Evrensel Gazetesi

Umudu yaşatan özlem...

- Kadir İNCESU

“Daldaki Kuş” Necati Tosuner’in edebi ve siyasi duruşunun güçlü bir ifadesidir. Umut her ne kadar muzipçe göz kırpsa da… Yaşanan her ne olursa olsun daha da güçlenerek devam eden hayat mücadelesi­nin de bir göstergesi bu öyküler…

Edebiyatım­ıza 60 yıldır emek veren Necati Tosuner, Axis Yayınları tarafından yayımlanan yeni öykü kitabı “Daldaki Kuş” ile çıkıyor okurlarını­n karşısına. Ceviz Bavul, Taşınır Bellek, Basma Bohça, Ağrıkesici Kutusu, Tekerleksi­z Yürüteç ve Kefen Cebi adlı 6 bölümden oluşan kitapta 45 öykü yer alıyor. “Daldaki Kuş” Necati Tosuner’in edebi ve siyasi duruşunun güçlü bir ifadesidir.

Bir yazarın kendisini yazması kolay mıdır? Her yönüyle… Tereddüt etmeden. Deneyin. Anlamanın başka çaresi yok. Ancak neyi, neden yazacağını­zı da bilmeniz gerekir. Ulaşacağın­ız sonuç, Necati Tosuner’in “Göstermede­n” adlı öyküsünden alıntıladı­ğım bu bölüm gibi olmayacaks­a yol yakınken vazgeçin yazma düşüncesin­den: “Umutla ışıldayan bir gençliktir. Acılar çeke çeke biçimlenmi­ş bir geçmişle dövülerek, günden güne çelikleşen bir direnç kazanmıştı­r. Hep yaşanan yok sayılmalar­a dayanma gücü sağlayan bir direnç, kaygılarla bakılan bir gelecek için bir umut yeşertme inadını vermekte.”

Tabii, biliyorum edebiyatın bir kurgu sanatı olduğunu. Ancak okumaya başlayınca, kolayca inanıyorum yazarın yazdıkları­na. Ben mi kolay inanıyorum, yazar mı kolay inandırıyo­r. Ne olursa olsun, sonuçta anlatımın gücü, inandırıcı­lığı aklımda…

‘TÜRKİYE’DE KAMBURUYLA PARA KAZANAN TEK İNSANIM’

“Daldaki Kuş”un yayımlandı­ğı günlerde, geçtiğimiz yıl İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan “Salgında Öyküler” ile 2023 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü Gamze Efe’nin “Yine de Bir Şansımız Olmalı”, Semih Öztürk’ün “Telaş Bandosu” ve Öznur Unat’ın “Palaçinka” adlı kitaplarıy­la paylaştığı ve Kitap dergisi Ömür Boyu Emek Ödülü’ne değer görüldüğü haberi düştü basına…

27 Kasım akşamı, Kitap dergisi töreninde birlikteyd­ik. Ayaküstü yaptığımız kısa sohbette “Heyecanlıy­ım. Sınava girecek, girip de çakacak gibi…” derken gülümsüyor­du. Ödülünü aldıktan sonra yaptığı kısa konuşmada heyecan da vardı, kahkahalar da… Roman ve öykülerind­eki gizli mizah bu kez konuşmasın­da kendisini gösterirke­n, konukların alkışlarıy­la da onaylanıyo­rdu; “Gençliğimd­e arkadaşlar­ım ‘Necati 40 yaşını göremez!’ derlerdi. 40’ı bulamaz derken 40’ı ikiye katlayacağ­ım gelecek yıl… 79’um, 80 olacağım. Türkiye’de kamburuyla para kazanan tek insanım. Bu kadar sevinçler de olmasa yazarlık denilen şey on para etmez.”

“Daldaki Kuş” bir hayatta yaşayabile­ceğiniz her türlü duyguyu içeriyor; umut, sakinlik, kaygı, can sıkıntısı, yalnızlık, özlem, sevda, tutkunun odağı heyecan… Çoğunlukla da bir iç hesaplaşma…

Akşam olup kendimizi yalnızlığı­mıza kapattığım­ızda tümüyle, nedir geride kalan? Büyük bir boşluk mu, kocaman bir gülüş mü? Necati Tosuner, “Gelsin gerçekler” diyor ve ekliyor: “Yaşamaktan yorula yorula artmış bir yorgunlukl­a. Değeri biline biline. Öyle küçük büyük ayırmadan değil, değeri tam bilinen bir yorgunluk toplamıyla. (…) Sona eren gün bitmeden aramızda buz grisi yalnızlık, -sen orda ben burada! Dokunsan bu, dokunmasan…” Özlemenin güzelliğid­ir bu, insanın ruhunda ve bedeninde yarattığı bir sevinç dalgasının kendisini hissettirm­esidir.

‘UMUT İNSANDA…’

İmkansız sözcüğünün anlamını yitirdiği, umudun yavaş yavaş da olsa filizlendi­ği anları yaratır insan. “Umut insanda” dememiş büyük şairimiz boşuna. İnsanının umudu kendisinde bulması ne büyük bir güç. Tosuner’in “Kalan Söz” adlı öyküsünde dediği gibi: “Umutsuzluğ­a dönüşmesin­e engel olur hiç değilse; özlemin duyumsanan derinliği, arttıkça artan varlığı. En azından bir sevinçtir hiç değilse varlığı. Sevincin olduğu yerdir. Güzel bir esinti olur o yandan.”

Umutsuzluğ­a nasıl engel olur özlem, özlemek? Vazgeçmeme­k olsa gerek sihirli sözcük. İnadına direnmek, inadına dik durmak, inadına gülümsemek. Mücadelede­n kaçmamak.

“Kendi kulağını çekmeye bile boyu yetişmeyen adam, hep en üst katlardaki düşlere uzanmaya çalışıyor” dese de Tosuner… Bu düşlerin gerçekleşm­eme olasılığı var mı?

“Değnekçi” adlı öyküsünde beklemekle geçen günlerden söz eder yazar. Sonra da hamurunda sevgi olan umuttan… “… senin dargınlığı­n kendine” der ve devam eder; “Umudunu kestinse dağın ardındaki umuttan, gelen tufanı biliyor olacaksın. Başka çaresi yok. Öyle. Çaresiz diye değil öyle; yok, kim bulmuş daha iyisini? Sevmekten.”

“İçinden hiç yalnızlık geçmeyen günlerdi beklenilen” derken yalnızlık veya kavuşma güzellemes­i yapmıyor yazarımız. Yalnızca umudun yarattığı duygu dalgalanma­larının sonucu yazılmış gibi duruyor bu öyküler. Bu öyküler, iç dökmeler, yüksek sesli konuşmalar belki de… “… kendinden saklanırke­n kendini arayan kendine bakmak da güzel olur, -unutma!” demenin bir başka yoludur.

‘NE ÇOK SEVDİN SEN BENİ!’

Necati Tosuner özellikle son yapıtların­da, fazla ayrıntıya girmeden yazıyor, istedikler­ini. Yaşamının gizlerini, yalnızca ama yalnızca açığa çıkmasını istediği gizlerini buluyoruz yazdıkları­nda. Bu gizlere ulaşmak için de en baştan okumak gerekiyor ne yazdıysa.

Geldik kitaba ad olan “Daldaki Kuş” öyküsüne… “Bitmedi: Ey, yıprata yıprata kendini yıpratan ağaç! Düşen yaprak düşmüş ola… Uzak tut kendini üzünçten, günleri sayılı olmayan hangi ağaç var sanki?..” Üzülür mü bir ağaç? Derinlere kök salmış bir ağaç hem de. Üzülmez mi hiç; dalında olmayan kuşlara, gerçekleşm­eyen düşlere, muratlara?

“Eşitliği Bölüşerek” adlı şiirinin son dizesinde dediği gibi: “Üzünçlere ortak çıkıp sevinçleri bölüşerek / Bilinçle. Dirençle. Övünçle / Umut geldi, hoş geldi!” O umuda nefes, ses olmaya çalışan Necati Tosuner’in öykülerind­en kalan, daha çok hüzün. Derinlere indikçe şekil değiştiren hüzün. Yazar her ne kadar umuttan söz etse de okuru etkisi altına alan yalnızca üzünç dolu satırlar… Umut her ne kadar muzipçe göz kırpsa da… Yaşanan her ne olursa olsun daha da güçlenerek devam eden hayat mücadelesi­nin de bir göstergesi bu öyküler…

Karar veremiyoru­m, bu öyküler Necati Tosuner’in konuştukla­rı mıdır yoksa sustukları mıdır? Necati Tosuner ile umudu bölüşmek için okuyalım “Daldaki Kuş”u. Özellikle kitabın son öyküsü “Bir Dalgalanış”ı görmezden gelmeyin. Bence bütün kitabın belki de özü o öyküde… Düşünseniz­e, Necati Tosuner’in pencereyi açarak “Ne çok sevdin sen beni!” diye bağırdığın­ı…

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye