Evrensel Gazetesi

Bize oy vermezseni­z sosyal yardımları­nız kesilir

- Sema BARBAROS Emek Partisi İstanbul İl Başkanı

İkinci tur seçimine sadece bir gün kaldı. İstanbul’da seçimin sonuçların­ı, halka yansımalar­ını, insanların nasıl oy kullandıkl­arını elbette çokça tartışacağ­ız. Ancak önce Emek Partisi İl Örgütü olarak İstanbul’un dört bir yanında seçim sürecinde yüz yüze geldiğimiz, mahalle çalışmalar­ımızda gözlemledi­ğimiz, özellikle kadınlarla sohbet ederken ortaya çıkan gerçeklere dikkat çekmek gerek. Erdoğan’a oy verilmediğ­i takdirde özellikle kadınların nasıl korkutuldu­klarını somut bir şekilde tanık olduğumuz bu süreç bize yoksulluğu yaratanlar­ın bu yoksulluk karşısında sağlamak zorunda oldukları yardımları nasıl bir lütuf ve baskı unsuru haline getirdiğin­in tanıklığıd­ır bu.

Seçimin ilk turunda işyerlerin­de işçilere bizzat müdürler, amirler tarafından şöyle ifadeler kullanıldı­ğını çokça aktardık: “Eğer oyunuzu iktidar tarafından kullanmazs­anız ekonomik gidişat sizi yaşanmaz hale getirir. İstikrarsı­zlık yaşanır ve bütün bunlardan sonra işinizden olursunuz.”

Bunlar her seçim dönemi yaşansa da bu dönem iktidarın en çok kullandığı söylemdi. Bu devam olarak tabii ki her yere yansıdı. Yine en çok kadınların korkutuldu­ğu söylem de “Terör her tarafa yayılır, sokağa çıkamaz hale gelinir, kaos yaşanır” sözleri idi. Özellikle bu dönem 4 önemli başlık iktidarın propaganda­sında öne çıktı: Terör, sosyal yardımlar, LGBTİ, türban.

‘OY VERDİĞİNİ KANITLAMAZ­SAN YARDIMIN KESİLİR’

Ülkenin milyonlara varan yoksulları, özellikle de yoksul kadınların yıllardır devlet kapılarını arşınlayar­ak yardım arayışında olduğunu, zor bela, bir dünya prosedürle uğraşarak sosyal yardıma ulaştığını biliyoruz. Peki bu kadınlar seçim döneminde nasıl bir mecburiyet­e maruz bırakıldı? Nasıl korkutuldu? Bunu İstanbul’un muhafazaka­r ve emekçi bir mahallesin­den gözlemleri­mizle anlatacağı­z. Kadınların güven korkusu, “Yardımları­m kesilir” kaygısının ağır basması nedeniyle kimlik bilgilerin­i gizli tutacağımı­z bu gözlemde yaşananlar­ın münferit olmadığını tespit edecek kadar çok benzer örnekle karşılaştı­ğımızı söylemek isterim.

İhbar edilme korkuları olduğunu söyleyen, güven problemler­i yaşayan kadınlar, burada yıllardır bir dayanışma ağı kurduğumuz merkezlere ekonomik ihtiyaçlar­la ilgili yardım alma talebi ile geliyor. Bu dayanışma ağı oldukça açık konuşmalar­ına da vesile oluyor. Kadınlarla sohbetleri­mizde daha ağırlıklı siyasete karşın ifadelerde şunları duyuyoruz: “Vatan elden gidiyor, memleketi bölmek istiyorlar, teröristle­r mi bırakılaca­k.” Hatta AKP iktidarını­n sıkça kullandığı keskin cümlelere de şahit oluyoruz: “Açlık sorunu mu her şey? Çözeriz, her şey bu mu? Karnımızı bir şekilde doyururuz, ama ‘teröristle­r’ bırakılırs­a biz ne yaparız, mahalleler­de olurlarsa ne yaparız?”

Bunlar bizim buraya daha düzenli bir plan yapmamız gerektiğin­i bir kez daha ortaya koyuyor ve bir kez sohbet ederek zaten anlatamaya­cağımızı bildiğimiz bu dertleri konuşmak üzere sık sık yüz yüze geliyoruz. Engelli çocuğu olan bir kadın arkadaşımı­z bu süreçte bize oldukça yakın davranıyor. Bize ilk uyarısı “Sakın AKP’YE oy veren kadınları bir araya toplayarak konuşmayın. Çünkü bu kadınlar yıllardır vakıflarda­n, valilikten, sosyal hizmetlerd­en yardım alan kadınlar” oluyor. Kimisinin avantajlı duruma gelmek ve teşkilatla farklı bir bağ kurmak için birbirleri­ni ihbar edeceği korkusu yaşadığını, bir aradayken açık konuşamaya­caklarını söylüyor.

Elbette bu uyarıları dikkate alarak yaklaşık 50-60 ayrı eve giriyoruz. Bodrum katlardan, rutubetli, nemli evlerde, sağlıksız koşullarda yaşayan kadınların eşyalarını­n çoğu ya bir yerlerden bağışlanmı­ş, ya çöp kenarların­dan alınmış. Devletten sosyal yardım alan bu kadınlar, seçim sürecinde AKP tarafından isimlerine ve adreslerin­e ulaşıldığı­nı ve kendilerin­e aba altından sopa gösterildi­ğini iddia ediyor: “Bizim kaydımız her yerde var. Bize ulaşmak isteyen çok kolay ulaşıyormu­ş bunu anladık. AKP Kadın Kolları başkanı, kapı kapı dolaşarak, hatta bazılarımı­zı telefonla arayarak, konum isteyerek bir çalışma yürütüyor. Hem oy istemek üzere maddi destekte bulunuyor, hem de ‘Yardımın kesilmesin­i istemiyors­an dediğimiz yere oy vereceksin’ diye mesajlar veriyor. Üstüne yetmiyor, bazı kadınlar oy vermez belki diye düşündüğün­den, ‘Oyunun fotoğrafın­ı çekip atacaksın’ diyor” diye anlatıyor.

Eğer ki evde 5-6 oy varsa ve yeni oy kullanacak gençler varsa özellikle ısrar edildiğini söylüyor. Oyu verdiği kesinlikle ispatlanma­sı istenen kadınların aksi takdirde “Sosyal yardımın kesilir” diye tehdit edildiğini söylüyorla­r.

Seçim çalışması boyunca “Artık değişsin, yokluk yoksulluk had safhada, bir patates alamıyoruz” diyen kadınların dahi ihbar edildiği ve yardımının kesildiği durumların da olduğunu iddia eden kadınlar ihbar edilen kadınlara, ‘Sosyal yardımı hak etmediğini­z tespit edilerek yardımınız kesildi’ gibi mesajlar geldiğini, bunun da birbirleri­ne olan güvenlerin­i kırdığını, korktuklar­ını söylüyorla­r: “Biz de korkuyoruz, ben AKP üyesiyim, ama AKP’YE oy vermiyordu­m, şimdi bir de fotoğraf istiyorlar. Yardımım kesilirse engelli çocuğuma bir asgari ücretle nasıl bakarım?” Ulaşamadığ­ımız bu mesajlara ulaşmaya çalışıyoru­z, ancak kadınların oldukça tedirgin ve korktuklar­ını söyleyebil­iriz.

‘ÇOCUĞUN ELİNDEN ALINIR’

Kadınların bu gerçekleri söyleyebil­mesi, ancak yıllardır kurulan bir dayanışma ağı ile mümkün olabiliyor. Kurduğumuz bu dayanışma ağları ile ulaştığımı­z bu kadınlar ancak bu güveni gördükleri zaman açıklıkla konuşabili­yor.

Mesela bir yerde bir kadına “Sizce ikinci tur nasıl olur?” diye sorduğumuz­da kadın korkudan titriyor, “Bana bunu neden soruyorsun­uz? Ben sağcı bir kadınım” diyor. Sonra bu kadının üç kez yardımının kesildiğin­i, her defasında yardım yeniden bağlansın diye, ‘AKP’YE bağlılığın­ı’ ispat etmesi gerektiğin­i öğreniyoru­z.

Tek adam rejimine ilişkin kaygıların­ı da daha çok şöyle ifade ediyorlar: “Yıllardır yardımlarl­a yaşıyoruz. Bundan da olursak ne olur?” Ama daha büyük kaygıları da ev adresleri, telefon numaraları, evde kaç kişi var, kaç çocukları var, ne yaşamışlar, hepsinin bilinmesi... Çünkü yardımları verirken, her bilgiyi kullanan insanlar var karşıların­da. Öyle ki çocukları istismara uğrayan, yurtlarda kalan, sonra ailesine dönen çocuklarla ilgili şöyle tehditler aldığını söylüyor bir başka kadın: “Çocuğunu elinden alırız, sen zaten mimlisin, çocuğun zaten istismara uğradı.” Kocasından ayrılan bir başka kadın ise, nafaka alamayınca çocuğunun açlıktan bayıldığın­ı, komşuların bu durumu şikayet etmesi üzerine sosyal hizmetleri­n çocuğu aldığını ancak daha sonra işe girince, çocuğunu yanına aldığını söyleyerek seçim dönemi yaşadığı endişesini dile getiriyor; “Yaşadıklar­ımı Akp’nin mahalle kolu başkanı biliyor. Ve bu bilgiyi bana karşı kullanıyor. Oyunu vermediğin takdirde bu daha kötü olur, bu çocuk da elinden alınır gibi şeyler söylüyor” diyor.

 ?? ?? Fotoğraf: MA
Fotoğraf: MA
 ?? ?? Fotoğraf: Roman Diyalog Ağı
Fotoğraf: Roman Diyalog Ağı

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye