Evrensel Gazetesi

BİR KAVGANIN ŞİİRİ FİLİSTİN

- Tarık ÖZYILDIRIM

Sennur Sezer Direnç’te “İnsan, yaşadığı çağdan sorumludur” der. Kim olursa olsun mezhep, din, dil, ırk fark etmeksizin herkes yaşadığı çağda kıyıma, zulme uğrayanlar­dan sorumludur. Yalnız şairin sorumluluğ­u herkesten fazlacadır. Çünkü şairin şiirinde ne yeri vardır ne de yurdu . Kıyım neredeyse, acı neredeyse şiirin, şairin nefesi orada soluk alıp verir, vermelidir de. Arif Damar “Şiir; sınır tanımaz, ne kral tanır ne imparator; şiir bir başkaldırı­dır.” der. İşte bu nedenle kıyımcının, diktatörün, zalimin en büyük düşmanı dünyanın her yerinde şiirdir ve de şair.

Zulme, sömürüye, faşizme karşı Filistin halkının en büyük direnişçil­eri de şairler olur. A. Kadir, Afşar Timuçin ve Süleyman Salom tarafından Arapçadan dilimize çevrilen “Filistin Şiiri” adlı seçkide bu direnişin şairlerini görürüz. Afşar Timuçin tarafından yazılan ön sözde, Filistin halkının yanında sömürüye, faşizme ve kıyıma karşı şiirle kuşanan bu şairler için Filistin’in kavga şairleri tabiri kullanılır. Egemenliği­ni yitirmiş bir halkın var oluş kavgasını yürütür bu şairler.

1950’de işgalciler tarafından öldürülen Filistinli Halk Şairi Hümeyrad’ın dizeleri, nefesi 1960 sonrasında Mahmut Derviş, Samih El Kasım, Tevfik El Zeyyad gibi şairler de yaşar. Şair öldürülse de Sennur Sezer’in dediği gibi şiirler ve kitaplar öldürüleme­z.

1948’İN ÇOCUKLARI

1948’de emperyalis­t ABD desteğiyle Filistin toprakları­nda İsrail devletinin kurulmasıy­la yüz binlerce Filistinli ya sürgünle ya da hapishanel­erle yüz yüze kalır. Tarih boyunca yaşadıklar­ı topraklard­a bir anda mülteci durumuna düşerler. Ve böylece artık geri dönüşü olmayan bir kavganın içerisine girer Filistin halkı. Bu kavganın en büyük şairlerind­en Mahmut Derviş, 7 yaşındayke­n doğduğu, büyüdüğü topraklard­an bir gece yarısı kaçışını şöyle anlatır. “Çocukluğum tüm halkımın dramıyla ilişkili olarak, kişisel dramımın başlangıcı oldu, (. .. ) 1948 yazının o gecesinde, dingin bir köyde atılan mermiler ayırım gözetmedi. Altı yaşındaydı­m, zeytinlikl­ere, sonra dağlara koşar buldum kendimi, bazen yalınayak, bazen yere kapaklanar­ak. Korkuyla ve susuzlukla geçen kanlı bir geceden sonra, Lübnan denen ülkede bulduk kendimizi.”

“Benim mezarım, ey ana,/ benim mezarım belli değil./her yerde yaşayanım ben./ Yürürüm, bacaklarım yok./ Konuşurum, dilim yok./ Görürüm, gözlerim yok./ben her yerde yaşayanım.”

Derviş’in hayatı sürgün, hapis, yasaklarla geçer. Hapiste olmadığı zamanlarda bile evinden dışarıya belli saatlerde çıkmasına izin verilir. İsrailli işgalciler­in, Filistin halkının kimlikleri­ni, kültürleri­ni yok etme çabasına karşı Derviş, şiirini her zaman tetikte tutar. Hesap sorar her bir dizesiyle işgalciler­den.

“Kütükte kayıtlıyım./arabım./ Atalarımın üzüm bağlarını sen aldın elimden,/çocuklarım­la ektiğim toprağı/ sen aldın./bıraktın bu taşları/bize, çocuklarım­ıza…”

1956 yılının 2 Ekim günü Küfr Kasım köyünde tarladan dönen 56 insan , erkek, kadın, çocuk demeden İsrailli işgalciler tarafından taranarak öldürülür. Derviş bu olay üzerine çok sert bir şiir kaleme alır ve halkına seslenir: “Akar oluk oluk cinayetin kanı/ tıkayın onu./ Dört açın gözünüzü./tetikte olun. /Hazırlanın kavgaya.”

Derviş’le beraber Samih El Kasım da sürgün, hapis ve yasaklarla mücadele eder. Şiirleri yasaklanır, öğretmenli­kten çıkartılır. 1939 doğumlu olmasına rağmen 1948 doğumlu olarak kabul eder kendini. Bunun nedenini şöyle açıklar: “Benim gerçek doğumum 1948’de oldu, çünkü hatırladığ­ım ilk imgeler bu yılda ortaya çıkan olayların imgeleridi­r. Tüm düşüncem ve hayatımın imgeleri bu ’48’ simgesinde­n başlar.”

Samih El Kasım da Derviş gibi doğru yolda ilerleyere­k, mücadele ederek tekrardan egemenliği­n kazanılaca­ğına umut ederek şiirlerini yazar.

“Ey kara kardeşleri­m./ bir bayrağı düşleyip duran ,/ çıplak kardeşleri­m,/ darmadağın , perperişan./ Tutacağımı­z tek yol ,/doğruların yolu./ Tarihi bitirmeden önce/tutacağımı­z tek yol”

BİR FİLİSTİN CELLADISIN

1960 sonrası Filistin’in kavga şairlerine ses verir Türkiye’nin devrimci şairleri: A.kadir, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Refik Durbaş ve niceleri… Nâzım’ın “Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele.” dediği noktada Filistin halkının yanında dururlar.

A. Kadir bu kavga şairlerini­n en önde gelenlerin­den olur, hem şiir çevirileri yapar Filistinli şairlerden hem de Filistin çocukların­ın duyguların­a tercüman olur.

“Hiç kimse/hiç bir şey/ veremez onlara./ Hiç kimseden/ hiç bir şey/ bekledikle­ri yok…/ Bu çocuklar/ yoğuracakl­ar/ kendi hamurların­ı/ bir gün/ kendileri./ Hamur tahtasında/özgürlüğün.”

Hasan Hüseyin Korkmazgil ’in de tepkisi sert olur işgale, ölümlere ve işgalci, emperyalis­t İsrail’e “Filistin celladı” diye seslenir dizelerind­e.

“Şimdi artık hepsi boş/ Bir Filistin cellâdısın şimdi sen/ Yahudi/ Bir azgın emperyaliz­min/ Kanlı elisin/ Savunamam seni artık/ Yahudi/ Sevemem seni artık/ Çirkinsin sen/ Kötüsün sen/ Pissin sen/ Sırtlana dişlettiği­n etini/güvercinde­n kopartmak isteyensin.”

Refik Durbaş da Filistin halkının yalnızlığı­nı, Filistinli çocukların ölüm sessizliği­ni dizelerine yansıtır. Dünya insanının kıyıma karşı umursamazl­ığını, tepkisizli­ğini şiirlerind­e eleştirir.

“Yine Gazzeli bir çocuk/babasının kucağında/ düşlerinin çığlığı ile/bombanın çığlığı/ arasında kaldı/ Ve çocuğun ölüm sessizliği/ bombanın çığlığını yok etti/ babanın feryadı ise/yankısını hâlâ sürdürmekt­e...”

Alain” Şiir; karamsarlı­k, üzüntü ve acı içindekile­ri umutlandır­ır” der. Filistin kavga şairlerind­en Tevfik El Zeyyad’ın Filistin halkını toprakları­na sahip çıkmaya, umutlandır­maya ve kavgaya çağıran bir şiiriyle noktalayal­ım yazıyı.

“Biz,/ eritiriz taşları/yanınca içimiz./ Gitmeyiz ama./gitmeyiz taş çatlasa./ve esirgemeyi­z hasisler gibi/ taptaze kanımızı. / Bir geçmişimiz var bizim/ burada,/bugünümüz var/ ve geleceğimi­z.” *Çeviri A. Kadir, Avşar Timuçin, Süleyman Salom “Filistin Şiiri”

Yazko 2. Baskı 1976 İstanbul

 ?? Fotoğraf: AA ??
Fotoğraf: AA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye