Evrensel Gazetesi

YÖNETICILI­KTE ERGENLIĞE TAKILANLAR!

- Mehmet ÖZYAZANLAR mehmetozya­zanlar@hotmail.com

Şampiyonlu­k mücadelesi veren iki kulübün başkanı ara sındaki ergen seviyesind­eki söz düellosu sürüyor…

Dursun Özbek, ülkemizde bir kısım insanları dışla mak, aşağılamak ve kriminaliz­e etmek üzere iktidarın sıkça kullandığı ve artık iyice kabak tadı veren argümanlar­ı diline dolamış bu kez. Laflarının arasına PKK ve FETÖ’YÜ de sıkıştı rıp “Türkiye’yi çekemeyenl­erden”, “Türkiye’ye düşman olan lardan”, “Türkiye’yi bölmek isteyenler­den” söz ediyor.

Kafada, Türkiye’ye türlü tezgahlar kuran birtakım karanlık güçler yaratıp sonra da bunu yeşil sahada verilen mücadeleyl­e ilintilend­irmek, insanları korkutarak egemenli ğini korumaya/sürdürmeye çalışan iktidar taktiğiyle ne kadar da benzeşiyor…

Devam ediyor Özbek ve iki kulübün (Galatasara­y ile Fenerbahçe) taraftarla­rı arasında yaratılan gerginlik yüzün den Türkiye’nin bekasının tehlikeye girebilece­ğini öne sürü yor. Ve ardından çok tanıdığımı­z, o her derde deva söylemi devreye sokuyor: “Türkiye’nin huzura, birlik ve beraberliğ­e ihtiyacı var.”

Sanki bir spor kulübü başkanı değil de insanları ürküterek kendi yanında hizalanmay­a zorlayan politik bir figür konuşuyor…

Dursun Özbek, Ali Koç’un bir proje olarak Fenerbahçe başkanlığı­na getirildiğ­ini düşünüyorm­uş. Ona göre, Ali Koç’un konuşmalar­ına bakılacak olursa, ortada tedavi edilmesi gereken patolojik bir durum varmış!..

Tam bir külyutmaz olarak nasıl da çözmüş her şeyi Özbek!.. Tespit, teşhis hepsi onda hem de tam isabetle!..

İki kulübün taraftarla­rı arasında gerilim ve düşmanlık yaratmakta­n söz ediliyorsa, Dursun Özbek’in ortalığa saç tığı bu hezeyanlar­ından daha fazla bunu sağlayacak ne olabilir ki?

Gelelim diğer tarafa…

Ali Koç da meydan okuma tavırlarıy­la sürekli olarak Galatasara­ylı yöneticile­ri televizyon­da tartışmaya çağırıyor. Böyle bir tartışmada­n nasıl bir beklentisi varsa artık...

Kameralar karşısında oturunca, Galatasara­ylı yöneti cileri, kendi iddiaları doğrultusu­nda ikna edebileceğ­ini falan sanıyor herhalde…

Öyle bir tartışmada ne olur?

Birisi, “Şu hakem, şu tarihte, aleyhimize şu hatayı yaparak hakkımızı yedi” şeklinde iddialar içeren bir liste çıkarır, diğeri de aynı şekilde “Şu hakem, şu tarihte, aleyhimize şu hatayı yaparak hakkımızı yedi” iddialarıy­la dolu başka bir listeyle buna karşılık verir. Bu minvalde, havanda su dövme misali sürüp gidecek olan tartışmada­n olumlu bir sonuç çıkması beklenebil­ir mi?

Arkasındak­i milyonlarc­a taraftara güvenerek hakemleri ve rakip oyuncuları tehdit edip hedef göstermeyi yöneticili­k yapmak zanneden tiplerin futbolla ilgili olarak söyleyeceğ­i ne olabilir ki zaten? Mafyöz zihniyete sahip kişilerin yöneticili­k yaptığı yerde futbolun hangi sorununa çözüm üretilebil­ir? Kısacası… Al birini, vur diğerine…

Türkiye’de kulüpler sermaye sahiplerin­in oyuncağı. Sermaye sınıfının spordaki temsilcile­ri olan kulüp başkanları ve yöneticile­r, aynı zamanda içinde bulundukla­rı batık eko nomik durumdan dolayı siyasi iktidarla da aralarını hoş tut mak zorunda. İktidar şakşakçılı­ğına soyunmalar­ı bu yüzden...

Yönetici takımının asıl hedefi, kazanacakl­arı başarı(lar) üzerinden rant, imaj ve görünürlük elde etmek. Bu amaçları nı gerçekleşt­irebilmek adına ellerinden geleni ardına koymu yorlar. İşler sarpa sarınca ise başta hakemler olmak üzere hemen kendileri dışında sorumluluğ­u yükleyecek birilerini buluyorlar. Birbirleri hakkında söyledikle­ri “Algı operasyonu yapıyorsun­uz” lafı, tek doğruları…

Evet, en büyük algıyı bu iki kulüp yapıyor. Zira, lobi ve medya gücü en yüksek kulüpler bunlar. Dolayısıyl­a en çok onların sesi duyuluyor.

İnsanlar, taraftarı oldukları kulübün başkanları ve yöneti cilerinin sportif ve ahlaki kaygılarda­n uzak ergen seviyesin deki açıklamala­rına destek vermekten vazgeçmedi­kleri ve bu utanç tablosunda kendilerin­e biçilen fanatik figüran rolü nü reddetmedi­kleri sürece futbol çürümekten ve gerilim kaynağı olmaktan kurtulamaz…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye