‘MİSAFİRLERİMİZ DE PAYLAŞMAYA GÖNÜLLÜ’
SEYIRCI mekanın içinde oyunu seyrediyor. Oyunun içinde değil ama mekanın içinde. Bir yanıyla oyunun da parçası aslında… Seyircinin pozisyonuna dair ne ler söylersiniz?
İ.Ö: Seyircilerden aldığımız geri bildirimlere baktığımızda amacımıza ulaştığımızı görüyorum. Çünkü bizim amacımız apartmanda oyun yaparken seyirciye tiyatro sah nesinin ötesinde bir deneyim yaşatmaktı. Deyim yerindeyse seyirciyi apartmanın sa kinlerine misafir etmekti. Bu hissi yaşatmayı büyük ölçüde başardık sanıyorum. As lında ben seyircinin oturduğu platformun pozisyon olarak daha da içeride olmasını, salonun tam ortasında bulunmasını hayal etmiştim. Seyirci tam ortada olacak ve sı rası gelen bölümün oynandığı alana bakacak şekilde oturdukları platform dönecekti! Teknik ve maddi açıdan mümkün olmadı.
Ç.E.Ş: Benim oynadığım kısımda seyirciyle aramızda bir tül perde var diğer bö lümlerin daha açık ve geniş yapısından farklı olarak. Seyirciyle çok daha uzak bir yerden ilişkilenmeye çalışıyorum. Bu anlamda Hrisoula’nın bölümü (dairesi), misafir olduğunuz evde kapısı kilitli olan bir odaya, kullanılmayan kesme cam bardakların sürahilerin olduğu bir büfeye ya da bir kilere de benziyor. Kimse bunları açıp göster mez durduk yere misafire. Biz gösteriyoruz sanırım. Durduk yere de değil üstelik. Ha fızamızı, geçmişimizi, kıymet verdiğimiz şeyleri paylaşalım, unuttuklarımızı hatırlaya lım diye. Misafirlerimiz de paylaşmaya gönüllü. Bu zaten hikayeye hizmet etmesi için kurulmuş olan perdenin bir engelden ziyade çengel haline gelmesini sağlıyor sanırım. Mavi Çiçekler hikayesinin seyirciyle bağlantısını kuvvetlendiriyor.