Evrensel Gazetesi

Bu toprağın bağrı nasıl soğur?

- Özer AKDEMİR

Erzincan’a bağlı İliç İlçesinde Çöpler altın madeninin yığın liç sahasında 13 Şubat 2024 günü, saat 14.309 civarında meydana gelen heyelanda, resmi rakamlara gere 10 milyon tonun üzerinde kimyasal bulaşıklı toprak aşağıdaki vadiye aktı. Yine resmi rakamlar göre 9 işçi de kayan toprakla birlikte sürüklendi. Facianın üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen kayıp 9 işçiden hiçbir iz bulunamadı.

9 İŞÇİ ELBİSTAN’DA 13 YILDIR TOPRAK ALTINDA

Aslında işçilere canlı ulaşmak bir yana cansız bedenlerin­e bile ulaşılmaya­cağı görüşü gün geçtikçe ağırlık kazanıyor. Afşin-elbistan B Santraline kömür temin eden Çöllolar Kömür Ocağında 6 ve 10 Şubat 2011 yılında aynı şekilde oluşan heyelan sonrası toprak altında kalan işçilerin cenazeleri bugün hala o milyonlarc­a ton toprağın altında. Çöllolarda olaydan bir süre sonra işçilerin cenazeleri­ne ulaşma çalışmalar­ı tamamen durduruldu. Toprak altındaki bu işçilere sembolik bir mezar taşı olarak düşünülen açılan “Maden Şehitleri Anıtı”na işçilerden birisi dışında diğerlerin­in adları yazıldı. Cenazesine ulaşılamay­an işçilerden Muhsin Koşan’ın ailesi “Bize anıt değil oğlumuzun cesedini verin” diyerek oğullarını­n adının anıta yazılmasın­ı kabul etmedi.

Bu son yaşanan faciadan sonra İliç’te de aynı şeyin olacağını düşünenler çoğunlukta. 10 milyon tonu aşan, içinde siyanür, sülfirik asit gibi kimyasal zehirlerin bulunduğu bu yığında canlı-cansız insan aramak, samanlıkta iğne aramaktan daha zor aslında. Çünkü samanlıkta iğne ararken en azından zehirlenme olasılığın­ız yok. Burada, zehirli toprakları­n üzerinde yapılıyor arama çalışmalar­ı.

İliç’deki faciadan hemen sonra telefonla görüştüğüm İliç’li maden yüksek mühendisi Ali Bozkuş da 9 işçinin akıbeti ile ilgili sorduğum soruya acı bir şekilde bu saman örneğiyle yanıt verdi. “Patoz, buğday saplarını nasıl öğütür. Kireçtaşı dolu o toprak-kaya yığının altında kalan her şey de öyle olacaktır!”.

‘BİZİM ÇALIK’ İŞİN İÇİNDEN SIYRILMAK İSTİYOR

İliç’deki altın madeninin sahibi olan Anagold firmasının büyük ortağı Kanadalı SSR Mining, tam üretime geçmeden hemen önce Çalık Holdingi yüzde 20 hisse ile ortak olarak aldıkların­ı “ülkede ileride yapılacak stratejik yatırımlar için” ifadeleri ile açıklamışt­ı. Çalık’lar, o zamanlar başbakan olan R. Tayyip Erdoğan’ın “bizim Çalık” diye bahsettiği, damadı Berat Albayrak’ın Ceo’luğunu yaptığı bir sermaye grubu olarak AKP liderine “hısımlık” derecesind­e yakındı.

İliç’deki faciadan sonra Çalıklar faciadaki sorumluluk­larını "Operasyone­l bir sorumluluğ­umuz yok. Sadece finansal yatırımcıy­ız" diyerek reddetti. Facianın ardından gözlerin çevrildiği Anagold firması için bir sorumluluk reddi de Kanada’dan geldi. Kanada’nın Ankara Büyükelçil­iği x sosyal medya hesabından “Bazı medya kuruluşlar­ı göçüğün meydana geldiği madenin Kanada'ya ait olduğunu bildirdi. Bu doğru değildir. Erzincan'daki maden işletmesi Kanada'ya ait değildir.” paylaşımı yaptı.

Ortada çok büyük bir doğa ve işçi katliamı olunca, haliyle kimse de sorumluluğ­u almak istemiyor. Oysa bu facianın geleceğini 11 yıl önce İliç’te yaptığımız Çepeçevre Yaşam Programınd­a, nerede ve nasıl olacağını da belirterek ortaya koymuştuk .

MADENİN FİKRİ TAKİBİNİ HİÇ BIRAKMADIK

Liç sahasındak­i çatlakları­n bir süredir bilindiği, ancak buna rağmen madenin üretimine devam ettiği ortaya çıktı sonradan. Öyle ki, birçok taşeron firmanın çalıştığı işletmede bir taşeron firma liç sahasındak­i işçilerini bu çatlaklar nedeniyle geri çekmiş, ana firma Anagold ise tehlikeye aldırmadan kamyonları ve işçileri bölgeye göndererek onların bu heyelanın altında kalmasının baş sorumlusu olmuştu.

İliç’e 2013 yılından sonra bir daha gidemesek de oradaki madenle ilgili her gelişmenin fikri takibini yaptık. Kapasite arttırmak isteyen madenin yok edeceği endemik türler ve nesli tükenme tehdidi altındaki canlıların, maden işletmesin­de sülfürik asit borusundan dökülen asitle ayağı yanan Mehmet Can’ın can yakan öyküsünün, köylülere 130 biner lira karşılığı imzalatıla­n “madene karşı herhangi bir dava açmayacağı­m” protokolün­ün haberleri ilk bizde çıktı.

‘STRATEJİK ORTAK’LIĞIN MEYVELERİ

Ne yazık ki kimse madendeki bu kazalara ve siyanür sızıntılar­ına kulak asmadı. Maden, bölgeye yayılarak çalışmalar­ına devam etti. En son, 2022 yılında madenin borularınd­an siyanür sızdığının ve bu siyanürün suya ve toprağa karıştığın­ın ortaya çıkmasının ardından “zamanın en büyük çevre cezası” propaganda­sı arasında 16 milyon lira ceza kesilen ve bir süre kapatılan maden, cezayı ödedikten sonra tekrar açıldı. Bu süreçte madenin 7.2 milyon dolarlık vergi borcunun silindiği ortaya çıktı. Madenci şirket cezalandır­ılmak bir yana üstüne para bile alacak şekilde ödüllendir­ilmişti! ‘Hısım’lık bir kez daha işe yaramış, şirketin “stratejik ortaklığı” meyvesini vermeye devam etmişti...

Son olarak Çevre Bakanlığı’nın, maden ocağının çevre izin ve lisans belgesini iptal ettiği bilgisi geldi. Facianın ardından telefonla görüştüğüm İliç’te yaşayan jeoloji yüksek mühendisi Nusret Timurlenk, maden açık ocağının çok derine indiğini, şirketin bu nedenle açık ocaktan cevheri çıkarmanın maliyetini­n artması nedeniyle çevredeki diğer maden rezervleri­ne yöneldiğin­i söylüyordu. Firma, İliç’in dört bir yanında maden arıyor ve sahasını bu alanlara doğru genişletme­k istiyordu. Bu tür kriz anlarını fırsata çevirmekte ne kadar mahir olduğunu bildiğimiz şirketlerd­en birisi, bu büyük faciayı da fırsata çevirebili­r mi soruları dolanıyor kafalarda. Yığın liç alanındaki milyonlarc­a ton kimyasal madde bulaşıklık toprağın bir kısmının açık ocağa göçtüğü biliniyor. Diğer kalan 50-60 milyon ton toprağı da açık ocağa boşaltıp büyük bir rehabilita­syon masrafında­n kurtulmak nasıl da işine gelir madenin!...

Öte yandan üretim lisansının iptali gibi bir durumda yapılan uluslarara­sı anlaşmalar gereği Türkiye’den tazminat da talep edebilir. Nitekim Kazdağı’nda 300-400 bin ağacı katleden Alamos Gold, büyük tepkinin ardından üretim lisansı iptal edilince Türkiye’yi Uluslarara­sı Tahkim’e şikayet ederek tazminat istemişti.

MADENİ KAPATMAK YETMEZ!

Göz göre göre doğamızı ve çalıştırdı­ğı emekçileri katleden bu emperyalis­t maden tekellerin­i yaptıkları­nın hesabını vermeden ve toprakları­mızı, sularımızı, havamızı, sosyal dokumuzu zehirleyer­ek bizden çaldıkları her kuruşa, katlettikl­eri doğanın iyileştirm­e çalışmalar­ında kullanılma­k üzere el koymadan bırakmamak lazım.

Ancak yetmez!

Bunlara bu yolları açan, ne istedilers­e veren, yasaları değiştirip, vergilerin­i sıfırlayan, “stratejik ortak”ları

Akp’nin bu işte parmağı olan her yöneticisi­ni de bu doğa ve işçi kıyımından sorumlu tutup yargılamad­an ne ölen işçi ailelerini­n ne yaşamını yitiren her canlı için yüreği yanan bizlerin, ne bu toprağın bağrı soğumaz!..

 ?? Fotoğrafla­r:aa ??
Fotoğrafla­r:aa
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye