BÖYLE RÜYADAYMIŞ GİBİ
cı taşıyor. Sergide Aras Seddigh, Aylin Zaptçıoğlu, Bawer Doğanay, Bora Aşık, Çınar Eslek, Doğu Özgün, Duygu Deniz Bilgin, Erol Eskici, Gökçen Cabadan, Güçlü Öztekin, İhsan Oturmak, Meltem Şahin, Merve Morkoç, Mısra Balkan, Murat Balcı, Nazım Ünal Yılmaz, Nur Özkaya, Onur Gülfidan, Rafet Arslan, Sinan Tuncay ve Tayfun Gülnar’ın eserleri yer alıyor.
İlker Cihan Biner sergi hakkında “Karnaval havasında olan sergide doğa tasavvuru yasa koyucu, temsil biçiminde değil estetiğin tekil boyutlarına yer açan konumlarda. Başka bir deyişle; sanata dair genelleyici yaklaşımlardan uzakta eserlerin yapma tarzları ile varoluş biçimleri arasında serbestlik ilkesi var. Malzeme çeşitliliğiyle beraber duyulur mikro formların katmanlaşması gökkuşağını andırıyor. Mimesisin ötesinde kuralsız, demokratik, renkli bir alan söz konusu. Mekandaki estetik pratiklerin ortaya çıkışları fanteziden ibaret yok-yer formatında değil. Hatta klişeleşmiş ütopya formatına dönüşen ideal topluluklarla dileğin gerçekleşmesi beklentilerini aşıyor. Çok boyutlu eserler haritalanarak gerçek ile hayal gücünün kesişiminde buluşuyor” ifadelerini kullanıyor. (KÜLTÜR SERVİSİ)
DERYA Yücel küratörlüğünde, Nâzım Hikmet Kültürevinde gerçekleşen “Böyle Rüyadaymış Gibi” başlığındaki sergi; Türkiye’de soyut resmin temsilcilerinden Ferruh Başağa ve genç kuşak disiplinler arası Sanatçı Defne Tesal’ın soyutlamaya yönelik tasarlama ve icat etme süreçlerini karşılaştırıyor, jenerasyonlar arası farklılıkların ve kesişmelerin izini sürüyor. Yücel sergi hakkında “Ferruh Başağa ve Defne Tesal’ın eserlerini yan yana getiren ‘Böyle Rüyadaymış Gibi’ başlığındaki sergi; çizgiler, geometrik şekiller ve basit bir renk paleti içeren, evrenin nihai saflığını ifade etmek için formun soyut ifadelerine indirgenmesini savunan De Stijl’in temel estetik yaklaşımına, maddi dünyanın sınırsız ayrıntılarını keşfetmek yerine, insan deneyiminin en temel iç boyutlarını keşfetmek için tasarlanan neoplastisizmin ‘varlık’, ‘bilinç’ ve ‘tin’le ilişkisine, resmin özünü ifade eden plastisitenin sadelik ve saflık arayışına iki farklı kuşak sanatçının üretimleri üzerinden bakıyor” diyor.