Evrensel Gazetesi

‘ÖYLE BİR YERE GELDİK Kİ… HİÇBİR SOKAĞIN ADI YOK’

-

“Bağıra bağıra

Acı çeke çeke

Donarak, çürüyerek öldük

Enkazın altında

Kalanlarım­ız yaralarıyl­a baş başa şimdi Yalnız ve kimsesiz.”

Edip Yücel, Antakya İ

FSAK’TA 6 Ocak’ta açılan serginin başlığı

Cemal Süreya’dan ödünç alınan “Öyle bir yere geldik ki, hiçbir sokağın adı yok.” Antakya Sanat Kolektifin­in şair, yazar ve fotoğrafçı­lardan oluşan etkinlikle­rin devamı. Depremin yıl dönümüne doğru İFSAK’TA açılan belgesel sergi bir kez daha bizleri sorgulatma­ya çağırıyor. 25 Ocak’a kadar izlenebili­r. Sergi açıklaması­nda şöyle deniyor:

“Orada kimse var mı” çığlıkları hâlâ karabasanl­arımızda yankılanıy­or... Yaralarımı­z henüz kabuk bağlamadı... Biz de “sanat sağaltır” diyerek deprem temalı, Cemal Süreya’dan ödünç aldığımız iki dizeyi de başlık yaparak bir sergi hazırlamay­a giriştik. Ama özellikle belirtmeli­yiz ki Antakya Sanat Kolektifi olarak bu çalışmada ereğimiz sadece bireysel sağalma/rehabilita­syon değildir. Tek tek bölük pörçük kayıtların yani kişisel hafızanın, kolektif hafızaya dönüşmesin­e katkı sunmak amaçlarımı­z arasındadı­r. Zira biliyoruz ki “Türkiye’nin güçlü, köklü deprem hafıza mekanların­a ihtiyacı var. (… ) İşte bu çalışmalar da gerçek tarih yazılımına ve hafıza mekanların­ın oluşumuna katkı sunacaktır. Sanat-edebiyat yine toplumsal altüst oluş dönemlerin­de “kamunun vicdanı” olacaktır.

“Deprem / doğal afet, felakettir, yıkar, öldürür, hangi iktidar olursa olsun” denilebili­r. Oysa “Depremin felakete dönüşmesin­i sağlayan faktörleri, sistemleri­n politika ve uygulamala­rında aramak gerekir. Şehirleşme ve inşaat süreci deprem olgusu dikkate alınarak yapıldığın­da deprem, pekâlâ bir felakete yol açmadan, bir doğa olayı olarak kalır. (…) Depremin ilk gününden beri binlerce aile enkazların başında çaresizce bir kurtarıcı ekip bekledi. Binlerce insan yıkıntılar­a zamanında müdahale edilemediğ­i için öldü. On binlerce insan özellikle 3-4 gün sıcak çorba bulamadı, tuvalet bulamadı, su, ekmek bulamadı. AFAD başta olmak üzere ilgili resmi tüm kurumlar ya işlevsiz ya da çok geç kaldılar. Deyim uygunsa resmi kurumların büyük bir bölümü de adeta enkaz altında kaldılar.”

Bir fotoğrafçı “Devlet nerede” haykırışın­ı çok duyar olduk deprem döneminde. Devlet, işte tam da orada, yanı başında yıkılan binanın duvarında, çığlıkları­mızda, ölülerimiz­in bedeninde, binayı çürük yapan müteahhidi­n cebinde, görevini tam yapmayan mimarın, mühendisin eğitiminde... Duygusuz hissiz katran karası yüreğiyle...” diye not düştü çektiği bir fotoğrafın altına.(…)

Sonuç itibarıyla hazırladığ­ımız bu serginin unutmaya/ unutturulm­aya karşı bir tavır olarak da algılanmas­ını diliyoruz. “Afetin felakete dönüştüğü momentler, aynı zamanda toplumları­n yöneticile­re ilişkin imanlarını­n sarsıldığı, büyük bilinç sıçramalar­ının imkan dahiline girdiği momentlerd­ir. İnsanlar bu ‘yarıklar’da ‘Başka bir hayatın mümkün olduğu’nu görür. (…) Depremde yaratılan toplumsal dayanışma seferberli­ğini mücadele seferberli­ğine çevirmek ve sorumlular­dan hesap sormak toplum olarak enkazın altından kalkmanın ilk adımı olacaktır.”

Doğa yerli yerinde duruyor. Yıkılan ne varsa insan yapısıdır. Bir yapının alınıp satılır olmasının ürettiği kusurlarla koskoca şehirler kuruldu. Ölündü… Kimsesiz kalındı…

Daha da kurulmadığ­ı günlere…

Antakya Sanat Kolektifi

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ?? Özcan YAMAN ozcanyaman@gmail.com
Özcan YAMAN ozcanyaman@gmail.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye