Bozüyük’te ÇEDES örneği: Depremi İsrail tetiklemiş
023-2024 eğitim öğretim yılının ilk yarısını tamamlamak üzereyken dönüp baktığımızda gerici iktidarın her geçen gün gençliği laik eğitimden mahrum bırakacak adımları hızlandırdığını görüyoruz.
Önce sözde seçmeli din dersleri ile zorunlu din derslerinin sayısı arttırıldı; daha sonra İzmir, Eskişehir gibi illerde ÇEDES protokolü ile okullara manevi danışman adı altında gerici iktidar propagandası yapacak din adamları atandı.
Kendi okulumda olanları anlatmak istiyorum. Filistin-İsrail Savaşı sonrası birçok yerde Filistin’e destek için eylemler, boykotlar ve seminerler düzenlendi. Bunlardan biri de bizim okulumuzda yapıldı. Ancak seminerde anlatılanlar Filistin halkının sesini duyurmak amacı gütmüyordu. Semineri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından atanmış bir imam verdi. Bu imamın iddialarından bazıları şöyle:
“6 Şubat depremini İsrail tetikledi. Bunu yapmasının sebebi ise Hatay’ın Yahudilik inancına göre Yahudilere vadedilmiş topraklar olmasıdır. Bölgedeki halkı oradan uzaklaştırıp Yahudileri yerleştirecekler.”
Yine bu imamın iddiasına göre 11 Eylül 2011 tarihinde gerçekleştirilen İkiz Kuleler saldırısını el Kaide örgütü değil ABD bilinçli bir şekilde yapmış. 11 Eylül Amerikalı Yahudilerin yaptığı bir saldırıymış. Yahudiler Ortadoğu’da vadedilen toprakları alabilmek için İkiz Kuleleri yıkmış.
Okul müdürümüzün gerici ve cahil olduğu bu kadar bariz olan bir adamı bizim karşımıza çıkarmayı nasıl uygun gördüğünü merak ediyor ve soruyorum: Bakanlığın bu seminerden haberi var mı? Varsa bu hükümetin gençleri bilimden uzaklaştırmak istediğinin ve hükümetin laikliğe düşman olduğunun bir kanıtı daha ortaya çıkmış olur.
Okulun yaptıkları bu kadarla da sınırlı kalmıyor. Filistin için pano yapıldı. O panoda İsrail ile alakası olmayan birçok marka öğrencilere İsrail malı gibi gösterildi ve boykot edilmeleri istendi. Buradan idareye bir defa daha soruyorum: Bu pano neden sosyal medyada paylaşılmadı, her 29 Ekim’e katılıp Atatürkçülük oynayan sizler bir yandan da iktidarın gerici propagandalarını yaptığınızı da sosyal medyada paylaştınız mı? Tabii ki hayır!
Dışarıya “laik ve Atatürkçü” olarak gösterdiğiniz okulunuzda hiçbir suçu olmayan sevgililere yapılan baskıları, sırf oruç tutmadığı için azar yiyen öğrencileri, okula gelen imamları paylaştınız mı? Tabii ki hayır! Ama artık bu baskıya dur deme vakti. Baskılara, gericiliğe karşı laik, bilimsel ve parasız eğitim hakkımız için birleşerek mücadelemize devam edeceğiz.