SİLAHLANMA SÖYLEMİ KORKU VE ACIYA YATIRIM YAPIYOR
Halkımıza. Cancavid (Hızlı Destek Güçleri) milislerinin halka karşı yaptığı şey Sudan dokusunun ihlali ve Sudan’ın kaybıdır. Bu milislere karşı tavrımız çok nettir; devletin kontrolünde olan bir milis yoktur ve bu milislerin aşiret ve bölgesel nitelikteki seferberlik yoluyla gerçekleştirdiği nefret söylemine, ırkçılığa ve etnik temizliğe karşıyız.
Cancavid milislerinin halka karşı işlediği cinayet, tecavüz, hırsızlık ve ırkçılık suçlarının vatandaşlara karşı çok açık ihlaller olduğunu nasıl kanıtlayacağız? Dolayısıyla bu ihlallerden duyulan korkunun, namusu savunmak için silah kullanma çağrısına yol açtığını biliyoruz ve silahlanma tehlikesinin ülkeyi her yerde bir iç savaşa sürüklediğini anlıyoruz.
Aziz ülkemiz ve biz Direniş Komiteleri bu durumu çok iyi anlıyoruz. Ancak bu savaşlar, tarihlerinden bu yana ülkeyi yıllarca sürecek bir uçuruma sürüklemektedir. Buna göre merkezi otorite, güneylilere karşı dini söylem yoluyla seferberliği, silahlı hareketlere karşı etnik söylem yoluyla militarizasyonu ve şimdi de ahlaki söylem yoluyla silahlanmayı kullanıyor.
Silahlanma ve uyum söylemi korku ve acıya yatırım yapıyor. Bu sadece sizi sorunun bir parçası haline getirir ve rasyonel yüzleşme fırsatlarını ortadan kaldırır. En kötüsü, ortak çıkarlara sahip toplumsal blokları, kırılgan bir sembolik kimliğe sahip, birbiriyle çatışan küçük bloklara ayırmasıdır. Bunun sonuçları askeri diktatörlüğün kabul edilmesi, silahların sesinin daha da yükselmesi, dolayısıyla her türlü siyasi ve toplumsal farklılıkların çözümünde diyaloğun kullanılmasının engellenmesi olacaktır. Bu siyasi söylemin tehlikesi budur.
Son günlerde, savaşı uzatmak için araç olarak kullanmak üzere vatandaşları silahlandırıp savaşa atma yönündeki sorumsuz çağrıları takip ettik. Barış ve insanca bir yaşam isteyen masum sivillerin silahlandırılmasını, bu savaşta kalkan ve araç olarak kullanılmasını kesin olarak reddediyoruz.
Vatandaşların korunma, güvenlik, gıda ve ilaç haklarını talep ediyoruz ve insan haklarına saygı gereği bu silahlanmayı durdurmak için tek ses olarak diyoruz ki; adalete, bir arada yaşama ve karşılıklı saygıya dayalı bir toplum inşa etmek için dayanışma ve birlik zamanıdır.
Halk direnişinin silahlandırılması sürecine eşlik eden söylem, adaletsizliği derinleştirecek ve daha şiddetli bir şekilde daha fazla ihlal yapma güdüsünü artıracak nefret ve ırkçılıkla doludur. Silahlandırılan eyaletlerde silah kontrolünün olmaması, silahlanma bölgeleri Sudan’ın bir parçası olduğu için, savaşın sona ermesi durumunda, bu alanların bileşenleri arasında felakete ve aşiret çatışmalarına yol açacaktır.
Son olarak, silahların kontrolsüz akışına yol açtığı, yaraları derinleştirdiği ve barış ve istikrar arayışını engellediği için halkı silahlandırmanın tehlikesini ve hatasını yineliyoruz. Değişim ve adaletin sağlanması için barışçıl yollarla ve yapıcı girişimlerle sesimizi yükseltme çağrısında bulunuyoruz. Şiddet parlak bir gelecek inşa edemez, ancak diyalog ve iş birliği güvenliğe ve sürdürülebilir barışa ulaşmanın yoludur. Sudan güvenli ve müreffeh bir geleceği hak ediyor ve bu ancak ortak çabalar ve kapsamlı diyalogla başarılabilir.
Sudan’daki Aralık Devrimi, halkın özgürlüğe, barışa ve adalete yönelik iradesinin ve sesinin kaynağı olmaya devam edecek.
*resistancecommittee.com’da 3 Ocak 2024’te yayımlanan çağrı