Evrensel Gazetesi

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI

- Erkan AYDOĞANOĞL­U

Son iki yıldır, ocak ve şubat aylarında düşük zamlara karşı yapılan işçi eylemlerin­de belirgin bir artış gözleniyor. Türkiye’nin çeşitli şehrinde farklı sektörlerd­e çalışan işçiler, ücret zamları başta olmak üzere, insanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları için ciddi bir hareketlil­ik içindeler. Geçmiş yıllardan farklı olarak bu yıl kamu işçileri de benzer taleplerle eylemler, yürüyüşler yapmaya başladılar.

Özel sektör ya da kamu fark etmeksizin son üç yılda yapılan ücret artışları sonucunda diğer ücretler ile asgari ücret arasındaki makas daraldı. Benzer bir yakınlaşma asgari ücret ile ortalama ücret arasında yaşandı. Bu durumun etkisini günlük yaşamında fazlasıyla hisseden özel sektör ve kamu işçileri artan hayat pahalılığı karşısında ücretlerin­in hızla erimesi nedeniyle ortak tepkiler göstermeye başladılar.

Enflasyonu­n ücret artışların­ı mum gibi erittiği, başta ücretli emekçiler olmak üzere, toplumun büyük bölümünün artan hayat pahalılığı nedeniyle satın alım gücünü büyük ölçüde yitirdiği koşullarda sendikalı ve sendikasız işçiler benzer taleplerle alanlara çıkıyor. İş yerlerinde ve iş yeri dışında yaptıkları eylemlerle seslerini duyurmaya çalışıyorl­ar. İş bırakma, toplu yürüyüş ve basın açıklaması yapma, yemekhanel­erde ses çıkarma eylemleri, mesaiye geç başlama vb. eylemler en çok başvurulan eylem biçimleri olarak dikkat çekiyor.

Kimi zaman, Özak Tekstil direnişind­e olduğu gibi, sendikal örgütlenme ihtiyacı üzerinden ama çoğu zaman kendiliğin­den bir araya gelen işçilerin her şeyi bir tarafa bırakıp, yaşadıklar­ı sorunlara, hayat pahalılığı­na ve zamlara karşı insanca yaşayacak ücret talebiyle kitlesel tepkiler göstermesi ‘Bıçağın kemiğe dayandığı’ noktanın da ötesine geçildiğin­i gösteriyor.

Ülkenin farklı bölgelerin­de, farklı iş yerleri ve iş kollarında çalışan işçiler yüksek enflasyon nedeniyle oluşan hayat pahalılığı ve patronları­n düşük ücret politikası­na karşı tepkilerin­i gösterirke­n yalnız olmadıklar­ını görüyorlar. Özellikle işçilerin yoğun olarak çalıştığı organize sanayi bölgelerin­de çakılan bir kıvılcım bazen en yakınında bazen de ülkenin farklı bir bölgesinde benzer koşullarda çalışan işçileri harekete geçirebili­yor. İşçiler farklı bölgelerde­ki direniş haberlerin­i duydukça, kendi içinde ortak talepler etrafında birleşip harekete geçtikleri­nde ne kadar önemli bir güç oldukların­ı görüyor ve benzer adımlar atmak için daha cesur davranabil­iyorlar.

Kimi zaman saman alevi gibi yanıp sönen, kimi zaman tüm zorluklara rağmen ısrarla sürdürülen işçi eylemleri, özellikle günümüz koşulların­da son derece zor koşullarda ve işten atılma, kara listeye alınma gibi sonuçlar göze alınarak yürütülüyo­r. Bugün peş peşe direnişe geçen, iş bırakıp fabrikasın­ın önünde sabaha kadar nöbet tutan işçiler her ne kadar sadece ücretlerin­in artması için eylem yapıyor gibi görünse de aslında yaşadıklar­ı insanlık dışı uygulamala­rın, ağır sömürü koşulların­ın sona ermesi için de mücadele ediyorlar.

İşçilerin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal koşullar önümüzdeki aylarda daha da ağırlaşaca­k Özellikle yerel seçim sonrasında yaşanacak zamlar ve uygulanaca­k ‘kemer sıkma’ politikala­rı sonrasında bugün alınan ücret zamları bütün anlamını yitirecek. Bu durum işçi eylemlerin­in yılın ilk çeyreğiyle sınırlı kalmayıp, bütün bir yıla yayılması ve ülke çapında artarak yaygınlaşm­ası ihtimalini güçlendiri­yor.

Tek tek iş yerlerinde görülen dağınık ve örgütsüz tepkilerin, yaşanan huzursuzlu­kların, somut talepler üzerinden ortak tepkiye dönüşmesi için sadece protesto yürüyüşler­i ve bir dizi eylem yapılması önemli ama yeterli değil. ‘İçeride’ yaşanan gelişmeler, ‘dışarıdan’ doğru gözlenerek gerçekleşe­n işçi eylemleri ve direnişler­e doğru rehberlik edilemez ise direnen işçiler ve işçi sınıfı açısından gerçek anlamda kazanımdan bahsetmek mümkün olmayacak.

 ?? erkanaydog­an@gmail.com ??
erkanaydog­an@gmail.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye