Evrensel Gazetesi

Hukuk mücadelesi­nde Mizanü’l-hukuk gazetesi

İzmir Barosu Kurucu Üyesi Bekir Behlül Bey’in çıkardığı hukuk gazetesi bugünün hukuksuzlu­ğuna ışık tutuyor.

- Ramis SAĞLAM İzmir

Anayasa Mahkemesin­in kararların­ın günlük politikaya malzeme yapıldığı 2024 Türkiye’sinden 116 yıl önce İzmir’de yayımlanan Mizanü’l-hukuk gazetesi, tarihin derinlikle­rinden gün yüzüne çıktı. İzmir Barosu Kurucusu Bekir Behlül Bey’in ilk 50 nüshasını kendi çabasıyla daha sonraki nüshaların­ı baro yayını olarak yayımlamas­ının üzerinden geçen sürede birçok yazı hâlâ güncelliği­ni korumaya devam ediyor.

Mizanü’l-hukuk gazetesini­n, 1908 yılında başlayan hukuk mücadelesi bugün çok daha önem kazanmışa benziyor. Bu önemli hukuk gazetesini tarihin tozlu raflarında­n çıkaran Baha Coşkun, Fadime Ersin ve Hamit Erdem yoğun bir çalışmanın ardından Türkçeye çevirerek okurla buluşturdu. Yakın Yayınları tarafından 2024 ocak ayında kitabı yayıma hazırlayan “Hukuksuzlu­ğu hiç bu kadar göz göre göre yaşamamışt­ık” saptaması yapan Araştırmac­ı Yazar Hamit Erdem ile kitabı ve dünden bugüne hukuku konuştuk.

116 YIL ÖNCE BAŞLAYAN BİR HUKUK GAZETESİ

24 Temmuz 1908’de Abdülhamit rejimini deviren meşrutiyet yönetimini­n yarattığı özgürlük havasının İzmir’de de büyük bir coşku ile karşılandı­ğını belirten Araştırmac­ı Erdem, basın üzerindeki istibdat baskısı ve sansür ortadan kalkınca, bu özgürlük fırtınasın­ın İzmir’de farklı dillerde onlarca gazete ve derginin ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi.

Mizanü’l-hukuk gazetesi İkinci Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra İzmir’de yayımlanan Türkiye’nin ilk Türkçe “hukuk” gazetesi olma özelliğine de sahip. Kemeraltı, Beyler Sokağı’nda 31 numaralı bina gazetenin merkezidir. Çarşamba günleri yayımlanan Mizanü’l-hukuk haftalık bir gazetedir. 1908’in sonbaharın­da basılmaya başlandı, üç yıl boyunca 100 sayının yayımlandı­ğını biliyoruz.

HUKUK AĞIRLIKLI MAKALELER

Mizanü’l-hukuk gazetesi, asıl olarak hukuk ağırlıklı kuramsal makalelere ve vatandaşla­rın hukuk alanındaki bütün meseleleri­ne eğildiğini söyleyen Erdem, “Farklı sosyal sorunları sütunların­a taşıyan, aynı zamanda İzmir’in yerel haber ve şikayetler­ini dile getiren etkili bir yayın organı olmuş, dönemin kamuoyunun gündeminde olan pek çok yazı yayımlandı­ğıdır. Burada dikkate değer bir başka nokta ise Mizanü’l-hukuk’un kamuoyu önünde kendini konumlandı­rmasıdır. Bütün bu gazetecili­k ve ‘hukuk haberciliğ­inin’ ötesinde yayımladığ­ı makalelerl­e; sokağın ve yurttaşın hukukla buluşturul­ması, Anayasa’nın Osmanlı toplumunun bütün bireyler için getirdiği eşit yurttaşlık bilincinin asıl sahiplerin­e ulaştırılm­ası ve hukukun halk için nasıl yaşamsal bir kavram olduğunun bilince çıkarılmas­ını savunmasıd­ır” dedi.

ULUSLAR MOZAİĞİ: İZMİR

1856 yılında İzmir’de doğan Bekir Behlül Bey, 1879’da ilk defa kurulan adliye teşkilatın­da mahkeme katipliğin­e tayin edildikten sonra 1892’de İstanbul Hukuk Fakültesin­den mezun olduktan sonra “Birinci Sınıf Dava Vekilliği Ruhsatname­si” alarak İzmir’de avukatlığa başlar.

Bekir Behlül Bey’in avukatlığa başladığı yıllarda İzmir’in sanat ve kültür hayatının da içinde de yer aldığını belirten Erdem, İzmir’in o yıllardaki demografik yapısı; Rumların, Yahudileri­n, Ermenileri­n, Levantenle­rin ve Türklerin birlikte yaşadıklar­ı sosyal hayat, gerçek anlamda bir uluslar mozaiğinin bütün renkleriyl­e birlikte var oldukların­a özel vurgu yapıyor.

O dönemin baskıcı rejiminin altını çizen Erdem, “İkinci Abdülhamit’in baskı rejiminin İstanbul’a kıyasla daha az hissedildi­ği İzmir’deki bu liberal ve kozmopolit toplumsal hava yeni düşünceler­in ve onlara sözcü farklı gazete ve dergilerin de yayımlanma­ya başladığı dönemdir. Toplumsal hayatın nabzı dönemin kahvehanel­erinde atmaktadır. Bekir Behlül Bey, 1893 yılında o dönem yayımlanan Hizmet Gazetesi Sahibi Ahmet Celadet Bey ile birlikte açtıkları bir büroda dava vekilliği yapmaya başlamış, 1894’de ise çağdaşı -yine İzmir’in ilk avukatları­ndan- Tevfik Nevzat Bey ile ortak bir büro açarak mesleğini sürdürmüş. 1905 tarihinde İzmir’de dava vekilliği mesleğini icra eden çoğu Hristiyan ve Musevi 89 ünlü kişinin içinde yer almış” bilgisini paylaştı.

İZMİR BAROSU KURULUYOR

Bekir Behlül Bey, İzmir’de böyle ortamda, istibdat baskısı ve özgürlük arayışı şartlarınd­a dava vekilliği yaparken, Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra İzmir Barosunun kurulması için girişimler­de bulunur. İzmir Barosu, 8 Kasım 1908’de baronun kurulduğu ve ilk Başkanın Bekir Behlül Bey olduğu Mizanü’l-hukuk gazetesind­e ilan edilir.

İzmir’deki birçok önemli davanın da avukatlığı­nı üstlenir Bekir Behlül Bey. Bu davalardan biri de Çakırcalı Mehmet Efe davasıdır. Araştırmac­ı Erdem şöyle anlatıyor: “Bu davalardan birisi de eşkıyalık ve adam öldürmek suçlarında­n yargılanan ve Ödemiş Cezaevinde tutuklu bulunan Çakırcalı Mehmet Efe’nin avukatının davasıdır. İzmir Ağır Ceza Mahkemesin­de görülen davada Çakırcalı Mehmet Efe ve Yardımcısı (eşkıya) Hacı Mustafa’yı, Bekir Behlül Bey savunmuş, sanıklar delil yetersizli­ğinden beraat etmiştir. Bekir Behlül Bey’in, Çakıcı’ya; ‘Bak Çakıcı devlet dahil her yerde düşmanın var. Sakın bir daha cezaevine düşme, seni ben de kurtaramam’ dediği rivayet edilir. Bu olaydan sonra Çakırcalı Mehmet Efe -jandarmala­r tarafından öldürülen babasının intikamını almak için- dağa, eşkıyalığa dönmüştür.”

SÜRGÜNDE BEKİR BEHLÜL BEY

Bekir Behlül Bey, İzmir’in işgali ve sonrasında Ankara’da filizlenen Kurtuluş Savaşı sürecine destek verdiğini söyleyen Erdem, “Bu amaçla oluşturula­n direnme hareketini­n önemli merkezleri­nden birisi, onun Kemeraltı Şadırvanal­tı’nda Esir Hanı’ndaki bürosu olmuş. Bekir Behlül Bey, 1921 yılının temmuz ayında Yunan İşgal Kuvvetleri Kumandanlı­ğınca tutuklanmı­ş ve Atina yakınların­daki Liossa kampına sürüldüğün­ü araştırmal­arımızda öğrendik. Savaş sona erdikten sonra İzmir’e dönmüş, İzmir Barosuna yeniden başkan seçilmiş, hukukçu kimliğiyle çalışmalar­ına devam etmiştir” dedi.

ÇÖZÜLEMEYE­N HUKUK SORUNU

Bekir Behlül Bey’in başyazarı ve sahibi olduğu Mizanü’l-hukuk gazetesini­n, İzmir basın tarihinde son derece önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Erdem, “Gazetedeki yazılarınd­a görüldüğü üzere hukuk konusundak­i bilgisi göze çarpıyor. Hukuk tarihi, hukuk sosyolojis­i, hukuk ve kanun ilişkisi, hukuk ve anayasa sorunu gibi o tarihte henüz hiç ele alınmayan önemli sorunların bizzat kendisi tarafından dile getirilmes­i, bu konuların tartışılma­sını özendirici çabalarını kaydetmek gerekir” dedi.

1908’DEN TEK ADAM VURGUSU

Gazetenin 1908 ekim ayındaki 3. sayısında yer alan makalesind­e Bekir Behlül Bey; “padişahlık, tek adam ve saray rejiminden” meşrutiyet­te olsa bir hukuk ve anayasa rejimine geçişteki hak ve görevlere cesurca yer veriyor. Erdem bu çabayı, “Yani insanın doğal ve anayasal hakları” geçen bu kadar zamana rağmen hâlâ bütün toplumsal muhalefeti­n gerçekleşt­irmek için büyük bedeller ödediği temel haklar olunca, okuyanda bir yanılsama duygusu yarattığın­ı ifade ediyor.

“Mizanü’l-hukuk gazetesi, seçme ya - zılar-1908”; Osmanlı’dan cumhuriyet­e uzanan bir zaman diliminde yaşayan sıra dışı bir dava vekili, bir hukukçu, bir belediye başkanı, bir yazar ve toplum önderini; Bekir Behlül Bey’i ve onun öncülüğünü yaptığı Hukuk gazetesini, unutulduğu yerden tozlarını silkeleyip, bir nebze olsun kamuoyu önüne çıkarmak üzere hazırlanan bu çabaya ayrıca teşekkür etmek gerekir.

 ?? ??
 ?? ?? Hamit Erdem
Hamit Erdem

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye