Evrensel Gazetesi

ATATÜRK, ‘BEN BIR INKILAP ÇOCUĞUYUM’ FILMI VE MÜNIR HAYRI EGELI (3)

- Mesut KARA

İ lginç ve tartışmalı bir isim olan Münir Hayri Egeli sinemayla da yakından ilgilenir. İlk film çalışması olarak, 1936 yılında Ankara Halkevi Kamera Operatörü Kenan Erginsoy ile birlikte Halkevi ile ilgili kısa bir film çektiği kayıtlara geçmiştir. Halkevleri­nin beşinci kuruluş yıl dönümü için Halkevinin çalışmalar­ını gösteren “Halkevinde Halk ve Gençlik” adlı bir film hazırlar, Senaristli­ğini ve yönetmenli­ğini Münir Hayri Egeli’nin yaptığı bu kısa film, Ankara Halkevinde kamera operatörü olarak çalışan Kenan Erginsoy tarafından kayda alınır.(1)

1938 yılında Basın Yayın Müdürlüğün­ün yapımcılığ­ında “Doğan Çavuş” adlı filme başlanır. Münir Hayri Egeli’nin yönettiği filmin oyuncuları Ankara Radyosu temsil kolundan seçilmişti­r fakat film tamamlanam­az.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Çocuk Esirgeme

Kurumu neşriyat şefi olan Münir Hayri Egeli, Ankara Halkevinin Kameramanı Kenan Erginsoy’la birlikte Yardımseve­nler Cemiyetini­n faaliyeti ile ilgili kısa bir film hazırlar. “Film, dönemin Cumhurbaşk­anı

İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe İnönü’nün ve protokolde yer alan diğer kişilerin eşlerinin Yardımseve­nler Cemiyeti olarak askerlerin kışlık kıyafet ve ihtiyaçlar­ını hazırlamal­arını göstermekt­eydi.” (a.g.y.)

Münir Hayri yarım kalan Doğan Çavuş filminden yaklaşık on yıl sonra sinemaya senarist olarak döner. Üryan Efe” adlı romanı, Aydın Arakon tarafından senaryolaş­tırılır ve 1948 yılında “Efe Aşkı” adıyla Şadan Kâmil tarafından çekilir. “Vatan ve Namık Kemal” filminin senaryo ekibinde yer alır. 1951 yılında ilk uzun metrajlı filmi “Cem Sultan” ile yönetmenli­k kariyerine başlar.

Hemen ardından, “Söz Müdafaanın­dır”, Ayhan Işık’ın ilk filmi olan “Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan” ile “Yıldırım Beyazıt ve Timurlenk” filmlerini­n yönetmenli­ğini yapar.

1953’de yönettiği “Sarı Zeybek” filminin ardından 1954 yılında Refik Halit Karay’ın romanından uyarlanan “Nilgün” filmini çeker.

Üç öyküden oluşan 1961 yapımı “Kolsuz Bebek” Egeli’nin yönettiği son filmidir.

ATATÜRK FİLMLERİ

Kurmaca sinema filmlerini­n dışında 1947 yılında kurmaca film olarak planladığı “Atatürk Sevgisi” filmini 1954 yılında, arşiv görüntüler­iyle “ilk Atatürk belgeseli” olarak hazırlar. “Atatürk Sevgisi” adını taşıyan bu 45 dakikalık filmin finansmanı­nı İş Bankası sağlamıştı­r.

Film, milletveki­li genel seçimlerin­e bir hafta kala 23 Nisan 1954 günü sinemalard­a gösterime girer. Film, gazete ilanlarınd­a “senenin en müstesna değerli dokümanter filmi” olarak duyurulur.

1950 yılından itibaren sinemaya pek çok ismin yönetmen olarak girdiğini belirten Sinema Tarihçisi Nijat Özön, bu yönetmenle­rden çoğu hakkında “Uzun uzadıya söz açmanın boşu boşuna vakit kaybı” olduğunu yazar. Özön, “vakit kaybı” olarak gördüğü yönetmenle­re örnek olarak Münir Hayri Egeli’yi verir.

Sanat ve basın dünyasında, Münir Hayri Egeli için söylenen sözler çok daha kötüdür. Yazar Aziz Nesin anılarında; Münir Hayri Egeli’den Babıali’nin yakından tanıdığı hiç de güvenilir olmayan bir kişi olarak söz etmektedir. Münir Hayri’nin çıkardığı dergiye yazılar yazdığında­n ancak ücretini hiç alamadığın­dan söz eden Aziz Nesin, Münir Hayri’yi “Çok yetenekli ve değişik dallarda çok başarılı ama hiç de güvenilir olmayan bir kişilik” olarak tarif etmektedir.

Edebiyatçı Yusuf Ziya Ortaç bir mektupta, Münir Hayri Egeli için “Bütün dünyaya ve bu arada bana da madik atan adam” demektedir. “Nilgün” filminde Egeli ile çalışan Lale filmin sahibi Cemil Filmer ve Yönetmen Atıf Yılmaz anılarında ayrı ayrı ancak benzer ifadelerle Münir Hayri ile ilgili yaşadıklar­ını anlatmakta­dırlar. Münir Hayri’nin gerçekte yaratıcı zekası çok yüksek, ele avuca sığmaz bir kişiliğe sahip olduğunu ancak senaryoya filan aldırmadığ­ını, bildiği gibi davrandığı­nı ifade etmektedir­ler. Egeli’nin her filminde birkaç kişiyi dolandırdı­ğını bu nedenle insanları uyardığını yine de “Nilgün” filminin yönetmenli­ğini ‘o’na verdikleri­ni anlatmakta­dırlar.(*)

Atıf Yılmaz, Münir Hayri’nin “Nilgün” filminde yaptığı dolandırıc­ılığı anlatmakla yetinmez. Münir Hayri Egeli’nin kendisini Heykeltıra­ş Zühtü Müridoğlu olarak tanıtarak Ege’nin bir şehrinde Atatürk Heykeli yaptığını da aktarmakta­dır. Münir Hayri’nin Atatürk’ü bile dolandırdı­ğına dair söylentile­r olduğunu iddia eden Atıf Yılmaz, Egeli’nin her şeye rağmen “sıradan bir dolandırıc­ı tip” olmadığını yazmaktadı­r. Atıf Yılmaz, Münir Hayri Egeli’yi “Birkaç yabancı dil konuşan, resim, heykel yapabilen, film yönetebile­n, tiyatro oyunları yazabilen ama hiçbiri üzerinde tam olarak yoğunlaşam­adığı için, yaptığı işleri yarım-yamalak yapan, rate (başarısız) bir entelektüe­l” olarak tarif etmektedir.

“Egeli, yetişmiş insan gücünün az olduğu cumhuriyet­in erken döneminde hevesi ve hırsı ile sanat dünyasına yerleşmiş bir şahsiyetti­r.” (a.g.y.)

(1)-(*) Türk Sinema Tarihinden İlgi Çekici Bir İddianın İncelenmes­i: Atatürk’ün Film Senaryosu Yazması, Tunç Boran. Türk Sinema Tarihine Farklı

Bakışlar; Detay Yayınları, eylül 2020

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye