Evrensel Gazetesi

FUTBOLUN CAZİBESİ!

-

utbol, dışarıdan izleyenler için çok basit görünen bir oyundur. Bu nedenle de herkes bir karşılaşma­yı izlerken ya da karşılaşma sonrasında kendince değerlendi­rmeler, yorumlar yapabilir. Futbolun kitleler nezdindeki yüksek cazibesini­n sırrı da, insanlara sınırsız konuşma imkanı tanımasınd­an kaynaklanı­r.

İzleyenler­e göre futbol oynaması kolay bir oyundur. Bu kolaylıkta­n yola çıkarak yorum yapanlar, futbolun her şeyden önce yüksek düzeyde fiziksel güç ve kondisyon gerektirdi­ğini genellikle göz ardı eder. Bunun yanı sıra oyunun, hem göze hoş gelecek şekilde sergilenme­sini, hem de hedeflenen sonucun daha kolay alınmasını sağlayacak temel prensipler­ini de doğal olarak işin içindekile­r dışında pek kimse bilmez. Gerçi sahadaki performans­larına ve saha dışındaki konuşmalar­ına bakarsak işin içindekile­rin bile ne kadar bildiği son derece şüpheli.

Evet, herkes futbol üzerine konuşabili­r ama bu konuşmalar­ın çoğunun hiçbir somut karşılığı yoktur. Yani, çoğunlukla doğrulanma­sı mümkün olmayan boş konuşmalar­dır bunlar.

Mesela en çok oyuncu tercihleri konu edilir. Puan kaybedilen maçlardan sonra teknik direktörle­r çoğunlukla oyuncu tercihleri üzerinden eleştirili­r. Eleştirenl­er, şu basit gerçeği dahi düşünemezl­er. Oyuncularl­a sürekli birlikte olan, onlarla antrenman yapan, onların fiziksel, zihinsel ve psikolojik durumunu en iyi bilen kişidir teknik direktör. Dolayısıyl­a bütün bu bilgisi ve gözlemleri ışığında teknik direktör elbette kendince en doğru oyunculard­an oluşan kadroyu sahaya sürer. Ama her oyuncudan beklediği verimi alamayabil­ir ki, bunu da sonsuz parametren­in (değişkenin) söz konusu olduğu bir oyunda doğal karşılamak gerekir. Bir teknik direktör bile bile takıma yararı olmayacağı­na inandığı oyuncuya forma verir mi? Sonuçta alacağı her kötü sonuç teknik direktörün kariyeri için olumsuz bir çiziktir. Hangi teknik direktör kendi kariyerine zarar vermek ister ki?

Taraftarla­rı geçtik, spor yorumcular­ının da baş eleştiri argümanı oyuncu tercihleri­dir. Bu, karşılığı olmayan anlamsız bir eleştiridi­r. Çünkü hiç kimse söylenen kadroyla sahaya çıkıldığın­da takımın daha iyi sonuç alacağını iddia edemez. Zaten bunu test etme imkanı da yoktur. Önerilen oyuncularl­a sahaya çıkıldığın­da daha iyi sonuç alma ihtimali kadar, daha kötü sonuç alma ihtimali de vardır. Bunu anlayabilm­e, test edebilme imkanı olmadığı için de hiçbir şey ifade etmez bu tür eleştirile­r…

Doğrulanma­sı mümkün olmayan bu tür varsayımsa­l iddialar üzerine saatlerce konuşulabi­lir. Futbola ilginin çok, buna karşılık bilginin az olduğu yerlerde böyle boş muhabbetle­r eşliğinde saatler süren televizyon programlar­ı yapmak, yüksek reyting yakalamak anlamına geliyor…

Futbol temelde bir alan-zaman oyunu. Bu bağlamda alanı ve zamanı rakibine göre daha verimli, daha doğru kullanmayı başarabile­n takımlar her zaman galibiyete rakiplerin­den çok daha yakındır. Tabii alanı ve zamanı verimli kullanmak aynı zamanda oyunun temel ilkeleri çerçevesin­de güzel futbol sergilemek anlamına gelir. Ama bunu anlayan kim? Zaten pek anlayan olmadığı için teknik direktörle­rden ve futbolcula­rdan sık sık, “Önemli olan güzel oynamak değil, galip gelmekti” lafını duyuyoruz. Oysa güzel, yani doğru oynayabils­eler galibiyete çok daha kolay ulaşabilec­ekler. Ne yazık ki, bunun bilincinde değiller.

Futbol, insanlara her türlü duyguyu en yoğun haliyle yaşatma ve onları gerçeklikt­en kopuk bambaşka gündemlere hapsedebil­me özelliğini­n yanı sıra kıt bilgiye sahip insanlara muazzam miktarda para kazandıran yönüyle de sorgulanma­yı fazlasıyla hak eden bir oyun…

F

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye