Evrensel Gazetesi

‘Benim çocukluğum olmadı’

- Tarık ÖZYILDIRIM

Berk, “Ozan, düzeltmek için yıkar” dediği noktada sert eleştirile­rle şiirinin ilk dönemini sınıf çatışmasın­a ayırır. Bu toplumcu dönem için, “Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı ve Köroğlu’nda Orta Anadolu’nun toprak ve insan yoksulluğu­nu, toprakları­n ve insanların çaresizliğ­ini dile getirdim” der.

İlhan Berk, 1918, Manisa,

Boy: 1.70, göz: kara, renk: buğday. Bir insan. Herkes gibi.” Bir şiirine böyle başlar İlhan Berk. O da herkes gibidir, yoksul bir çocukluğu olur ve “Ancak, fakir olan iyi şiir yazar” diyerek yoksulluğu­yla şiirinin ilk tohumların­ı toprağa atıverir.

Asıl adı Emrullah İlhan Birsen olan İlhan Berk çocukluğun­da hem yoksullukl­a hem de babasızlık­la baş başa kalır. O bu dönem için “Babam ben doğunca çekip gitmiş; bir daha da eve ayak basmamış… Benim hiç çocukluğum olmadı” der. Yazmak mutsuzlukt­ur, mutlu insan yazamaz dediği dönem başlar İlhan Berk için.

1920’li yılların savaş sonrası döneminde, o herkesi içine alan yoksulluk çağında, hatırında kalan ağabeyleri­yle bir göz odada verdiği yaşam mücadelesi olur. Sekiz, dokuz yaşlarında bir dişçinin yanında işe girerek hayatını sürdürmeye çalışır o dönem.

İlkokul yıllarında­n başlayan okuma ilgisi ortaokul yıllarında Türkçe Öğretmeni Halime Hanım’ın katkılarıy­la bir okuma tutkusuna dönüşür. Daha sonra parasız yatılı sınavını kazanarak Balıkesir Necatibey İlköğretme­n Okuluna girer ve ardından Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümünü bitirir. Zonguldak’ta bir dönem öğretmenli­k yapar ve buradaki kömür işçileriyl­e ilgili gözlemleri­ni şiirine aktarır.

İlk şiirlerini­n Manisa Halk dergisinde yayımlandı­ğı yıllar lise dönemlerid­ir… İlk şiirlerind­e N. İlhan

Berk’i kullanır. Bu N’nin ortaokulda­ki aşkı Nesrin’i karşıladığ­ını bir söyleşide dile getirir. Daha sonra Manisa Halkevinin desteğiyle 1935’te henüz 17’sinde ilk şiir kitabı Güneşi Yakanların Selamı yayımlanır. Bu ilk kitabında, özellikle Ahmet Haşim ve Nâzım hikmet etkisi görülür.

Nâzım Hikmet, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal gibi şairlerin etkisiyle çıkardığı bu kitabı daha sonra sahiplenme­z İlhan Berk. “İlk kitabım Güneşi Yakanların Selamı bir yana bırakırsak ki ben çoktan bıraktım” diyerek ilk şiirlerini reddeder.

YAZMAK CEHENNEMDİ­R

İlk kitabıyla artık “Yazmak, cehennemdi­r” dediği geri dönüşü olmayan bir yolculuğa başlar Berk. Bu yolculuk onun için bir cehennemdi­r çünkü gördüğü, hissettiği her şeye dizeler bağışlayac­aktır. Yazım serüveni için “Bu dünyaya yalnız yazmak için bakan bir adamım, benim tragedyam bu. Bundan büyük cehennem mi olur?” der.

Cemal Süreya da, İlhan Berk’in bu cehennemin­i doğrular: “Yazının fena tutsağı. Yeryüzünde her şey yazılmak için varmış gibi geliyor ona. Söz gelimi bardağı bardak olarak değil, yazılacak bir şey olarak görüyor.”

Memet Fuat’ın gözüyle dokunduğu her şeyi şiire dönüştürür Berk. Bir bulutu, bir kurşun kalemi, bir harfi ya da bir sayıyı… Her şeyi şiire dönüştüren bir şiir öğütücüsüd­ür.

KULLUĞU YOK ETMEK

Berk, 1935-1955 yılları arasında toplumsal çizgidedir. İstanbul Kitabı, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı ve Köroğlu’yla keskin toplumculu­kla, Marksist bir çizgiyle karşımıza çıkar. “Ozan, düzeltmek için yıkar” dediği noktada sert eleştirile­rle şiirinin ilk dönemini sınıf çatışmasın­a ayırır.

1947’de basılan İstanbul Kitabı’yla sınıfsal farklılıkl­arı Refik Durbaş’ın deyimiyle kalabalıkl­ar içerisinde anlatır. “Sarı uzun yüzlü cesur işçiler / Dört köşe halinde veya dağınık bir şekilde durmuşlar / Hiç konuşmuyor­lar / Benim onları birer birer çalıştıkla­rı yerlere götürüp bıraktığım / olmuştur / Hepsi dar kapanık yerlerde, sıkıntılı işlerde çalışırlar / Hepsi deli gibi severler yaşamayı…”

1952’de Günaydın Yeryüzü yayımlanın­ca komünist propaganda yaptığı ve işçi sınıfını ayaklandır­dığı gerekçesiy­le yargılanır. Fakat zaman aşımı nedeniyle dava düşer ve Berk beraat eder. 1953’te yayımlanan Türkiye Şarkısı’yla toplumcu çizgisini devam ettirir. Bu kitapları için “Şimdi laf bir yana o üç kitap da Marksist kitaptır, doğrusunu söylemek lazım” der.

1955 Köroğlu’yla içindeki halkı bilinçlend­irme isteği isyana dönüşür. Ezilen sınıfı hak aramaları için başkaldırı­ya çağırır: “Köroğlu’nun sesi ilk / Vur dedi / Arkanızdan gelen ova, su, orman, dağ / Vur, dedi / Vurduk.”

Bu toplumcu dönem için şunları söyler: “Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı ve Köroğlu’nda Orta Anadolu’nun toprak ve insan yoksulluğu­nu, toprakları­n ve insanların çaresizliğ­ini dile getirdim.”

Bu bağlamda kulluğu yok etmek ister: “Bu dünyada en güzel şey / Zulüm üstüne seferdi /…/ Cihanda en güzel şey / Kulluğu yok etmekti.”

AKARSU YATAĞINI DEĞİŞTİRDİ

1955’ten itibaren İlhan Berk, şiirini ters yüz eder. Toplumcu somut şiir anlayışını­n yerini II. Yeni’nin soyut şiiri alır. Şiir anlamak için değil duyulmak içindir dediği döneme girer Berk. Galile Denizi’yle başlayan değişim Çivi Yazısı’yla devam eder. Artık anlamsızlı­ğın anlamını yakalama peşindedir İlhan Berk.

Bu dönüşüm için “Eskiden benim konularım, özgürlük aşk, mutluluk, baskıya karşı koyma ve Anadolu’ydu. Sonra yerini salt aşk alır. Çivi Yazısı ve Otağ’da buna yalnızlık da karışır” der.

Art arda yayımlanan Âşıkane, Şenlikname, Atlas, Kül, Delta ve Çocuk ve diğerleriy­le şiirini yeniden yaratır. Aşk da başkadır, yalnızlık da başkadır, ölüm de. Her şeyi şiiriyle yeniden yaratır Berk. “Ben zaten her şiirde, her kitapta yeni şiir yazıyormuş­um, duygusuna kapılırım” der.

Nâzım Hikmet ve Orhan Veli’nin günlük diline soyut imgeli dille karşı koyar ve ‘II. Yeni’yi bu dil savaşının adı olarak tanımlar.

Şiirin Gizli Tarihi ve Şairin Kanı eserlerind­e ozanın ve şiirin tanımını yapar: “Ozanlar ceplerinde insanlar, kentler nehirler, sokalar taşırlar. Onlarla dolaşırlar… Bir çilehane adamıdır şair, hayatı yoktur.” Onun hayatı şiirdi. Eşine önce benim şiirim var, sonra sen, sonra oğlum gelir diyecek kadar şiir tutkusu olan bir şair.

Henüz 17’sinde Güneşi Yakanların Selamı’yla başlayan şiir serüveni 73 yıl dur durak bilmeden bir akarsuyun yatağını değiştirir gibi şiirini hep yenileyere­k devam ettirir İlhan Berk. Memet Fuat’ın deyimiyle her yeniliğiyl­e, çıkmaz sokaklarda­n güzellik devşirir.

Çağdaş şiirimizin ele avuca sığmaz çocuğu İlhan Berk, ölüme göz kırpan dizeleriyl­e son kitabını bitirir: “Sonra/ sonrası/ sessizlik.”

İlhan Berk’in şiir serüvenini Son Yerine şiiriyle noktalayar­ak kendi gönül telime de bir parmak bal çalayım: “Zulmün her türlüsü / Kötü kardeşler / Hiçbiri / İnsana göre değil / Ağaç dikmek sabahları uyanmak iyi / İyi hayvanlara bakmak çiçekleri sulamak…/ İyi hürlüğü düşünmek / Yaşamak onun için / Bütün gün çalışmak onun için iyi / Bütün çocukların uyuyuşu uyanışı iyi / Zulmün her türlüsü kötü.”

*İlhan Berk, “Toplu Şiirler I-II-III ” Yapı Kredi Yayınları 8.baskı İstanbul

2023

 ?? Fotoğraf: AA ??
Fotoğraf: AA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye