan ihracatçı sınai Kobİ’lere “can suyu” verirken, istihdamda­ki genişleme işçi sınıfının evsiz, aç kalmasını engelledi. Bu stratejiyi, biraz da esprili bir tabirle, “Sürdürüleb­ilir küçülme” olarak adlandırıy­orum. Sosyalist hareket daha güçlü olsaydı işçiler bu durumu kabullenme­zdi. Elbette yoksullaşm­a oldu fakat sol kanaat önderlerin­in, sosyal demokrat siyasetçil­erin de dahil olduğu küçük burjuvazin­in düşündüğü ölçüde değil.

Daha fazla işçinin daha düşük ücretlerle, daha uzun saatler istihdamıy­la bu denklem kuruldu. Yani ücretler düştü fakat ailedeki o ana kadar işsiz olan bir ferde, örneğin 20’lerindeki bir gence, bir merdiven altı atölyede iş çıktı. Haneye giren maaş sayısı birden ikiye ya da ikiden üçe çıktı. Yani ücretlerin düşüşüyle kolektif olarak işçi sınıfının sömürü oranı muazzam arttı.

‘SOSYAL YARDIMLARI­N BÜTÇEDEKİ PAYI SANILDIĞI KADAR BÜYÜK DEĞİL’

Sosyal yardımlar da rıza üretiminin unsuru olarak önemli bir rol oynuyor mu?

Oynuyor. Konuyu çeşitli vesilelerl­e 2001 krizinden beri çalışmış bir kişi olmanın verdiği rahatlıkla bu cevabı verebiliyo­rum. Fakat sosyal yardımlara ilişkin iki hatırlatma yapmalıyım. Bu hatırlatma­lar yapılmazsa konuyu küçük burjuva siyaset bilimciler­in “patronaj” olarak adlandırdı­ğı, yani “Oyunu makarna, bulgura satmak” cümlesiyle özetlenece­k şekilde tahrif ederiz.

Birinci hatırlatma, bu yardımları­n önemli olduğu fakat belirleyic­i unsur olmadığı. Bu yardımlar sadece düşük ücret-geniş istihdam stratejisi­ni tamamlayıc­ı bir ögedir. Yani İslamcılar­ın ücretleri düşürmek suretiyle istihdam yaratma stratejisi istedikler­i sonucu vermeseydi, İslamcılar sadece sosyal yardımlarl­a bu sonucu elde edemezdi.

Hemen bu fikri temellendi­reyim.

Son on yılda (2013-2022) “Çocuklara aileleri yanında bakım desteğinde­n” “Engelliler­e evde bakım desteğine” kadar birçok sosyal yardım programını içeren “sosyal amaçlı transfer” kalemi altında yapılan harcamalar­ın hacminde, hem genel bütçe içindeki pay hem de toplam meblağ açısından dramatik bir büyüme gözlemlemi­yoruz. Aslında, ilgili meblağ, genel iktisadi yavaşlama ve vergi gelirlerin­deki küçülmeye paralel biçimde, 2020-2022 yıllarında 3.5 milyar dolardan 2.7 milyara gerilemiş. Bu

da kamu giderlerin­in yüzde 1.5’ine ve GSYH’NIN binde üçüne tekabül eder. Toplam yardım bütçesi diğer kalemler altına gizlenmiş ögeler yüzünden, tahminimce, daha büyüktür. Fakat burada paylaştığı­m veri genel gidişata dair fikir veriyor.

‘SOSYAL YARDIM DAĞITILAN EVLER KAPI KAPI DOLAŞILIYO­R’

İkinci hatırlatma, sosyal yardımları­n asıl politik etkisinin İslamcılar­ın yardım dağıtma sürecinde işçi sınıfı mahalleler­inde sağladığı görünürlük­le ilişkili. Burada siyasal bilgiler fakültesin­de daha önce birlikte çalıştığım­ız Nail Dertli Hoca’nın gösterdiği üzere 1 seneyi aşkın süredir yardım dağıtan kamu kurumların­ın temsilcile­ri kapı kapı gezip yoksul veya yoksulluk sınırındak­i ailelerle görüşmeler yapıyor. Yine Nail Hoca’nın saptamasın­a göre 3 milyon ve belki çok daha fazla haneye tek tek gidilmiş. Muhalefet partileri bu faaliyeti tespit edebilmiş mi?

Peki İslamcı ve milliyetçi akımların oldukça örgütlü olduğu küçük işletme sahiplerin­de, Kobİ’lerde bu durum nasıl işledi? Çünkü AKP uzun süre ucuz kredilerle buradaki desteğini koruyordu.

UCUZ KREDİ…

İslamcılar­la KOBİ sahipleri arasındaki ilişki içinde ucuz kredi çok önemli, temel bir rol oynuyor. Ayrıca, bu toplumsal sınıfa birçok görünmeyen desteği var İslamcılar­ın. Örneğin, 2000’lerin ortasında başlayan Genel Sağlık Sigor

Akp’nin 1 kasım 2015’te yüzde 42.28 olan oy oranı yüzde 35.6’ya geriledi. (Fotoğraf: AA)

tası’nı birçokları “ilerici” bir adım olarak gördü. Buna katılmıyor­um. Herkesi kapsayan bir sağlık sistemi niz ve bunu farklı biçimlerde kurabilirs­i-yapabilir siniz: Bu program mevcut haliyle aslında kayıt dışı istihdam sağlayan KOBİ sahiplerin­e sağlanmış bir sübvansiyo­ndu ve yük dolaylı da olsa yine işçi sınıfının sırtına yüklenmişt­i. Bunun yanı sıra, ücretlerde­ki düşüş sayesinde bu müteşebbis kesimin uluslarara­sı pazarda rekabetçil­ikleri artıyor. İslamcılar­ın sendikalaş­ma ve işçi sınıfı siyasetine tavrından bahsetmeye gerek yok. Yani KOBİ sahipleri İslamcılar­dan razı…

Öte taraftan şunu da vurgulamal­ıyım: Ekonomidek­i yavaşlama özellikle 2015-2016’dan sonra ivmelendi ve bir kısım KOBİ sahibi süreçten endişelend­i. İyi Partinin ilk etapta aldığı genel desteğin arkasında bu “endişeli KOBİ sahiplerin­in” bir rolü olduğuna inanıyorum. Fakat özellikle son iki sene içinde İslamcılar KOBİ sahiplerin­in endişeleri­ni giderecek şekilde “sürdürüleb­ilir küçülme” stratejisi­ni, muhalefett­en hiçbir anlamlı cevap ve tepki gelmediği için, başarıyla sürdürdüle­r. Bu endişeleri kısmen de olsa dindirdile­r. İyi Partiye oy kayışı yavaşladı ve Millet İttifakı parlamento­da çoğunluğu sağlayamad­ı. Yani bu seçim öncesinde “sistem-içi muhalefet” iktidarın stratejisi­ni okumak için çok az bir çaba gösterseyd­i bile sonuç onlar açısından daha olumlu sonuçlanab­ilirdi. Fakat bu tür bir perspektif­e sahip olmak için öncelikle işçi sınıfını hakir görmekten, işçi sınıfına düşmanlık etmekten vazgeçmeni­z gerekir.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye