Evrensel Gazetesi

‘HER GÜN ÖLÜMLE KARŞI KARŞIYAYIZ’

-

FERİDE ile vedalaşmam­ızın ardından Ata türk Mahallesi’nin yolunu tutuyoruz. Mahalle ye gelene kadar mahalle değiştirdi­ğimizi fark etmiyoruz bile. Birbirinin aynısı, hiçbir fark yok. Yine eski binaların arasına tek tük karışmış yeni binalar. Bu koca yığınağın so nundan geçen caddede ise kocaman bir AVM var, Atakent Mahallesi ile arasında bir sınır çizer gibi. Atakent Mahallesi’nde yüksek bi nalar, güvenlikli siteler, geniş yürüyüş alan ları, yeşillik, sosyal alanlar var. Atatürk Ma hallesi’nin ise griliği ise birkaç ağaç dışında pek bir şey barındırmı­yor. Mülteci yoğunluklu burası da, yine yoksul emekçi mahallesi.

Atatürk Mahallesi’nde Suriyeli mülteci bir aileye konuk oluyoruz bu kez. Evin annesi Adile. Bizi eve buyur etmeye çekiniyor önce. Kapı ucunda anlatıyor anlatacakl­arını. Soh bet ilerledikç­e eve alıyor sonra. Adile’nin 2 çocuğu saya işçisi Aymakop’ta. Oturduklar­ı 5 katlı bina 50 yıllık. 6 kişi, iki aile yaşadıklar­ı bu eve 8 bin lira veriyorlar. Camdan baktığı mızda binalarla çevirili beton yığını dışında görünürde bir şey yok. Deprem olsa, binalar yıkılsa ambulans da kurtarma ekibi de nasıl girecek buraya?

EV SAHİBİ YENİ BİNADA OTURUYOR

Adile, çocukların ancak kiraya çalıştığın­ı söylüyor. Sigortasız çalışıyor çocukları. “Başka bir eve çıkamıyoru­z. Olsa durur mu yum burada? Her gün ölümle karşı karşıya yız. Çok korkuyoruz. Biz savaştan kaçtık, şimdi göz göre göre burada öleceğiz” diyor. Evin eski sahibinin aşağıda dükkanı varmış. Yeni ev sahibini tanımadığı­ndan gitmiş ona sormuş depremden sonra, “Bu bina çok mu eskidir, yıkılır mı” diye. “Kızdı bana, ‘Seni ilgi lendirmez, sen otur gitsin’ dedi. ‘Yaşlı bina değil’ dedi. Ama komşulara sordum, 50 yıllık dediler” diyor.

Adile’nin yeni ev sahibi de sitelerde, yeni binada oturuyormu­ş, “Ben bazılarını­n yanın da söyleyemem, Suriyeliyi­m. Derler ‘Sizin yü zünüzden iş kalmadı.’ Keyfimizde­n mi geldik buraya? Herkesin ülkesi kendisine güzel, ne yapacaktık savaşta? Ama buralılar istemiyor bizi. Ben komşulara yanaşırım bazen ama çekinirler benden, uzak dururlar. Kimseye gidip gelmem ben de. Ama bu binada Türk ler de var. Birlikte öleceğiz” diyor.

‘DEPREM OLSA İNSAN ETİ DOLAR BURALAR’

“Büyük ihtimalle bu bina depremde yıkıla cak. Tek önlemimiz yanımıza yatarken su al mak ve dua etmek. Bile bile de oturuyorum. Bu pahalılıkt­a ne yapalım, yeni binaya nasıl çıka lım? Ücretler de düşük. Ucuz diye geldik burayı tuttuk. Bilsek ki daha ucuza bulacağız, gideriz. Ama 15 binin altında ev yok. Bizim kaderimiz bu” diyor, soruyor sonra:

- Bu binalar eskiyse niye gelip bakmıyorla­r? - Binada oturanları­n başvurması lazım test için. Başvurdunu­z mu hiç?

-Yok, ama boşatmak zorunda kalırsak biz nereye gideriz? Çadırı mı düşünelim artık? Baş ka çare de göstermiyo­rlar zaten.

- Deprem olsa, ne olur buralar?

- Deprem olsa, ertesi gün toz duman, bura sı insan eti dolar. Yürürken bile sallanıyor ev. Biz desek şimdi ev sahibine bu ev sağlam değil, o zaman da bize ‘çıkın’ der. Ne yapacağız hiç bilmiyorum.

‘DEPREM NEDENİYLE KORKARAK YATIYORUZ’

Adile’nin gelini de yanımızda. Depremden sonra evlenip Antep’ten İstanbul’a gelmiş. An cak kaydı hâlâ Antep’te. Bu da onun için evi bir hapishaney­e çeviriyor. 7 aylık hamile. Bir taraf tan depreme bebeği ile evde yakalanaca­ğı kay gısı, diğer taraftan “Antep’e gönderilir­sem evsiz de kalırız” kaygısı: “Geçen hafif depremde ba yağı sallandı burası, hissettik. Deprem riskini geçtik artık yaşam çok zor. Kiralar çok, ücret ler düşük. Benim eşim sabah 6.30’da çıkıyor akşam 9.30’da geliyor eve. Evin kirasına yetişe miyoruz bile. Eşimin aldığı haftalık 4 bin, kaynı mın aldığı haftalık 2 bin lira, 17 yaşında olduğu için. Eve giren tek ücret bu. Eşimin de benim de kaydımız Antep’te. Burada çalışma iznimiz yok. Ama Antep’te de ev yok. Nasıl yaşayaca ğız? Mecburuz. Ayrı eve çıkma imkanımız yok orada da, burada da. Ne yapalım, deprem olur sa mecbur burada kalacağız. Biz hep evdeyiz. Kimliğimiz yüzünden çıkamıyoru­z da dışarıya. Çocuk iki aya doğacak ama daha hiçbir şey alamadık bile ona. Kiradan ve faturalard­an ye tişmez. Deprem nedeniyle akşam korka korka yatıyorum. Bebeğim için endişeleni­yorum. Daha büyük deprem olacak diyorlar.”

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye