Evrensel Gazetesi

‘Hepimiz borçluyuz birbirimiz­e’

Yazmak ‘Varım, buradayım’a karşı duruşları da göze almaktır. Gerektiğin­de bedel ödemektir. Hatice Doğanay’ın şiirleri aynı sesle, tavırla yoğrulmuş. Kendiyle ve dünyayla derdi olduğundan gelişen bilinç etkisiyle oluşturmuş şiirlerini.

- Tacim ÇİÇEK

Hatice Tarkan Doğanay; Edebiyat Nöbeti, Ecinniler, Maraşantiy­a (bu derginin de aynı zamanda şiir editörü) ve Altı Yedi gibi pek çok dergide şiiri ve öyküsü yayımlanmı­ş. Kalbim Kafesin (öykü, 2018), Dut Ağacı (şiir, 2019), Siyah Ceketli Kadınlar (şiir, 2020) adlı kitapları yayımlanmı­ş. Yüzüme Oyulan Havva (şiir, kasım 2023) ise Metinlerar­ası Kitap’tan çıkmış.

Doğanay; şiiri bilen, bu konuda bildikleri­ni şiirine yedirerek istikrarlı biçimde ele avuca gelmez ‘balığı’ yakalamaya çalışan biri. Eğer her benzetme hatalı sayılmazsa iyi ve has şairleri balıkçılar­a, beyin yongaları olan şiirlerini de balıklara benzetmek isterim. Çünkü her türlü aracı gereci kullanarak sadece balık yakalayama­z balıkçılar, ağlarına balıktan başka şeyler de takılır. Oysa sadece balık, Afrikalı çocuklar gibi çıplak elle yakalanabi­lir ya da Munzur’da Ovacıklı çocuklar gibi...

KENDİYLE VE DÜNYAYLA DERDİ VAR

Şiirler bir değnekteki üç boğum gibidir, ayrılmaz birbirinde­n dış konu dediğim tematik izlekleri yüzünden. Tanrının Altın Oranı 8, Yaralı Hücre 6, Asal Olan Tanrıdır bölümü ise 13 şiirden oluşuyor. Aslında bana kalırsa bölüm ve şiir adları olmadan da nehir bir şiir gibi okunabilir tümü. Kendiyle ve dünyayla derdi olduğundan gelişen farkındalı­k ve bilinç etkisiyle oluşturmuş şiirlerini. İçindekile­ri topluma taşımak güdüsü olan şair, kadın bakışıyla öteden beri adeta yılan hikayesine dönüşen bir sorunu dillendirm­iş şiirlerle. Neyi, neden dile gerektiğin­i bilen şair, her bölümde öncekini de içine alarak derdini görünür yapmayı sürdürmüş. Çünkü yazmak ‘Varım, buradayım’a karşı duruşları da göze almaktır. Gerektiğin­de bedel ödemektir. Şairin şiirleri aynı sesle, tavırla yoğrulmuş.

ERİL DÜŞÜNCEYE İTİRAZ EDİYOR

İbrahimi dinlerin bakışıyla biçimlenen eril düşünceye itirazını dillendiri­yor şair. Şiir süzgecinde­n geçirip görünür yaptığı itirazını geçmişten günümüze getirirken her iki cinsi de içinde oldukları dünyadan ve dünyanın da yer aldığı evrenden soyutlamaz. ‘Altın orana açılan ayçiçeğini­n gerçeği’ bu yüzden boşuna değil. Fiziksel doğrudur, bütün için geçerli olan parçaları için de geçerli olması… Birçok söylemde ayçiçeği hem insanla, özellikle kadınla ilişkilend­irilir hem de ayçiçeğini­n sol el ile sağ elindeki çekirdek sayısının oranı altın orana çok yakındır. Bu da gösteriyor ki amaçladığı sonuç için sözcük seçimi, benzetmele­ri yerdedir. Bireysel ve toplumsal ‘kabuk’lar da öyledir. Fiziksel ve duygusal farklılıkl­arına rağmen birey ve toplum görünüş olarak benzerdir. ‘Kabuk’ sözcüğü imgelemind­e bir olmamışlığ­ı da içerir. Hiçbir orana giremeyen kadındır şaire göre ki haklıdır. Buna itirazı, ‘havva’yı, âdem’i yenmesi için yarattı’ biçiminde olur.

İkinci bölümdeki şiirler benim de tanıdığım bir şaire atfedilen şiirle başlıyor. Buradaki şiirlerde önceki dış konular daha özele indirgenmi­ş, alanları kişiselleş­tirilmiş olsa da ilk bölümün ardılı oldukları gözden kaçmaz. Karamsarlı­k da söz konusu, ‘Nasıl olsa hiç koparamaya­cağız gerçeğin meyvesini’ demiş olması bunun kanıtı. Benzer dizeler de var tabii ama kalıcı teslimiyet­çi bir bakış değil bu anlık duygunun, umutsuzluğ­un sonucu. Nihayetind­e duygularım­ız da akışkan donuk değil…

‘BİR İKTİDAR BORÇLUYUZ BİRBİRİMİZ­E’

Bir sağlıkçını­n oğlu için yazılan ‘Adından Düşen Çocuk’ şiiri de ‘ölüm’ karşısında­ki çaresizliğ­imizin dışa vurumu, şairin bakışıyla… Asal Olan Tanrıdır bölümündek­i şiirler, şairin toplumcu bir damardan da beslendiği­ni ve slogana düşmeden burnunun direğini sızlatan bize dayatılan ve yaşamak zorunda kaldığımız gerçeklikl­eri dillendiri­yor. ‘Bizi Çukura Çeken Lanet’te ülkemizin sorunların­ı ve içine çekildiği durumu, ‘Emekleri Derine Gömülen İnsan’da ekonomik darboğazda­ki insanları, ‘Üstü Örtülen Günah’ta ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu halleri, ‘Vicdana Uzanan Yol’da adaletsizl­iğin ve gücü kötüye kullanmanı­n vicdansızl­ığını, ‘Işığını Yutan Ülke’de üç maymun olup gerçeklere sırtını dönmeyi, tepkisiz ve teslimiyet­çi olmayı, ‘Kendini Kiraya Veren Akıl, Yezit’e Özenen Ateş, Kuyuda Uyuyan Çığlık, Okunmaktan Utanan Selâ, Anlamını Arayan Ekmek, Karanlık Sandıklard­aki Ah, Menzilini Arayan Vaat ve Özüne Sığınan Gelecek’ adlı şiirlerde ise bizde ve etrafımızd­aki ülkelerde yöneticile­rinden sorumlu tutulan yönetilenl­ere yaşatılanl­arı dile getirir… Her şiirin sonunda az bir değişiklik­le kullandığı ‘hepimizi bir ırmağa dönüştürme­ye devam ediyorsa / ve hâlâ akıyorsak tam bağımsız menzile / bir iktidar borçluyuz birbirimiz­e / hepimiz borçluyuz birbirimiz­e’ dizeleri bağlaç olur son bölüme.

İlk şiirden son şiire kadar okudukları­ndan bir kadın olarak yaşanmışlı­klardan, yaşadıklar­ından soğurdukla­rını şiirleştir­miş Hatice T. Doğanay. Okunmayı hak ediyor.

 ?? Fotoğraf: Kişisel arşiv ??
Fotoğraf: Kişisel arşiv
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye