VUR IŞÇIYE, VER KAPITALISTE!…
KP, evet dinci, siyasal İslamcı ve “yerli milli” lafları ardına gizlenmiş NATO’CU, özellikle Batılı emperyalistlerin göz bebeği İsrail’in destekçisi emperyalizmin iş birlikçisi bir parti. 21 yıldır
Türkiye’yi bu eksende yönetiyor. Ama AKP her şeyden önce bir burjuva düzen partisi. Kapitalistleri, özellikle tekelci kapitalistleri el üstünde tutan bir parti. Eski ortağı Gülen’e ve Cemaatine “ne istedilerse” vermişti. Ancak asıl bir dediklerini iki etmeyip ne istedilerse verdikleri tekelci kapitalistler.
Öncelikle Kalyon, Limak, Kolin, Cengiz Holding gibi özel anlaşmalar yaptığı “yandaş”larının isteklerini karşılıyor ama Koçlar, Sabancılar başta olmak üzere tüm tekelciler AKP iktidarında işçiler karşısında boğazlarına kadar doyuruldu.
Ve kapitalistlerin yedikleri önlerinde yemedikleri artlarında bu hanı iştaha düzeni sınır tanımadı, tanımıyor. Örnek mi?
Deprem. Doğal afet güneydoğuda devasa insani sorunlara neden oldu. Tüİk’inki türünden resmi rakamlar bir yana ezici çoğunluğu kötü yapılmış evlerde yaşayan birkaç yüz bin yoksul insanımız yaşamını kaybetti. Birkaç milyon insanımız hâlâ çadır ve konteynerlerde yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Hemen her aileden ölenlerin olduğu böyle bir felaketin kâr kaynağı sayılıp paraya tahvil edilmesini akıl havsala almaz sanılır ama AKP kapitalist seviciliğinde sınır tanımaz, tanımıyor!
Evsiz kalan insanlara öncelikle başlarını sokacak ev gerekir. Varını yoğunu yıkılan ev ve iş yerlerinin yıkıntılarında yitiren depremzedelere parasız ev sağlanması aklın yoludur ama kazın ayağı öyle değildir. Yapılacak deprem konutları depremzedelere hem de pahalı pahalı satılacak.
Yetmiyor! Deprem konutları ihaleleri ek bir kâr transferi kaynağı olarak değerlendiriliyor. Depremzedelere parasız verilmeyecek olan evler, bir de üstüne, yandaş müteahhitlere peşkeş çekiliyor. Nasıl mı? AKP değiştirdiği ihale yasasını kullanıyor ve herkesin katılımına açık düzenlenmeyen yaklaşık 300 bin kalıcı konut için toplamda 400 milyar Tl’yi aşan ihaleler
“davet usulüyle” yapılıyor.
Örnek: Diyarbakır’daki 1598 konut ihalesi, ihale duyurusu olmadan “21b” pazarlık usulüyle yapıldı.
2 milyar 804 milyon 118 bin Tl’lik yaklaşık maliyetle Bağlar’da yapılacak konut ihalesine 6 şirket çağrıldı ve ihale küçük bir indirimle özel olarak davet edilen Perekler İnşaat’ın yan kuruluşu Nesma Yapı’ya verildi.
Kamu ihaleleriyle ihya edilen Pekerler Grubu ve Nesma Yapı, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi, Erzincan, Uşak ve Ordu Fatsa devlet hastaneleriyle Antalya Muratpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yanı sıra örneğin Kolin İnşaat’la birlikte Antalya 1000 yataklı şehir hastanesi ihalelerini almıştı.
Bu da yetmiyor! Hâlâ konut teslimi yapılmayan insanlarımızın çadır yaşamlarını sürdürdüğü, okul yapılmadığı için çocuklarını okula gönderemediği deprem bölgesi için AKP çalışma bakanı yeni bir sömürü çarkı açıkladı. Çarkın adı, İŞKUR aracılığıyla yürütülecek “istihdama dönüş programı”! İşçi “adayları” sözde istihdam edilmek için eğitilecek. “Eğitim” tabii ki kursta, okulda filan değil, pratik olarak şirketlerde gerçekleşecek! Ve sıkı durun; “eğitime katılacaklara” ödenecek günlük 850 TL kapitalistlerin cebinden çıkmayacak. Bir kez daha sıkı durun: “Eğitim” adı altında düpedüz işçilik yapanların ücretleri İşsizlik Fonundan ödenecek!
İşsizlik Fonunun “işsiz kalmış işçiler” yerine, amacı dışında kullanılarak, sık sık teşvik kategorisinden kapitalistlere sunulduğuna aşinayız. Bu bilinmedik şey değil. Ancak şimdi, özel olarak deprem gibi bir felaket karşısında tüm insani duyarlılıklar görmezden/bilmezden gelinerek, depremzedelerin kapitalistlere ucuz emek gücü olarak peşkeş çekilişine tanık oluyoruz. Hem de depremzede “ucuz emek gücü” olarak bile değil, kapitaliste “bedava” emek gücü olarak sunuluyor! Hem de “eğitim” bitince işsiz kalacaklar!
Örneğin deprem konutları ihalelerinden amuduyla vurgun yapan kapitalistler çalıştırdıkları işçilere de beş kuruş ödemeyecek! Vurgun vurgun üstüne! Kaynak yok diye ne emekliye ver ne de parasız konut ama kapitalisti besle!
Vur işçiye, ver kapitaliste partisi AKP işçiyi süründüren kapitalist düzeni yönetiyor ve utanmadan “Hepimiz aynı gemideyiz” diyor!
A