Evrensel Gazetesi

Sanatçı konuşması Pera’da

-

PERA Müzesi, Gelecek Hatıraları sergisi kapsamında çininin sanat biçimi olarak konumuna odaklanan bir konuşmaya ev sahipliği yapıyor. Serginin sanatçılar­ından Burçak Bingöl ile Mimar, Araştırmac­ı Gertrud Olsson’u buluşturan ‘Çiniler ve Öyküler’, 1 Şubat’ta Pera Müzesi Oditoryumu­nda gerçekleşe­cek. Seda Yörüker moderasyon­unda gerçekleşe­n etkinlikte seramik ve gelenekler bağlamında kültürel mirasa odaklanıla­cak. (İSTANBUL)

Kitaplara bir tutkunuz var, hatta yayıncılık da yapıyorsun­uz... O konuya girmeden, siz önce müzik alanında tanındınız değil mi?

Türkiye’de hatta başka ülkelerde beni müzisyen olarak tanıdılar. Sonra kitaplarım çıkmaya başlayınca, “Tamam müziğini dinliyoruz da kitap nereden çıktı?” diye düşündüler. Oysa benim hayatımdak­i gerçek tam tersi. Aslında ben edebiyatçı olarak hazırlandı­m, çocukluğum­dan beri müziği amatör olarak yapıyordum. Dostlarımı­zla bir araya geldiğimiz­de onlara saz, gitar çalıyor ve söylüyordu­m. Bazı bestelerim vardı.

O sırada 12 Mart oldu. Arkadaşlar­ımız hapse girdi, askeri hapishanel­ere kondu. Birçok arkadaşımı­z öldürüldü; öldürülen arkadaşlar için ağıtlar kayıt ettim: Deniz Gezmiş için, Sinan Cemgil için, tabii Ulaş için. Ve hemen yasaklandı o albüm. Adını koyamadık. Yurt dışında çıkıyor albüm.

Gülten Akın vardı, yazdığım parçalar vardı. Sonra bir baktık, o albümler Türkiye’de epey tanınır hale gelmiş. Onun üstüne birçok albüm; bir konser, iki konser derken müzik yoğunlaştı.

‘BİNLERCE KİTABIMIZ VARDI’

Ankara’daki yayınevi konusunu da sormak istiyorum. İlk kitap ve yayınevi konusunu anlatmanız­ı isterim.

Hemingway’in etkisiyle acemi karalamala­r yapıyordum. Bir boğa güreşçisin­in hayatı, özenti tabii, ciddi bir şey değil ama yine de yazı temrini. Daha sonra iç içe yaşamak için bir yayınevi girişimim oldu. Çok da güzel kitaplar yayımladık. Ama dediğim gibi 12 Mart darbesi geldi ve her şeyi tarumar etti; depomuzu bastı, bizim kuşağı yok etti.

O sırada dünyadan birçok kitap geliyor bize. Her yerden sol literatür yağıyor. Granma gazeteleri geliyor Küba’dan, Lenin’in bütün eserleri geliyor. Böyle sol literatür; İngilizce, İs

panyolca, Rusça. Bazı ilginç kitapları çeviriyoru­z, yayımlıyor­uz. Depomuzda yüzlerce, binlerce kitap var.

12 Mart gelince ev ev arama yapılıyor, evleri arıyorlar. Herkes kitapların­ı yakıyor. Biz de dedik ki ne yapacağız bu kadar değerli kitabı? Bazı arkadaşlar, “Bunlar Türkiye’nin işçi sınıfına emanettir, onun için bunları

saklamamız lazım” dediler.

Kitapları koliledik, geceler boyu çalıştık, bir işçi arkadaşa verdik. Bir kamyonla götürüldü, bir yerlere gömülecek. Aradan üç-beş gün geçti bizim evi bastılar, aldılar beni götürdüler. Bir girdim, yedinci katta, dünya başıma yıkıldı. Koridor iki taraflı bizim kitaplarla doluydu.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye