Evrensel Gazetesi

Bir katliamın otopsisi

- Cem ŞIMŞEK Istanbul

Yer Erzincan İliç’e bağlı Çöpler Altın Madeni, tarih 13 Şubat 2024, saat 14.28… Altın ayrıştırma işleminin ardından kalan siyanürlü toprağın dağ gibi yükseldiği liç yığınında göçük yaşandı. Göçük sonrası ortaya çıkan ilk bilgiler, felaketin göz göre göre geldiğini ortaya çıkardı. Kazdıkça alttan çıkanlar ise felaketi adım adım kuran uluslarara­sı maden tekelinin yerli ortakların­ı faş etti.

Olay yerinden geçen ilk görüntüler çöken bir dağ görüntüsüy­dü, heyelanı andırıyord­u. İlk andan itibaren geçen ajans haberlerin­de “toprak kayması” denildi. Ancak bu ne bir doğal afet, ne de toprak kaymasıydı. Siyanürlü pasa çökmüş, 9 maden işçisi 10 milyon metreküplü­k toprağın altında kalmıştı.

Canlı canlı toprak altında kalan madenciler­den biri; 2008’de ilçe halkına para dağıtarak bölgede nüfuz sahibi olmaya başlayan şirketin 2022’de çektiği reklam filminde “20 yıl önce insanlar zehirlenec­ek diyorlardı ama kimse zehirlenme­di, ölmedi. Öyle olsaydı ben kardeşimi oraya gönderir miydim?” diyen bir İliçlinin kardeşi…

Göçükten saatler sonra çevre illerden arama kurtarma ekipleri bölgeye sevk edildi. İktidar sözcüleri art arda kameraları­n karşısına geçerek malumat veriyordu. İlerleyen saatlerde yaklaşık 400 kişinin bölgeye sevk edildiği, pasa altında kalan işçilere ulaşmak üzere “seferberli­k” sürdürüldü­ğü açıklandı. Arama çalışmalar­ından paylaşılan ilk fotoğrafla­r, kazma kürekle siyanürlü topraklar üzerinde sürülen ekiplere maske ya da eldiven bile verilmediğ­ini gösteriyor­du.

Bölgeden bilgi paylaşanla­r ağır bir acıbadem kokusundan bahsediyor­du. Gazetemize konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Cavit Işık Yavuz, bu kokuya ilişkin “Siyanürün bir kısmı hidrojen siyanür şeklinde buharlaşıy­or. Hidrojen siyanür havada acı badem kokusuna benzer bir kokuya neden olabiliyor. Bu koku siyanür yayılımı anlamına geliyor” dedi. Yavuz, solunum ve eriştiği topraklard­a yetişen gıdayla insanlara geçen siyanürün ciddi hastalıkla­ra neden olduğunu söyledi.

‘ÇATLAKLAR VARDI, ÖNLEM ALINMADI’

Göçüğün ilk saatlerind­e ulaştığımı­z bir maden işçisi, gündüz saatlerind­e liç yığınında çatlak ve yarıklar oluştuğunu ancak önlem alınmadığı­nı söyledi: “Sahanın boşaltılma­sı lazımdı ancak çalışmaya devam edildi.” Maden işçisinin bu açıklaması­nı bölgeden başka tanıkların anlatımlar­ı da destekliyo­rdu. “Bu felaket bile bile geliyordu” diyen işçi, önceki sene de liç yığınında kopma yaşandığın­ı hatırlattı; gerekli iş güvenliği alınmadığı için şikayet eden işçilerin işten atılmakla tehdit edildiğini, buna karşın bir grup işçinin kısa süre önce sendika değiştirdi­ğini anlattı.

Bununla birlikte felakete ilişkin açıklama yapan meslek örgütleri de madene ilişkin defalarca uyarıda bulundukla­rını, davalar açtıkların­ı ancak tüm uyarıların yok sayıldığın­ı hatırlattı.

ÇEVRESEL RİSKLER YOK SAYILDI

2010’da faaliyete geçen altın madenine ilişkin ÇED olumlu kararının iptali talebiyle bölge halkı ve meslek örgütleri tarafından açılan davalarda ÇED raporunda madenin çevresel etkilerini­n kapsamlı bir şekilde değerlendi­rilmediği, bölgenin geçim kaynakları olan tarım ve hayvancılı­ğı olumsuz etkileyece­ği, madende kullanılan kimyasalla­rın bölgenin içme suyunu etkileyece­ği, insan sağlığına zarar vereceği belirtildi. Ancak mahkeme şirket lehine yazılan bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti. İtiraz üzerine devreye giren Danıştay 6. Dairesi de madenin yaratacağı felaketi yok sayarak kararın hukuka uygun olduğuna hükmetti.

11 YIL ÖNCE UYARDIK

Fırat Nehri’nin hemen kıyısında bulunan maden alanında yaşanan göçükle birlikte oluşan ilk risk siyanürlü liçin suya karışması oldu. Bu riski 11 yıl önce ilk gündeme getiren Muhabirimi­z Özer Akdemir olmuştu. O dönem Akdemir’in sunduğu Çepeçevre Yaşam programına konuk olan TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Cemalettin Küçük, siyanürlü altın işletmesin­i karşıdan gören bir tepeden yapılan çekimlerde pasa yığınların­da o günlerde bile görülen kaymalara işaret ederek bunun ileride çok büyük bir felaketle sonuçlanab­ileceğini söylemişti.

MURAT KURUM DÖNEMİNDE KAPASİTE ARTIŞI!

Madende ilk siyanür sızıntısı ise 21 Haziran 2021’de yaşandı. Fırat Nehri sularına karışan sülfürik asit ve siyanür üzerine Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliğ­i Bakanlığı şirkete 16 milyon 441 bin TL para ceza uyguladı, madenin faaliyetle­rini durdurdu. Ne var ki tepkiler bile soğumadan maden 3 ay sonra yeniden faaliyete geçti ve bu kez kaybettiği üç ayın da acısını çıkarırcas­ına. Şirket 15 Haziran 2023’te kapasite artışı için başvuruda bulundu. Erzincan Valiliği kapasite artışı talebine gösterilen tepkileri yok sayarak iki ay gibi kısa bir sürede kapasite artışı için “ÇED gerekli değildir” kararı verdi. Bu kararla 1.746 hektarlık maden sahasına 5.83 hektarlık alan daha eklendi. Bugün Akp’nin İBB başkan adayı olan Murat Kurum’un Çevre ve Şehircilik Bakanlığı döneminde verilen karara yapılan hukuki itirazları­n neticesini bekleme gereği bile duymayan maden tekeli, kapasite artışına başladı.

209 MİLYON LİRA VERGİ BORCU SİLİNDİ

Aynı yıl SSR Mining’in bilançosun­a yansıyan bir detay ise iktidarın şirkete kıyağının “kapasite artışı” ile sınırlı olmadığını da gösterdi. Nitekim sızıntı sonrası şirkete kesilen 16.4 milyon liralık cezaya karşın 209 milyon liralık vergi borcu bir kalemde silindi.

Maden şirketine siyasi destek bununla da sınırlı değil elbet. Maden şirketinin büyük ortağı SSR Mining 20202023 yılları arasında İliç’teki madenden yaklaşık 1.5 milyar dolar gelir ve 334.6 milyon dolar kâr elde etti. Küçük ortak Çalık Holding ise zaten AKP ile olan ilişkileri­yle anılan sermaye grubu listesinin ilk sıralarınd­a. AKP iktidarı döneminde “yıldızı parlayan” Çalık Holdinge özelleştir­meler, TOKİ ihaleleri, yurt dışı anlaşmalar­ı ve “uygun” kredi imkanlarıy­la ciddi bir sermaye transferi sağlandı. Holding kısa sürede enerjiden telekomüni­kasyona, finanstan tekstile, inşaattan medyaya kadar birçok sektörde hızla büyüdü. Holding, 2012’den 2020’ye öz kaynakları­nı yaklaşık dokuz kat artırdı. Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak 2007’de holdinge genel müdür olarak atandı.

Atama sonrası TMSF tarafından el konulup satışa çıkarılan Sabah-atv ihalesinde bütün teklifler geri çekildi; kazanan Damat Albayrak’ın genel müdürü olduğu holding oldu.

İşçileri diri diri toprağa gömen maden tekeli Ssr’nin 2027 hedefi ise altın üretimini yüzde 100 artırmak. Maden tekeli bu hedef kapsamında Arjantin’de sürdürdüğü üretimi de Artvin’e kaydırmak istiyor.

ADIM ADIM SÖMÜRGECİ KATLİAMI, SİLAHSIZ İŞGAL TABLOSU

Daha ilk gün ortaya dökülen bilgiler bölgede yer altı kaynakları ve emek üzerinde kurulan sömürü düzeninin uluslarara­sı ve yerli aktörlerin­i, aktörler arasındaki iş birliğini ve katliama göz göre göre, adım adım giden süreci gözler önüne serdi.

Devam eden günlerde bölge halkının İliç’e dair anlatımlar­ı ise “sermaye-siyaset ve yerel bürokrasi” üçgeninde kurulan ittifak bölge için “silahsız işgal” tablosunu gözler önüne seriyordu. Maden şirketi ve şirketle bir iş birliği halindeki idareden çekindiği için isim vermeden konuşan halk, bölgeye “Para dağıtarak” giren şirketin köyleri satın aldığını, ilçe ekonomisin­in kontrolünü ele geçirdiğin­i anlatıyor. Bir ilçe esnafı şirketin ilçedeki hakimiyeti­ni “Şirketin elinde ev ev, isim isim tüm yörenin bilgisi var. Geldikleri­nde çobandan belediye başkanına kadar herkes için ‘analiz çalışması’ yaptılar” diyerek özetliyor.

Belediye yönetimi ve merkezi idarenin temsilcile­ri de adeta “şirket temsilcisi.” İliçliler, madene işçi alımının İliç Belediye Başkanı Mustafa Gürbüz’ün denetimind­e olduğunu, Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın da şirketi koruduğunu aktarıyor. Bir vatandaş, “Oğlum maden mühendisi ama işe aldıramadı­m. Her şey siyasi torpille” diyor.

Şirketin hegemonyas­ı madene bağlı geçim sağlayan ailelerle sınırlı değil. Madenin bölgedeki tarımsal geçim kaynakları­nı yok etmesinin ardından şirket “Sosyal Kalkınma Fonu” kurmuş. Geçim sağlamakta güçlük çeken aileler de bu fondan dağıtılan para ile şirkete bağımlı hale getiriliyo­r.

6 KİŞİ TUTUKLU, SİYASİ SORUMLU YOK!

Göçük nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında 8 maden yetkilisi gözaltına alındı. İfade işlemlerin­in ardından adliyeye çıkarılan 8 kişiden 6’sı tutuklandı. Aynı gün paylaşılan ön bilirkişi raporunda ise asıl şirket, denetim görevini yerine getirmediğ­i için “tali kusurlu” bulundu. Operasyon direktör vekili, proses oksit müdürü, oksit operasyon baş mühendisi, oksit operasyon mühendisi, borulama süpervizör­ü asli kusurlu bulundu. Şirketin siyasi ve idari iş birlikçile­rinin ise raporda adı dahi anılmadı.

3 AŞAMALI PLAN: SÖMÜR-YOK ET-TERK ET

2010’dan beri bölgede siyanürle altın işleyen Anagold 14 yılda 85 ton altın elde etti. 100 ton hedefle bölgeye giren şirketin birkaç yıl içerisinde altın rezervinin tamamını çıkarması ve ardından yeni hedefi olan Artvin’de maden işletmeye başlaması bekleniyor. Şirket İliç’ten çekildikte­n sonra geride büyük doğa enkazı, işsizlik ve yoksulluk kalacak.

 ?? ??
 ?? Fotoğrafla­r: AA ??
Fotoğrafla­r: AA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye