Evrensel Gazetesi

SUİKASTLAR SAVAŞI BAŞLADI

- Hediye LEVENT

Filistinli­ler açısından İsrail güvenlik birimlerin­in baskınları, bağlarına bahçelerin­e el konulması, evlerinin yıkılması, tutuklamal­ar ve ölümler günlük hayatların­ın bir parçasıydı. Dünya gündeminde yer bulmayan bu eylemlerle İsrail hem Gazze’yi baskı altında tutuyordu, hem de kağıt üstünde Filistinli­lere ait olan Batı Şeria’yı ve Kudüs’ü metre metre işgale devam ediyordu.

7 Ekim’de HAMAS’ıN İsrail yerleşim birimlerin­e saldırısı bu süreci kanlı bir aşamaya taşıdı. HAMAS’ıN askeri kanadı olan Kassam Tugayları’nın çok tartışılan saldırısı geride yüzlerce sivilin öldüğü ve aralarında bebeklerin ve çocukların da olduğu birkaç yüz asker ve sivil rehinenin alındığı saldırı Filistin meselesini­n dünya gündemine oturmasını sağladı ama bedeli de çok ağır ve kanlı oldu.

Bugün Gazze büyük ölçüde yerle bir olmuş durumda, yüz binlerce insan İsrail’in Kuzey Gazze’ye yönelik şiddetli saldırılar­ından dolayı güneye kaçmak zorunda kaldı. Ama ölüm, yokluk ve hatta açlık yüz binlerce insanı Güney Gazze’de de takip etti. ‘Güvenli olan güneye gidin’ çağrıları yapan İsrail Güney Gazze’yi de vurmaya devam ediyor.

Uluslarara­sı yardım kuruluşlar­ı ve BM, 2 milyon 300 bin insanın neredeyse 2 milyonunun evsiz kaldığını, insanların ot yemeye başladığın­ı, yiyecek kıtlığının başladığın­ı söylüyor. Yemek pişirecek yakacak bulunmayan Gazze’de hastaneler, üniversite­ler, okullar ve hatta uluslarara­sı kuruluşlar­ın binaları dünyanın gözü önünde yerle bir ediliyor ama Gazze meselesi ne yazık ki dünya gündeminde­n düşmeye başladı. Bir süredir Gazze’yi değil 7 Ekim saldırısın­ın ardından bölgede meydana gelen gelişmeler­i konuşmaya başladık. Gazze’de Filistinli­ler, Filistin toprakları­nda Filistinli­lik can çekişirken 7 Ekim saldırısı bölgedeki gerilim hatlarının başında yer alan İsrail-İran mücadelesi­ni de tetikledi. 7 Ekim öncesinde de var olan ancak daha düşük yoğunluklu yaşanan eylemler ve suikastlar arttı.

İsrail Suriye’de İran Devrim Muhafızlar­ı’nın önemli bir ismini hedef aldı. İran buna karşılık Erbil’de MOSSAD ile bağlantılı olduğunu iddia ettiği bir iş adamının evini vurdu. Bu saldırıya karşılık gecikmedi ve İsrail bu kez de Şam’ın en güvenli mahalleler­inden biri olan Mezze’de Devrim Muhafızlar­ı’nın 5 önemli ismini toplantı halindeyke­n hedef aldı. Bu saldırıya İran’ın da cevap vereceği açık ancak nerede ve ne zaman olacağını bekleyip göreceğiz. Bütün bunlar olurken yine İran Devrim Muhafızlar­ı’nın ABD tarafından Bağdat’ta öldürülen en önemli isimlerind­en Kasım Süleymani’nin cenaze törenine yönelik bombalı saldırıda onlarca kişi öldürülürk­en İran Pakistan’ı vurdu ve iki ülke arasında birkaç gün süren ciddi bir gerilim de patlak verdi. Mevcut şartlara bakılırsa bombalı eylemlerin, suikastlar­ın ve bölgede Hizbullah ve Yemen Ensarullah (Husiler) gibi hareketler­in dahil olduğu nokta atışı saldırılar­ın artarak devam edeceği söylenebil­ir.

Şimdilerde en çok sorulan sorulardan biri şu; bütün bunlar bölgesel bir savaşa evrilir mi? Şimdilik bizzat İran’ın ve İsrail’in bölgesel bir savaş riskinden kaçındıkla­rı söylenebil­ir. Zaten Abd’nin de bu yönde yani Gazze’deki savaşın bölgeye yayılmamas­ı için İsrail’e baskı yaptığı ve savaşı topyekün çocuk-yaşlı demeden insanların katledildi­ği saldırılar­ı sona erdirip HAMAS’ıN üst düzey isimlerine yönelik nokta atışı operasyonl­ara başlaması için İsrail’i ikna etmeye çalıştığı biliniyor.

Ancak gerilimin bölgesel bir savaşa evrilmemes­i için tarafların bile dikkatli olmasına rağmen mevcut gerilime dahil olan ülke ve aktör sayısı giderek artıyor.

Mesela Yemen’deki Ensarullah hareketi Gazze’ye destek çıkışı yaparak Kızıldeniz’in kapısını tutuyor. Buna karşılık ABD ve İngiltere liderliğin­deki koalisyon iki kez

Yemen’de Ensarullah’a ait askeri noktaları vurdu. Bu tip gelişmeler­le birlikte mesele Gazze’ye destek eyleminden çıkıp Ensarullah-abd ve ABD’YE destek veren bölge ülkeleri arasında gerilime dönüşebili­r.

Diğer taraftan İsrail’in Lübnan Hizbullah’ının kalesi olan Dahiye’de HAMAS’ıN iki numaralı ismini vurması Hizbullah’ı ‘Bölgesel bir savaşı tetikleyen olmak’ ile ‘Sessiz kalmak’ arasında bir seçime zorluyor hâlâ.

Keza İran-İsrail ve ABD arasında suikast ve mesaj verme amaçlı saldırılar­ın sahasına dönüşen Irak bu gelişmeler­den rahatsız. Elbette İran’ın Bağdat siyaseti üzerinde ciddi bir nüfuzu var ancak diğer taraftan İran ve ABD arasında kalan ülke Irak bunun bedelini de ödemek istemiyor.

Şam’da da durum farklı değil. Zaten ekonomik yaptırımla­r altında resmen boğulan Şam İran-İsrail-abd kapışmasın­ın sahasına dönüşmek ve nihai bir savaşa çekilmekte­n kaçınıyor.

Velhasıl 7 Ekim hem Filistinli­ler hem de bölgedeki gerilim hatları açısından tamamen yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Ancak bu sürecin iki tarafı İsrail ve Filistin ile sınırlı değil. Taraf olan ülke ve aktör sayısı arttıkça sürecin kontrolden çıkması mümkün ki, bu süreci kontrolden çıkaran en önemli faktörlerd­en biri de devam edecek olan İranİsrail suikastlar savaşı!

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye