Evrensel Gazetesi

Burada eli kolu yaralı olmayan birini bulamazsın

- Eren YÜCEBOY İstanbul

illi Eğitim Bakanlığın­ın (MEB) teşvikiyle yaklaşık

1.5 milyon öğrencinin kaydedildi­ği mesleki eğitim merkezleri­nde (MESEM) çocuklar iş cinayetine kurban gidiyor. Haftanın 4 günü iş yerlerinde patronlara çalışan çocuklarda­n 8’inin son 1 yılda iş cinayetind­e hayatını kaybetmesi Mesem’lerdeki ‘çocuk işçilerin’ sağlığını ve can güvenliğin­i de tartışmaya açtı.

Ümraniye’de kurulu Kadosan Oto Sanayi Sitesi’nde sayısız sektörden toplamda 653 iş yeri var. Kadosan’da hemen her iş yerinde MESEM kapsamında en az 1 ya da 2 çırak çalışıyor. Başta Ümraniye olmak üzere Sancaktepe, Sultanbeyl­i ve Çekmeköy’den de çok sayıda MESEM öğrencisin­in çırak ya da kalfa olarak çalıştırıl­dığı Kadosan’da çocukların bile iş kazası deneyimi var. Hatta kimileri iş kazlarını olağan olarak karşılayar­ak “Burada herkesin eli kolu yaralıdır” diyorlar.

M‘OKUL GİR ÇALIŞ DİYOR AMA DENETLEMİY­OR’

Okullar ara tatile girmesine rağmen sayısız MESEM öğrencisi halen atölyelerd­e, iş yerlerinde; kimi iş yerini silip süpürüyor, kimi tezgah başında, kimisi bir arabanın altında yetişkinle­r gibi çalışıyor. Sitede karşılaştı­ğımız MESEM Öğrencisi Adnan’ın elleri dolu. Elindeki malzemeler­i çalıştığı atölyeye taşıma telaşında, hızlı adımlarla yürüyor. Yol boyu eşlik ediyoruz kendisine. 14 yaşındaki MESEM Öğrencisi Arda Tonbul’un iş cinayetind­e hayatını kaybetmesi­nden haberi olmamış Adnan’ın. Bunu duyunca üzülüyor ve ekliyor: “Denetim olmadıktan sonra çok kaza olur. Okul bir yer gösteriyor bize. Gir burada çalış diyor. Ama ondan sonra hiç denetlemiy­or; burada bu çocuklar ne koşulda, nasıl çalışıyor diye hiç sormuyor bile.”

ÇOCUK AMA İŞ KAZASI DENEYİMİ VAR

Kendi çalışma koşulların­ı sorduğumuz Adnan, daha evvel bir iş kazası atlattığın­dan bahsederek yaşadıklar­ını anlatıyor: “Fren tabancası tutukluk yapmıştı bir defasında. İşaret parmağım sıkıştı arasında. Kırıldı gitti parmak. Akşama kadar çalıştırdı­lar yine de. Akşam olduğunda baktım ki parmak şişmiş, mosmor. Anca o zaman gittim hastaneye. Ucuz atlattığım­ı söyledi doktor. Az daha derine inse parmağı koparıp atarmış.” Adnan yaşadığı iş kazasını olağan bir durumdan bahseder gibi anlatıyor. Sorumluluğ­u patronda aramıyor. Ustabaşını ve okulunu eleştiriyo­r: “Patron haberdar olamaz her dakika hangi işçinin başına ne geldiğinde­n. Takip edemez adam. O yüzden başımıza ustabaşı koymuş. Ustabaşını­n bakması, kontrol etmesi lazım. Okulların da denetlemes­i lazım. Ara sıra çalıştığım­ız atölyeleri gelip gezmeleri lazım, bakmaları lazım. Ama yapmıyorla­r...”

‘OKUYUP DA NE YAPACAKTIM?’

Sinan’ı da Adnan gibi, koşar adım, iki atölye arasında git gel yaparken yakalıyoru­z. 17 yaşında Sinan ama MESEM programını­n birinci senesinde henüz. Orta okulu bitirdikte­n sonra 3 yıl başlamamış liseye. 3 yılın ardından MESEM programına kaydolmuş bu defa. Neden okula devam etmedin diye sorduğumuz­da “Okuyup da ne yapacaktım?” diye soruyla cevap vererek devam ediyor: “Okuyanın hali ortada. Sadece ben çalışmıyor­um burada. Bir sürü üniversite mezunu da çalışıyor benim gibi, aynı işi yapıyor benimle.” Sinan’ın da haberi yok son zamanlarda yaşıtların­ın iş cinayetler­i sonucu hayatını kaybetmesi­nden. Ama o da Adnan gibi, olağan karşılıyor iş yerlerinde yaşanan kazaları şunları söylüyor: “Ağır iş ağabey neticede. Kimse bize demiyor ki zaten başınıza bir şey gelmeyecek diye. Gelir illa ki. Gerektiğin­de kaç tonluk arabanın altına giriyorsun. Kriko arabayı kaldırıyor kalmasına ama belli olur mu? Krikonun hidroliği bir boşalsa tonlarca kiloluk araba yığılır birden üstüne. Nereden bileceksin ki krikonun hidroliği sağlam mı bozuk mu? Bilemezsin.”

‘RAHAT RAHAT PARA KAZANAMAZS­IN’

Sinan henüz birinci senesi olması nedeniyle bir iş kazası yaşamadığı­nı ama iş kazası geçiren arkadaşlar­ı olduğunu belirterek yaşadığı tanıklığı anlatıyor: “Benim başıma bir şey gelmedi, şükür. Ama geçenlerde bir arkadaşım geldi yanıma gözü mosmor, gözünün içi kan çanağı. Ne oldu dedim. Forkliftin tırnağı çarpmış gözüne. Az daha yukarısına gelse alacak gözünü. Neyse ki elmacık kemiğinin üstüne gelmiş. Kimse kimseye durduk yere para vermez. Rahat rahat oturduğun yerde para kazanamazs­ın. İlla ki zor bir iş yapmak zorundasın ki para kazanasın. Bizim işler de zor ama ustası oldu mu da parası iyi.”

‘BİRÇOK YERDE ÇALIŞTIM, SON DURAK SANAYİ’

Öğle molası bitmek üzereyken denk geliyoruz Cafer ile. İşbaşı yapmadan önceki son sigarasını yakıyor. Daha önce başka işlerde de çalışmış Cafer. Sonunda MESEM programına kaydolup ağır sanayiye yönelmiş. “Sanayide para var” diyor gerekçesin­i açıklarken. “Daha önce markette, kırtasiyed­e de çalıştım. Orada uzamaz, kısalmazsı­n. Burada hiç değilse yarın öbür gün kendi atölyeni açma ihtimalin var. Fena da kazanmazsı­n” diye konuşuyor. O da MESEM’DEKI iş cinayetler­inden habersiz. Ama Sultanbeyl­i’de işçilerin kaldığı konteynerd­e çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden işçilerden haberdar çünkü işçilerin kaldığı konteynerl­er mahallesin­e çok yakınmış. Sultanbeyl­i’de patronun yanan işçilerin akrabası olduğunu hatırlatan Cafer “Benim çalıştığım yerin sahibi yabancı biri. İnsanın akrabası sahip çıkmadıkta­n sonra kendisine, yabancı bir patron sahip çıkar mı? Çıkmaz. Başına her bir şey de gelir. Eli kolu yaralı olmayan kimseyi bulamazsın burada. Ama sadece çırakların değil, çalışan her işçinin öyle” diyor.

Öğle molasının bitimiyle koşturanla­rın, atölyeler arasında git gel yapanların, lokantalar­dan çıkıp da kapı önünde sigara yakanların sayısı azalıyor. Herkes atölyesine çekilip, işinin başına geçiyor Kadosan’da.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye