AKP SEÇMENİ DİNİN BU KADAR ARAÇSALLAŞTIRILMASINDAN RAHATSIZ
Akp’deki yüzde 7’lik erimeye milliyetçiliğin aldığı yüzde 25 oy üzerinden bakılarak, “İslamcılığın yerini milliyetçilik almaya başlıyor” çıkarımları yapılıyor. Katılır mısınız?
Türkiye’de her ne olursa olsun kendini Müslüman olarak ifade eden bir toplumsal kesim var ve bunların yüzdesi düşük değil. Hepsi kendini İslamcı, mütedeyyin olarak tanımlamıyor belki ama buradaki mesele biraz şu, bu kesimler birilerinin İslamcılık adına pek çok şeyi yozlaştırdığını ve kullandığını düşünüyor. AKP ve Erdoğan’ı destekleyenler arasında “Şimdi niye bu dini söylemi kuruyor ki” diyenlerin oranı giderek arttı. Çünkü kurmaması gerekiyor onlar için, onu manevi bir yerde, bireysel bir düzeyde tutuyor ve siyaseten gündem edilmesinden rahatsız oluyor.
Bu rahatsızlık gençler arasında nasıl seyrediyor?
Genç kuşaklar açısından birilerinin dini inançlarına göre yaşamaması ya da Müslüman olmaması o insanın düşman olduğu, ötekileştirilmesi gerektiği anlamına gelmiyor. O yüzden önümüzdeki 4-5 yıl içinde yeni kuşaklar geldikçe kendisini doğrudan kurumsal İslam ve partiyle tarif etmeyenlerin arttığını görebiliriz. Ama değişim, mütedeyyinliğin düştüğü, yoksa inanç biçimlerinin form değiştirdiği anlamına mı gelir, buna bakmak lazım.
Milliyetçiliğin yükselmesi ise dünya genelindeki eğilimlerle de paralel. Rusya Ukrayna Savaşı da, Suriye
Savaşı da Türkiye’deki moral dünyaları yakından etkiledi. Ekonomik krizler, savaş olasılığı, ekolojik felaketler, göçmen akışları bir teyakkuz haline yol açtı. Hdp’nin 2015 seçimlerinden itibaren güçlenme ihtimalinin olması, 15 Temmuz sonrası yaşanan devlet krizi milliyetçi hassasiyetleri tetiklemiş görünüyor.
Teyakkuz halinde, irite olmuş ve savunma refleksi gösteren böylesi bir milliyetçiliğin, nasıl bir pratik göstereceğini henüz bilmiyoruz. Fakat bunun neofaşist yönelimlere gitme olasılığı
da var.