‘Umutlu ve iyimser bir tutum sergiledi’
Yazar Feridun Andaç Füruzan için, “1950’lerden günümüze uzanan Türkiye gerçeğinin insanla nasıl varoluş gösterdiğinin anlatıcısı diyebiliriz. Füruzan’ın özgünlüğü, edebiyatımıza yepyeni bir ses getirmesinin nişanesidir her bir öykü kitabı” diyor.
Türkçe edebiyatın önemli yazarlarından Füruzan’ın geçtiğimiz günlerde yaşamını yitirmesinin ardından yazarlar Füruzan’ı, bıraktıklarını, derdini, kendilerinde bıraktığı izlerini anlattılar. Yazarlardan Adnan Özyalçıner, Semih Gümüş, Feridun Andaç, Mehmet Zaman Saçlıoğlu ve Işıl Özgentürk görüşlerini gazetemizle paylaştı.
Yazar Adnan Özyalçıner, “Füruzan, yaşamasının içinden geçen öyküler yazdı. Yoksulların, yoksul ailelerinin öykülerini, özellikle kadınlarla çocukları, yalnız kalışlarını, kimsesizliklerini, ayrılıkları aramızdan ayrılışıyla bıraktığı boşluğu öyküleri dolduracak. Yaşatarak…” dedi.
‘KENDİ SESİ, RENGİ OLAN ANLATICI’
Füruzan anlatıcılığını bir döneme/kuşağa sığdırmanın güç olduğunu söyleyen Yazar Feridun Andaç, “Öykü romanlarında getirdiği, yansıttığı insan/ toplum gerçekliklerinde elbetteki dönemsellik ön plandadır. Türkiye’nin kentlileşme, göç, dönüşüm öyküsüne tanıklık eden bir bakışı vardır Füruzan’ın. Bu anlamda toplumsal duyarlılığı ön planda tutmuştur her daim. Ev, aile, çocuk; sevgi, aşk, göç en başat izlekleri olmuştur” ifadelerini kullandı.
Füruzan’ın anlatıcılığının toplumsal gerçekliklerle bağına dair Andaç, “İnsanın insana gitmesi, yaşadığı yerle kendini var etmesi, kimliğinin rengini aldığı yaşamsal gerçeklikler onun anlatılarının dokusunu var eden. Bu anlamda içlidir, dokunaklıdır Füruzan’ın anlatıcılığı. 1950’lerden günümüze uzanan Türkiye gerçeğinin insanla nasıl varoluş gösterdiğinin anlatıcısı diyebiliriz. Belleklerde iz bırakan Parasız Yatılı’yı, Kuşatma’yı, Benim Sinemalarım’ı, Gecenin Öteki Yüzü’nü, Sevda Dolu Bir Yaz’ı bu bakışla okuyup geleceğe taşıyabileceğimize inanıyorum. Füruzan’ın özgünlüğü, edebiyatımıza yepyeni bir ses getirmesinin nişanesidir her bir öykü kitabı” yorumunda bulundu.
BİR FÜRUZAN OLAYI
Füruzan’ı ilk gençlik yıllarında tanıdığını belirten Yazar Semih Gümüş Füruzan ve edebiyatıyla olan ile ilişkisini “Art arda yayımlanan Parasız Yatılı, Kuşatmada, Benim Sinemalarım adlı öykü kitaplarıyla. Bu üç kitabını yayımlanır yayımlanmaz okuduğumu hatırlıyorum. O yılları yaşayanlar bilir, bu üç kitap ‘Füruzan olayı’ olarak karşılanmıştı. Çok beğenilmişti. Dönemin önde gelen dört önemli kadın yazarından biri de Füruzan olarak anılırdı” ifadeleriyle anlattı.
Yazdığı her şeyi okuduğunu kaydeden Gümüş, “Ben İstanbul’a geldikten sonra tanıştık da. İyi bir ilişkimiz oldu. Bazen kısa, bazen uzun aralarla görüşürdük. Son yıllarında ben de uzakta olduğum için telefon ederdi. Sık sık konuşurduk, sürekli sorduğu sorular olurdu. Ben onu edebiyatta büyüğümüz olarak görürdüm. Hep edebiyattan söz eder, anlatırken sevgi sözlerini eksik etmezdi. Yazdıklarıyla ilgili olarak benim fazla söz etmeme gerek yok. Çok sevilen bir yazardı. Yüzyıl da geçse hep güzel anılacak. Füruzan gibi bir yazarın yazdıkları unutulmaz” dedi.
‘VİCDAN VE ADALET DUYGUSUNDAN İŞLER’
Füruzan’ı yazınımızın köşe taşlarından biri olarak tanımlayan Yazar Mehmet Zaman Saçlıoğlu, “Yazarlarımızın içinde apayrı bir yer tutar. Gerçekçi, açık seçik ve doğrudan insanın yüreğine seslenen metinleriyle okurunu, tüm sanatların en önemli penceresi olduğuna inandığım vicdan ve adalet duygusundan işleyerek etkiler. Onun öykü ve romanlarının insan yüreği yaşadıkça yaşayacağından eminim. Bu büyük yazarımızı ve nice güzel anılarımızla bende yaşayacak sevgili dostumu yitirmenin acısını derinden duyuyorum. Kızı Aslı’ya ve tüm yakınlarına sabır dilerim” dedi.
Yazar Işıl Özgentürk görüşünde, “Füruzan benim için bu toprakların Kibelesi’dir ve Kibele ölümsüzdür. Bir gün kaderine başkaldıran gencecik bir kızdır, bir gün zulmün öldürdüğü oğlunun kemiklerini bekleyen bir annedir. Her gün kocasının madenden sağ dönmesi için dua eden bir eştir. Kibele tüm kadınların haykırdığı sevgidir, neşedir, aşktır. Ve Füruzan bir Kibele’dir. Bütün zamanların yürek atışıdır” ifadelerine yer verdi.
Yazar Sema Kaygusuz ise X hesabında yaptığı paylaşımında “..Ağarık kara önlükleri, kömürün is atarak köze döndüğünü, tek korla ısınmayı, göçmenin garipliğini, temizliğin ayrıcalığını, derin uyumanın imkansızlığını, hep bir tedirginliği, yoksunluğu, yokluğu, buna rağmen büyüdükçe acıtan arzuyu anlatan Füruzan’dı” ifadeleriyle Füruzan’ı andı.