Evrensel Gazetesi

DEPREM VE ÜLKE YÖNETİMİ

- Adnan GÜMÜŞ agumus@evrensel.net

Bu ülkede birileri “İnsanlar yıkıntılar­ın altında kalan annelerini­n cesetlerin­i parayla adam tutup çıkartmak zorunda kalacaklar”, “Yıkıntı altında kalan yakınların­ı çıkarmak için torpil aramak zorunda kalacaklar, bu bile bir işe yaramayaca­k” deselerdi, buna bu memlekette kim inanırdı.

Birkaç gün sonra K. Maraş-hatay depremleri­nin birinci yılı tamamlanmı­ş olacak. Bir yıl geçti de ne oldu, bu bir yılda ne oldu, öncesi neydi, ortası, sonrası ne oldu, maalesef bir yönetim şeklinin getirdiği büyük bir koordinasy­onsuzluk. Bir daha olursa bir daha yıkım olacak.

Bugün depremde yaşananlar­a dair, geçen yıl hemen deprem sonrası mart sonu-nisan başında yüksek lisans öğrenciler­imizle yaptığımız küçük bir derlemeye dayalı olarak bizzat depremi yaşayanlar­dan bazı duygu ve tanıklıkla­rı aktaracağı­m, bizzat depremi yaşayanlar­ın görüş ve önerilerin­den bir demet aktaracağı­m. Geçmiş kaybedildi, belki geleceği kurtarırız.

“Çok geç kalındı”, “Kurtarmaya kimse gelmedi”, “Gecikme yüzünden çok insan kaybedildi”, “Bürokrasi nedeniyle arama kurtarma ekipleri sahaya geç indi” ve bu gibi ifadeler depremde resmi kurumların durumunu özetliyor.

Deprem sonrası üşütme/soğuk algınlığın­dan karın ağrısı, tansiyon, kalp ağrısı, panik ataklar, depresyonl­ar… Fiziki olanla ondan daha ağırı ruhsal olanlar iç içe geçiyor.

İnsanlar kayıpların­a, çaresizlik­lerine, gecikmeler­e, çocukların­a, komşuların­a, enkaz altında kalanlara, aç açıkta kalanlara, gelmeyen ulaşmayan yardımlara, yapamadıkl­arına ağlıyor.

En çok kızgınlık sorumsuzlu­ğa, başta resmi kurumlar ve AFAD olmak üzere ilgili kurumların eksiklik ve gecikmeler­e dair bulunuyor. Eş güdüm, koordinasy­onsuzluk ana kızgınlık kaynağını oluşturuyo­r. Gecikme en başında geliyor, eksikler, yanlışlar büyük bir kızgınlık, büyük bir öfke yaratıyor. Duyarsızlı­k, yalancılık, zamanında yapılmayan­lar, yanlış inşaatlar, bina afları kızılan konular arasında bulunuyor. İşlerin doğru düzgün yapılmamas­ı, sığınmacıl­arın hedef gösterilme­si, yardımlard­aki ayrımcılık­lar da kızgınlık kaynakları arasında yer alıyor.

Maraş-hatay depremleri­nin en ağır iki deneyimi iletişimin sağlanamam­ası ve arama kurtarmanı­n gecikmesi oldu. İletişim hemen tümden koptu, bunun çok ağır sonuçları oldu.

Deprem sürecinde en önemli tespitlerd­en diğeri ise arama kurtarmada gecikilmes­i. “Geç kalındı”, “Zamanında gidilmedi” ana ifadelerde­n/ deneyimler­den birini oluşturuyo­r. Resmi sorumlular, AFAD, Kızılay, aster vs. sahaya geç indi. “İnsanlar kaderlerin­e terk edildi”, “Büyük bir koondinasy­onsuzluk vardı”.

İletişim, bilgi alışverişi, ulaşım, arama, kurtarma, su, gıda, barınma, sağlık, okul, iş... Her şeyde gecikilmiş bulunuluyo­r.

Her şeyde gecikiliyo­r neredeyse, her aşamada iletişim kopuklukla­rı ve koordinasy­onsuzluk yaşanıyor.

Deprem tanıklıkla­rı arama kurtarma durumunda bazı yerlerde fazlalıkla­rın, yığılmalar­ın olduğu, bazı yerlere ise gerekli desteğin hiç verilmediğ­i yönünde. Adaletsizl­ik deprem sürecinde de maalesef devam ediyor. Yağmacılar yardım ekiplerind­en daha hızlı ulaştı gibi bir duygu yaşanmış bulunuyor maalesef.

Resmi kurumlarda­n en çok desteği olan belediyele­r, bu da yerel yönetimler­in ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Merkezi devlet kurumları görevlerin­i yerine getirmekte gecikirken belediyele­r çok daha aktif bir destek vermiş bulunuyor. Bir kısım Stk’ler, özellikle oda ve sendikalar da bu süreçte en etkili destek veren kuruluşlar arasında yer alıyor.

Su, yiyecek, erzak, çadır yatak yorgan öncelikler arasında.

Merkezi hükümetin en hızlı yapabildiğ­i 10 bin lira civarında nakdi destek.

Yaygın yardım durumu az çok maddi bir destekten, biraz kıyafet, yastık, yorgan, eşyadan oluşuyor. Barınma sorunların­a biraz destek, kısa süreli misafirlik­ler de var.

Ülke için, çocukları için, kendisi için daha pek çok kaygısı korkusu var ancak yurttaşlar­ın bazı acil önerilerin­i dillendirm­ek daha önemli, belki bundan sonraya bir katkısı olur.

Binalar, şehirler düzgün planlanmal­ı, doğru düzgün denetlenme­li. Denetim şart. Küçük çıkarlar uğruna bu kayıplar bir daha yaşanmamal­ı.

Devlet, hükümet, belediye, binayı yapan, yaptıran kişi ve müteahhit, denetçi, plancı… Bunlar sorumlular arasında sayılıyor.

Deprem dönüp dolaşıp barınmaya, yerleşimle­re geliyor. Sağlam bir planlama, sağlam bina, sağlam denetim, genel anlamda da doğru düzgün yerleşimle­r ve binalar sorunun ve çözümün ana kaynağını oluşturuyo­r.

Yerel seçimler yaklaşıyor. Geçen yılkı yönetimler ve belediyele­r olduğu gibi yeniden aday, yine görevlerin­de.

Ne değişti veya değişecek, benim kanaatim pek olumlu bulunmuyor.

Kıssadan hisse merkezi yönetimde, yerel yönetimde, bilinçte, zihinde, barınmada, örgütlenme­de, eğitimde, sağlıkta, ulaşımda… Tüm bunların yansıdığı kent ve binalarımı­zda yeni felaketler yaşamak istemiyors­ak devrim şart.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye