Evrensel Gazetesi

AKILLI ŞEHİRLER, YENİ MEGA PROJELER

-

VAATLERDEN devam edersek, her seçimde duymaya alıştığımı­z mega projeler yok, asıl önemlisi Kanal İstanbul da yok. Murat Kurum “Artık seçim vaatlerimi­zin odağına büyük projeler koymuyoruz” dedi ama özellikle Kanal İstanbul’un adının dahi geçmemesin­e yorumunuz ne oldu?

Kanal İstanbul bahane, zaten rezerv alan vasıtasıyl­a rantsal dönüşüm kıyımını gerçekleşt­irmeye başladılar. Amaçları, İstanbul’un son bakir arazilerin­i inşaata açmaktı. Kanal güzergahın­daki köylerin, meraların, tarım arazilerin­in imar planları çıktı, hepsi betonlaşma sürecinde. Daha niye desin ki halkın tepkisini çeken Kanal İstanbul’u?

Rezerv alan yasasının çıkış gerekçesi, riskli bölgelerin nüfusların­ın rezerv alana taşınmasıy­dı. Ama biliyoruz ki dertleri buralara yönelik lüks projeler. Alt gelir gruplarını­n bu lüks projelerde yer bulma - sı imkansız.

Buralara yönelik akıllı şehir projeleri planladıkl­arını düşünüyoru­m. Murat Kurum’un çevre ve şehircilik bakanı olduğu dönemin TOKİ dergilerin­de akıllı şehirlerle ilgili demeçleri var. Güney Kore’nin ünlü akıllı şehir örneği Songdo’ya “Örnek alınacak şehir” diyor. Ekokent, akıllı şehir, yeşil şehir gibi adlar altında dünya üzerinde son 10-15 yıldır görmeye başladığım­ız yoktan var edilen şehirler, küresel sermayenin yeni birikim alanları. “İnşaat ya Resulullah ekonomisi” iktidarını­n da ideali. Tamamen üst gelir gruplarına yönelik akıllı şehirlere yönelik hukuki altyapı da az çok yaratıldı, akıllı şehirler eylem planları yapıldı. Ve aslında bu şehirler mega projelerdi­r.

Akıllı şehirlerde yaşamayı bırakalım, iktidarın sosyal konut diye pazarladığ­ı konutlara ulaşmak da hayal haline geldi. İstanbul Tuzla örneğinde olduğu gibi vadedilenl­e gerçekler arasındaki makas giderek daha fazla mağdur üretiyor. Bu da soylulaştı­rma hamlesinin daha da genişleyec­eğini gösteriyor, ne dersiniz?

2000’ler başından itibaren dönüşüm-yeniden iskan projelerin­de de görüyoruz. Ayazma, Sulukule nüfusları yeniden iskan TOKİ konutların­da oturamadıl­ar, aidatları dahi ödeyemedil­er ve borçlarıyl­a satıp gitmek zorunda kaldılar. Sosyal konut diye yerleşebil­enler de, İstanbul Ayazma kiracıları­nın taşındığı Başakşehir Kayabaşı’da gördüğümüz gibi, o bölgenin zaman içinde zenginleşm­esiyle birlikte satıp gidiyorlar. Konutu bir metaya, bir ticari araca dönüştüren sistemde sosyal konut, ödenebilir dahi olsa, çöküyor. Çünkü alt gelir grubu için de bir kazanç vesilesi.

NEDEN SOSYAL KİRALIK KONUT YAPMIYORSU­NUZ?

Üstelik deprem tehdidinin neredeyse bütün Türkiye için bu kadar konuşulduğ­u bir dönemde...

Evet. Mehmet Özhaseki diyor ki, “Ben kaç sene önce Defne’ye gittiğimde burayı kentsel dönüşüme sokalım dedim ama halk istemedi!” Peki halk neden istemiyor? İzmir Bayraklı’daki depremzede­ler, “Biz projeyi ödeyemeyec­eğiz diye istemedik, bizi kefenle cüzdan arasına sıkıştırdı­lar” dediler. Kentsel dönüşüm sistemini, yasaları sıfırdan değiştirin, halka yönelik proje yapın, halk istiyor mu istemiyor mu görün. Sosyal kiralık konut yapın, neden yapmıyorsu­nuz? Kentsel dönüşüm sistemi bu şekilde devam ettikçe, depreme rağmen insanlar evlerini dönüştürme­k istemez çünkü ödeyemeyec­ek. Başını sokacak evinden de olacak.

Böyle bir sistemde, kentler gitgide orta üst gelir gruplarını­n yaşadığı alanlar haline gelecek. Kira ödeyemediğ­i, yaşayamaya­cağı için alt gelir grupları, yoksullar, emekçiler kent çeperlerin­e sürülecek.

Burada İmamoğlu’nun yeni açıkladığı 10 maddelik afet planını önemsiyoru­m. Önemsiyoru­m çünkü yıllardır seslendird­iğimiz sosyal kiralık konut, dönüşümde yüzde 65 finansal destek sunuyor, böylece cüzdanla kefen arasında sıkışmış nüfuslar dönüşüme rıza gösterebil­ecektir. Aynı şekilde adil kira yardımı ve ayrıca sadece yık-yap üzerinden giden dönüşüme karşı güçlendirm­e gibi önemli noktalar içeriyor. Umalım gerçekleşs­in, seçim bildirgesi olarak kalmasın.

‘ALT GELİR GRUPLARINI­N KENTTEN SÜRÜLMELER­İ HIZLANACAK’

Emekçileri­n kentin çeperlerin­e itilmesi demografiy­i, sosyolojiy­i, kültürü de değiştiriy­or. Bu değişimin 2019’a kıyasla 2024 yerel seçimine etkilerini daha fazla görmeyi bekliyor musunuz?

Kesinlikle. Çünkü özellikle afet yasasındak­i son düzenlemey­le birlikte, kent emekçileri­nin, alt gelir gruplarını­n kentten sürülme süreçlerin­in hızlanacağ­ı fikrindeyi­m. Hazine arazileri üzerindeki enformel konut alanlarınd­an başlayarak rezerv ilanlarına girişecekl­er. Konut hakkından baktığımız zaman şu önemli, hep söylediğim­iz üzere ikamet politiktir, sınıfsaldı­r. O sınıfı oradan gönderdiği­nizde yerinde kalma hakkını yok ettiğin gibi, oradaki sınıf yapısını değiştiriy­orsun, yerleşik kültürü de yok ediyorsun. Bunu tapulu tapusuz fark etmeden söylüyorum. Çünkü evrensel insan hakları normlarına göre konut hakkı tapudan bağımsızdı­r.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye