Mısır tarlasına beton zeytin bahçesine sondaj havuzu!
ydın’a bağlı Köşk ilçesi Mezeköy yakınlarında, Efendi Tarım AŞ adlı şirketin jeotermal kaynak arama ve JES kurabilmesi için acele kamulaştırılan tarlaların son halini görüntüledik. köylülerin mücadelesine rağmen tarlalara beton döken, ürünleri söken şirket, bölgeden istediğini bulamayınca tahrip ettiği doğayı öylece bırakıp gitmişti. Şirkete ve şirketi koruyan Belediye Başkanı, kolluk güçlerine rağmen emekleri için direnen köylüler, hem direniş sürecini hem de bugün topraklarındaki yaşam mücadelesini anlattı. Köylüler, Belediye Başkanının şirketin yanında olduğunu ve bir köylüye “Başkan bana dedi ki; ‘Devlete lazım olan karı adamına boş düşer” dediğini idda ediyor.
ATARLAMI HELİKOPTER PİSTİ OLARAK KULLANIRIM ARTIK!
Mezeköy’de beton dökülen tarlasının yanında görüştüğümüz Mehmet Zeybek’in şirketin mısırlarını hasat etmesi için üç gün bile beklemeyerek 6 bin 50 m.lik tarlasına kepçelerle girdiğini söyledi. Zeybek, tarlasını satmadığı için kendisine bu muamelenin yapıldığını düşünüyor. Tarlasından yılda dört ürün kaldırdığını, sulama suyunu da Köşk Çayı’ndan karşıladığını belirten Zeybek, 90 cm beton dökülen tarlasını göstererek, “Şimdi ben bu betonla ne yapayım? Burası olsa olsa helikopter pisti olur. Eh, ben de bir helikopter alır, tarladaki işime onunla gidip gelirim artık” diye espri yapmaktan da geri kalmıyor. Aslında dokunsanız ağlayacak durumda ve zaman zaman sesi titreyerek konuşuyor. “Tarlama 360 kamyon toprak döktüler. Üstüne mıcır atıp en üste beton döktüler. Mısırlarım süt mısırdı. Çıtlık ağacımı toprağa gömdüler. Yolu kazsanız altından ağacım çıkar.”
BELEDİYE BAŞKANI VE KAYMAKAM DA ŞİRKETİN YANINDA
AKP’LI vekillerin ve Köşk kaymakamının şirketin yanında olduklarınısöyleyen Zeybek’in en çok zoruna giden sözlerden birisi de AKP’LI Köşk Belediye Başkanı Nuri Güler’in sözleri olmuş. “Başkan bana dedi ki; ‘Devlete lazım olan karı adamına boş düşer.’ Bu nasıl bir söz? Köşk kaymakamı dersen sıkıyönetim ilan etti. Bir hafta tarlama izin alıp gidebildim.” Askerlerin kendilerine gece yarısı müdahale ettiğini söyleyen Zeybek, “Kendi çocuklarımızdan dayak yedik” dedi.
‘DEVLET TAPULU ARAZİMİZİ GASBETTİ!’
Köylülerden Sait Erdem de jandarmanın müdahalesinden şikayet etyol yapılmasına izin vermiş. Şimdi bin pişman; “Yolu şirketin makinelerini geçirmek için kullandılar. İyilik yaptık maraz bulduk!”
TOPRAĞIN FABRİKASI YOK!
Bizimle Aydın Umurlu’da buluşarak köydeki çekimlerimize katılan AYÇEP Başkanı Mehmet Vergili, yöre topraklarının birinci sınıf tarım toprağı olduğunu ve incir, zeytin başta olmak üzere her türlü meyvenin üretildiğini söyledi. Vergili, “Burası jeotermale uygun bölge değil, tarım bölgesi. Toprağın fabrikası yok. Bizden önce devletin buraları koruması lazım iken devlet gelip vatandaşın malına çökmüyor. Danıştayın acele kamulaştırma kararını iptal ettiği davayı köylülerden İsmet Savaş açmıştı. Tek köylünün bile direnmesi böyle olumlu sonuçlar doğurabiliyor. O yüzden herkesi toprağına, suyuna, havasına sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.
Mehmet Vergili Danıştayın acele kamulaştırmaları iptal kararını bir başarı olarak görse de şirketin istediği randımanda sıcak su bulamayıp terk ettiği arazilerde geri dönüşümü olanaksız zararlar bıraktığı göz önüne alındığında geç gelen mahkeme kararının başarılı olup olmadığı sorguya muhtaç görünüyor.
TARLALAR NE OLACAK?
Proje için verilen ÇED Gerekli Değildir kararına karşı açılan davanın reddedildiğini, buna yapılan itirazın da kabul edilmeyerek kararın kesinleştiğini de belirtelim. Jeotermal şirketinin tahrip ettiği araziler anlaşıldığı kadarıyla hala Aydın Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın elinde. Acele kamulaştırma kararı bu anlamda şirketi yaptığı tahribatı düzelterek yöreyi rehabilitasyon etme sorumluluğundan bile kurtarmış olabilir. Öyle ya, şirket kendisinin olmayan arazi için niye masraf etsin? İyi de beton dökülen tarlalar, kimyasal çamurlarla dolu havuz ne olacak? Bir “pardon” denir olur biter!