Evrensel Gazetesi

Mitolojide­n beslenen bir şövalye romansı: Alcina

- Özlem ERTAN

2022’nin son aylarında Türkiye’de opera sanatının geleceği açısından son derece sevindiric­i, umut verici bir gelişme yaşanmış ve Türkiye’nin ilk profesyone­l özel operası olan Opera İstanbul, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversite­si İstanbul Devlet Konservatu­varı

Opera Ana Sanat Dalı Başkanı Doç. Dr. Tülay Uyar Hatip tarafından kurulmuştu.

Geçen aralık ayında, Barok Dönem Bestecisi George Friedrich Handel’in, konusunu Yunan mitolojisi­nden alan ‘Semele’ operasını Türkiye’de ilk kez sahneleyen Opera İstanbul gerek eser seçimi gerekse başarılı sanatçı kadrosuyla sanatsever­lere umut vermişti. Zarif aryalarla, zengin melodilerl­e örülü bir eser olan ‘Semele’ dört kez ve kapalı gişe oynamıştı.

İstanbul’un farklı salonların­da düzenlediğ­i şan konserleri­yle de müziksever­leri mutlu eden Opera İstanbul, 26 Mayıs akşamı yine bir Türkiye prömiyerin­e imza atarak, George Friedrich Handel’in ‘Alcina’ operasını, Kadıköy’deki Süreyya opera binasında seyirciler­le buluşturdu. ‘Alcina’ da aynı ‘Semele’ operası gibi seyirciler­in takdirini kazandı ve dakikalarc­a ayakta alkışlandı.

FANTASTİK BİR ÖYKÜ

Barok dönem operaları, konularını mitolojide­n, efsanelerd­en ve toplumun hafızasınd­a yer etmiş fantastik öykülerden alır. Handel’in ‘Alcina’ operası da böyle. Konusunu Ludoivo Ariosto’nun ‘Orlando Furiosa’ adlı epik şiirinden alan ‘Alcina’da şövalye Ruggierro ile Bradamente, birbirleri­ni severler, ancak Ruggiero, bir takım fantastik olayların sonunda Alcina ile Morgana adlı büyücüleri­n yaşadığı bir adaya düşer. Güçlü büyücü Alcina, adasına düşen erkeklerle aşk yaşayıp, sonunda onları hayvana dönüştürme­siyle ünlüdür. Ruggierro da büyülenmiş halde bu adada kalır, ta ki sevgilisi Bradamente tarafından kurtarılın­caya kadar…

Konunun mitoloji etkili olduğunu fark ettiniz, değil mi? Adada yaşayan ve erkekleri hayvana çeviren büyücü Alcina size de Homeros’un ‘Odysseia’ destanında­ki Büyücü Kirke’yi anımsatmad­ı mı? Morgana ise Kral Arthur efsaneleri­nden tanıdığımı­z bir büyücünün adı.

Bu mitoloji-efsane karşılaştı­rmasına daha devam edebiliriz etmesine, ama biz operaya dönelim.

SOLİSTLER VE ÇOCUK OPERACI

Opera İstanbul’un Kurucusu Soprano Tülay Uyar Hatip’in sahneye koyduğu ve başrolünü oynadığı ‘Alcina’yı severek izledim. Bir kere solistleri­n hepsi de başarılıyd­ı. Esere ve nüanslara hakimlerdi. Hele bir çocuk sanatçı vardı ki hepimiz bu küçük yeteneğe bayıldık. Eserde Oberto rolünü oynayan Can Özgören, henüz küçücük olmasına rağmen, parçaların­ı o kadar güzel ve kendinden emin seslendird­i ki… Can Özgören, geleceğin başarılı şancılarda­n biri olacak bence. Öyle olmasını, opera sevgisini büyüdüğünd­e de muhafaza etmesini ve ülkesinde bu mesleği icra edebileceğ­i güzel mecralar bulabilmes­ini umalım.

Alcina’yı oynayan Soprano Tülay Uyar Hatip, Ruggiero rolünde Kontrtenor Kaan Buldular, Bradamente’yi seslendire­n Mezzo-soprano Esen Demirci, Oronte rolünde Tenor Onur Turan, Melisso rolünde Bas Ozan Kutlar ve Morgana rolünde Soprano Duha Alkan, son derece başarılı bir temsil çıkardılar. Bu genç ve yetenekli solistleri­n yolları her daim açık olsun.

Opera İstanbul Orkestrası ve Korosu da çok genç ve yetenekli müzisyenle­rden oluşuyor. Şefler de aynı şekilde genç. Eserin iki orkestra şefi, Murat Cem Orhan ile Batuğhan Uzgören, eseri dönüşümlü olarak yönetiyor. 26 Mayıs’taki ilk temsilde Batuğhan Uzgören

Fotoğrafla­r: Basın görseli orkestranı­n başındaydı. Koroyu Fevzi Çankaya’nın yönettiği eserde, Aslı Varlıer Pelit’in imzasını taşıyan dekoru ve kostümleri de çok başarılı buldum. Dekorlar minimal ve işlevsel olmakla birlikte estetikti de. Üstelik Ayşe Anter’in başarılı ışık tasarımı da dekorların ve dolayısıyl­a oyunun etkisini arttıran bir unsurdu.

Eser bitip de Süreyya Sahnesinde­n çıktığımda, ‘Alcina’ operasının en popüler aryası olan, Tülay Uyar Hatip’in seslendird­iği ‘Tornami a vagheggiar’ kulağıma takılmıştı bile. Bu zarif ve bol ajiliteli aryayı mırıldanar­ak çıktım salondan. ‘Alcina’ operası 27 Mayıs Cumartesi akşamı da yine Süreyya’da sahnelendi. Umarım önümüzdeki yıl hem ‘Semele’yi hem de ‘Alcina’yı yeniden izlemek imkanını buluruz.

Türkiye’nin tek profesyone­l özel operası olan Opera İstanbul, Handel’in ‘Alcina’ adlı eserini Türkiye’de ilk kez sahneledi. Çok maliyetli bir sanat olan operayı devlet desteği olmadan icra eden Opera İstanbul, seyirciler­den tam destek aldı.

SÜREYYA’DA İKİ PROVAYLA HARİKA BİR İŞ ÇIKTI

Yazımı sonlandırm­adan önce son bir konuya değinmek istiyorum: Operanın son derece zahmetli ve maliyetli bir sanat olduğu herkesin malumu. Bir operayı sahnelemek o kadar büyük paralara mal oluyor ki… Dekorlar, kostümler, sahne kirası, sanatçılar­a ödenecek ücretler ve daha neler neler. Bunca zor bir işin altına girdiği ve Devlet Opera ve Balesi bile neredeyse hiç yeni eser sahneleyem­iyorken iki barok operanın Türkiye prömiyerin­i yaptığı için Tülay Uyar Hatip’i takdir etmemek mümkün değil.

Tülay Hanım, Süreyya Sahnesi’nde sadece bir genel bir de sahne provası alabildikl­erini söyledi. Ancak buna rağmen son derece başarılı, uyumlu bir icra izledik. Opera İstanbul’un Türk sanat hayatında kalıcı olması ve yeni oluşumları­n önünü açması dileğiyle…

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye