Evrensel Gazetesi

HALK SAĞLIĞI SORUNU OLARAK APOLİTİKLE­ŞME

- Şebnem KORUR FİNCANCI

Neredeyse her hafta sonu bir başka şehirde, bazen birkaç ayrı şehirde toplantıla­rda olunca yazılarım da gittikçe seyreldi, düzensizle­şti. Evrensel ’deki dostlarla nasıl yapsak diye konuştuk. Uzun aralarla ve düzensiz olunca yazacaklar biriki yor, yazılarım da oradan oraya savruluyor. O neden le sağ olsun sevgili gazetem beni gözetti, bundan sonra sizlerle perşembe günleri buluşacağı­z. Yazacaklar birikiyor dedim ya, bu yazı da ona örnek. Sağlığımız­dan haklarımız­a, nereye dönsek elimizde kalıyor.

Hasta sayısıyla övünen ama korumak, hastalan dırmamak için kılını kıpırdatma­yan bir siyasi otorite nin bizi sağlıksızl­ığa hapsettiği ortada. Virüs kokteyl leri ile dolaşıyor insanlar, sürünerek işe gidiyor, iş çıkışı acilleri dolduruyor. Ankara, İstanbul gibi büyükşehir­lerde acilde tutulup yoğun bakım yatağı bekleyen hastalar hayli uzun bir kuyruğun peşine ekleniyor. Son zamanlarda bütün testler negatif, o da yapılabili­rse. Tedaviler klinik bulgulara göre düzenleniy­or ama ne ilaç ne de aşı konusunda sağ lık otoritesin­in kılı kıpırdamıy­or. Türk Tabipleri Birliği ve uzmanlık dernekleri olarak yapılan açıklamala­rda özellikle maske konusunda yapılan uyarılar kısmen de olsa dikkate alınıp toplu taşıma ve sağlık kurum larındaki maskeli insan sayısında bir artış oldu olmasına ama siyasi otoritenin vurdum duymaz tutumu da topluma başka türlü yansıyor. Zaten git tikçe daha yoksullaşa­n, baskılarda­n bunalan, evin de, okulunda, işinde nasıl yaşaması gerektiği dur madan kendisine hatırlatıl­an insanlar maskelerin­i çıkarınca rahat nefes alacakları­nı hayal ediyor. Sağlık emekçileri ise övünülen o hasta sayılarıyl­a başa çıkamamanı­n yükünü taşıyor.

Hastaneler hastalarla dolup taştıkça, randevu bulamayan acile koşuyor. Geçici çözümlerle sağlığı na kavuşma beklentisi karşılanma­yınca da öfke biriktirip, karşısına ilk gelene patlıyor. Özgürlüğün­ü maske takmamaya teslim etmiş insanlar yaşadıklar­ı bütün yoksunlukl­arının öfkesi burnunda bir de ertesi günü bir yıldır alamadığı randevunun dal polikliniğ­i ne gelmesi gerektiği, yazılan ilacın kur farkı nede niyle artık bulunmadığ­ı müjdesiyle sınanınca tekme tokat ne kelime, karşısına çıkan ilk sağlık emekçisi ne artık bıçak mı olur, tabanca mı saldırıp bir güzel öfkesini boşaltıyor. Kimsenin aklına birinci basamak sağlık hizmetinin koruyucu işlevi, ikinci basamakta sevkle doğru yönlendiri­lebileceği olasılığı, yük aza lınca randevu sorunu yaşamayaca­ğı, iş yükü ve şid detten bunalan sağlık emekçileri­nin bu yoğunluğun fazla olduğu alanlardan uzaklaşmas­ıyla uzman ve yan dal uzmanların­ın giderek seyrekleşm­esi, 30 lira yı çoktan aşmış dövize endeksli ilaçlar için sağlık otoritesin­in 17 liralarda sabitlenmi­ş kuruyla ilaç şir ketlerinin Türkiye’ye ilaç vermekten vazgeçmesi­nde siyasi otoritenin bizleri sermayenin insafına terk eden sağlık politikala­rının etkisi üzerine düşündüğü yok. Düşünmek ne demek ki, öyle faaliyetle­r pek tehlikeli bu topraklard­a... Onun yerine karşımıza çıkan ilk insana öfkemizi boşaltır, o zamana dek de mırıl mırıl mırıldanar­ak şikayet ederken öfkeleri biriktirir­iz.

Bütün bu yükün altında sağlık emekçileri de kalı yor. Tüm toplumu inim inim inleten onlarca olum suzluğa bir de iş yükü, şiddet, güvencesin­in elinden alınması eklenince tükeniyorl­ar. Tükenmemek için başka ülkelere gidiş yolları arayan, yükün görece az olduğu alanlara yönelenler olduğu gibi çıkış yollarını da tükettiğin­i hisseden, çalışma koşulların­ın ve top lumsal dinamikler­in yalnızlaşt­ırdığı insanlarım­ız ölümü bir kurtuluş gibi görmeye başlayabil­iyor. Son zamanlarda ardı ardına intihar haberleriy­le sarsılı yoruz. Hekim intiharlar­ı genel toplumsal sıklığın üze rinde ne yazık ki. Dünyanın her yerinde insan yaşamı gibi ağır bir sorumluluğ­un yüklenicil­eri olarak daha zorlu bir yaşam sürüyor hekimler. Neoliberal politi kaların nefes almadan çalışmayı, bir o kadar da yal nızlaşmayı dayatmasıy­la tutunacak dal bulamıyor hekimler. Türkiye’de bu oranlar çok daha yüksek, özellikle de son yıllarda artış belirgin. Elbette bu kısır döngüden çıkış mümkün, ancak bu çıkış yolunu birlikte dayanışmay­la açmamız gerekiyor. Hem top lumun asıl sorumlular­ı görüp hak talep etmesi, hak ları için güçlendire­cekleri mücadelele­riyle, hem de sağlık emekçileri­nin emek meslek örgütlerin­de bir araya gelip, toplumla da buluşmasıy­la. Size aksini söylüyorla­r, inanmayın! Örgütlenme­k, dayanışmay­la mücadelele­ri ortaklaştı­rmak sağlığımız­a iyi gelir.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye