‘MÜCADELENİN BEKASI SEÇİM SANDIĞINA BAĞLANMAZ’
Akp’nin oy kaybının (Cumhur İttifakı içeri sinde tutulsa da) son seçimlerde arttığını gö rüyoruz. Burada işçi sınıfı içerisinde de önemli kopuşlar var. Bu anlamda hem ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerini, hem de işçi sınıfı içerisinde son yıllarda artan müca dele eğilimini nasıl değerlendirirsiniz?
Seçimin ikinci turu için öncelikle şunu vurgulamalı: Cumhur İttifakı ciddi bir oy kaybına uğramadı çünkü Chp’nin on yıllık it tifak stratejisi işçi sınıfını ‘faşistlerle’ ‘daha faşistler’ arasına sıkıştırdı. Strateji baştan çü rüktü, çünkü kazansanız bile faşistlerin siya setteki konumunu tahkim ediyorsunuz. Yani va dedilen netice bir zafer değil, aslında büyük bir yenilgi. Yok, ittifak yapıp da kaybederseniz, şu an gördüğümüz üzere netice faşizmin her ren gini güçlendirmek oluyor.
Geçtiğimiz on yılda CHP sola açılsaydı, bu gün kaybetse bile kendisinden destek alabile ceği güçlü bir sınıfsal tabanın inşasına katkıda bulunurdu. En nihayetinde partinin kendisi bir taraftan siyaseti faşistlerin tekeline terk eder ken öte taraftan kendi kurduğu kapanın içinde kaldı. Dolayısıyla CHP maalesef neticenin mağ duru değil, mimarlarından biridir.
Seçim sonucuna ilişkin tahminimi okur yukarı daki satırlardan çıkaracaktır fakat bu, sosyalist ler açısından hakikaten önemli değil. Her du rumda yeni bir tartışma başlatmamız gereke cek. Sonuca göre kimi konjonktürel koşullar daha çetin kimileri daha hafif olacak. Hiçbiri miz mücadelenin bekasını seçim sandığına bağlamıyoruz, hele ki bu tür bir seçime.
Öte taraftan İslamcıların oy kitlesi içinden işçi sınıfından elbette kopuşlar var: Süregiden on ca ahlaksızlığa rağmen olmasın mı? Sosyalist hareketin tarihi unutturulmasına rağmen genç kuşakta ciddi bir siyasi potansiyel var. Bunu değerlendirebilecek bir stratejimiz var mı? Bü yük sınai işletmeleri es geçemeyiz, es geçme meliyiz. Fakat bana kalırsa, acil mesele, sınai Kobİ’leri işçi sınıfının kontrolüne nasıl verece ğimiz sorusunda düğümleniyor. Bu soruya ce vaben bir stratejiyi geliştirebilir ve uygulayabi lirsek, sadece (ilk etapta) burjuva demokrasi sinin yeniden tesisini sağlama ve İslamcıları defetme hedeflerine ulaşmayız, aynı zamanda büyük işletmelerde örgütlenmeye dönük adımlar kolaylaşır ve ötesinde, büyük ülkümüz her ne ise, ona bir hayli yaklaşırız. Fakat bu tür bir strateji sadece veriden çıkmaz. Sınıfın ve temsilcilerinin önce kuramı tartışması, son ra da başarı ve başarısızlık kriterleri net biçim de tanımlanmış, bir strateji geliştirip uygulama ları gerekiyor. Umarım seçim sonrasında bu tür bir çaba başlayacaktır.