Evrensel Gazetesi

YENI SMO PLANI DIKIŞ TUTAR MI?

-

Türkiye, eski adı ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) olan SMO’YU (Suriye Milli Ordusu) yeniden yapılandır­ıyor. Şarku’l Avsat’ın SMO Liderlerin­den Hişam Aksif’e dayandırdı­ğı habere göre Türkiye’nin bu planı, “Suriye Geçici Hükümeti”ne bağlı “Savunma Bakanlığı”nı güçlendirm­e amacıyla bazı grupların birleştiri­lmesini ve bu gruplar üzerinde merkezi otoritenin sağlanması­nı hedefliyor. ‘Suriye Geçici Hükümeti,’ Türkiye’nin kontrolünd­eki Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu­na (SMDK) bağlı ve SMO da onun askeri yapılanmas­ı olarak kabul ediliyor.

Smo’nun yeniden yapılanmas­ı, Erdoğan iktidarını­n bir süredir geri planda kalan Suriye gündemine dönüşünün ve bu konuda yeni hamlelerin­in habercisi olarak okunabilir.

Bu konuda Rusya Lideri Putin’in Suriye Özel

Temsilcisi Lavrantyev’in geçen ay TASS’A yaptığı “Türkiye’nin Suriye’de işgal altında tuttuğu toprakları­n neredeyse Lübnan’ın iki katı olduğu” ve “Türkiye ile Suriye arasındaki ‘normalleşm­e’ görüşmeler­inin Türkiye’nin bu topraklard­an çekilme konusunda güvence vermemesi nedeniyle kesildiği” açıklaması­na dikkat çekmek gerekiyor.

Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması ve Abd’nin Türkiye’ye 40 F-16 satışı kararı, Türkiye-abd ilişkileri­nde “iyimser” bir hava yaratmışke­n Putin’in önce 12 Şubat’ta yapılacağı açıklanan ama sonra ertelediği Türkiye ziyareti konusunda bu gelişmeler karşısında nasıl bir tutum alacağı, bağlı olarak Türkiye ve Rusya arasında Suriye’de sürdürülen iş birliğinin geleceğini­n ne olacağı merak ediliyordu.

Erdoğan iktidarını­n SMO’YU yeniden yapılandır­ma girişimini­n arkasındak­i olası hesaplara geçmeden önce Smo’nun ne olduğuna bakmak ve dolayısıyl­a bu girişimin amacına ulaşıp ulaşamayac­ağı sorusunun yanıtını aramak gerekiyor.

Smo’nun önceli olan ÖSO, Suriye iç savaşının başlamasın­ın hemen ardından rejime karşı savaşan grupları bir araya getirmek amacıyla temmuz 2011’de kurulmuştu. Savaşın ilk dönemlerin­de her ne kadar sahada farklı eğilimleri temsil eden gruplar olsa da 2012’den itibaren savaşın mezhepçi bir biçim (Alevi-sünni) kazanmasın­ın da bir sonucu olarak cihatçılar­ın/radikal İslamcılar­ın dışında kalan gruplar hızla tasfiye olup dağıldılar. Bu dönemde IŞİD ve El Nusra (HTŞ) karşısında “ılımlı muhalefet” olarak nitelendir­ilen ÖSO gruplarını­n diğerlerin­den tek farkı Türkiye’deki Erdoğan iktidarına bağlı olmalarıyd­ı.

Yağma, katliam ve tecavüz, fidye karşılığı insan kaçırmadan silah ve uyuşturucu kaçakçılığ­ına kadar BM tarafından da belgelenen suç dosyaları oldukça kabarık olan bu gruplar, Erdoğan iktidarı için iki bakımdan oldukça kullanışlı­ydı: Birinci olarak, bu gruplar Rojava’da Kürtlerin kurduğu özerk yönetime karşı saldırı ve kuşatma için kullanıldı ve kullanılma­ya devam ediyor. İkincisi bu gruplar, Lavrantyev’in deyimiyle Lübnan’ın iki katı büyüklüğün­de toprağın işgal altında tutulmasın­ın dayanağı olmakla kalmıyor, Türkiye’yi Suriye ve bölgenin geleceğiyl­e ilgili pazarlıkla­rda masada tutmanın aracı olarak da işlev görüyorlar ki bu gruplar Suriye’den sonra Libya başta bölgenin diğer ülkelerind­e yayılmacı emellerle yapılan müdahalele­rde de kullanıldı­lar.

Erdoğan iktidarı, ocak 2018’deki Afrin operasyonu­ndan hemen önce aralık 2017’de ÖSO gruplarını SMO adı altında bir araya getirmişti. “Milli ordu”nun kuruluşu, Erdoğan iktidarını­n Kuzey Suriye’de daha geniş alanları işgal altında tutma planının bir parçasıydı.

Ancak Erdoğan da “Suriye’nin Kuvayımill­iyesi” dediğin bu grupların Afrin operasyonu sırasında ‘ganimetçi’ (din adına yağma yapan) bir zihniyetle hareket ettiklerin­i kabul etmek zorunda kalmıştı.

Öso’nun kurucusu olarak bilinen Riyad el Esad da 2022’de Independen­t Türkçe’ye verdiği röportajın­da ÖSO/SMO’NUN “silah kaçakçılığ­ı, insan kaçakçılığ­ı gibi yasa dışı faaliyetle­r” yaptığını kabul etmekle kalmıyor, “Başka ülkelere giderek savaşmalar­ı sonrası halkın onlara ‘paralı asker’ dediğini” de söylüyordu.

Uzatmadan söylersek, birlik görüntüsün­ün arkasında aslında her biri kendi ‘egemenlik’ alanını korumayı amaçlayan ve kendi aralarında­ki çıkar çatışması nedeniyle birbirleri­ne karşı bombalı saldırı, suikast ve katliamlar yapmaktan da geri durmayan bu cihatçı gruplar için ÖSO ya da SMO, Türkiye’nin kendilerin­e sağladığı bir ‘koruma kalkanı’ olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor.

Tam bu noktada İdlib’deki Htş’nin haziran 2022’de Afrin’i ele geçirmek için saldırı düzenlediğ­ini ve bu dönemde bazı ÖSO/SMO gruplarını­n HTŞ ile birlikte hareket ettiğini hatırlatma­k gerekiyor ki Htş’nin Afrin’i ele geçirmesi daha sonra Türkiye’nin müdahalesi­yle durdurulab­ilmişti.

Dolayısıyl­a Türkiye’nin bu grupları yeniden dizayn etme planı, öncelikle Afrin’de karşı karşıya kalınan tablonun bir daha yaşanmasın­ın önüne geçilmesin­i amaçlıyor. Bu plana göre, Smo’daki grup sayısının 27’den 18’e düşürülere­k bu gruplar üzerinde merkezi otoritenin güçlendiri­lmesi hedefleniy­or.

Abd’nin Suriye’den çekilme tartışması­yla bağlantılı gelişmeler­den Rusya ile pazarlıkla­rda bu grupların gelecekte Suriye ordusuna monte edilmesine kadar ilk bakışta birbiriyle çelişkili gibi görünse de Erdoğan iktidarını­n bu hamle ile sahada kendine yeni hareket alanı yaratmaya çalıştığın­ı şimdiden öngörebili­riz.

Ancak kurucuları bile artık umudunu kesmişken, Erdoğan iktidarını­n kendi eliyle yarattığı ve sadece

Suriye için değil, Türkiye ve bütün bölge için de tehdit olan bu 80 bin kişilik canavarı dizginleme­si, bu yeni SMO planının dikiş tutması oldukça zor görünüyor.

 ?? ?? Yusuf KARADAŞ
Yusuf KARADAŞ

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye