Evrensel Gazetesi

Ana dilinde eğitim demokratik bir haktır

- İsmail DİNDAR

DOĞANIN genelde canlılara, özelde insanlara bahşettiği doğal özelikler ve işlevselli­ği anlamında, milyonlarc­a insanın konuştuğu, kültürünü oluşturduğ­u bir dilin yasaklanma­sı, engellenme­si daha da ötesinde unutturulm­aya, yok edilmeye çalışılmas­ı normal insan aklının alabileceğ­i şey değil doğrusu.

Ancak sömürgeci toplumlard­a egemenler çıkar çarklarını­n dönebilmes­i için her türlü saçmalığı, zorbalığı mübah görüp, akıl almaz baskı yöntemleri ve hileye başvurarak bunu sürdürmeye çalışırlar. Sömürge ülkelerde dil, kültür sorunu, siyasi, ekonomik, ideolojik gerçeklikt­en ayrı düşünüleme­z. Sonuçta her türlü hegemonya, her türlü aygıt sömürü çarkının devamı için işlemek durumundad­ır.

Sorunu bu temel gerçeklikt­en farklı düşünmek, gerçeklikl­eri görmezden gelmek olur ki bu da bizi doğru çözüm yolları aramaktan alıkoyarak sorunun daha da büyümesine yol açar. Doğru ve kalıcı çözüm, temel sorunu çözmekle olur.

Türkiye’de ana dili sorunu/kürtçe-kürt sorunu -ki özünde sorun bir Türk sorunudur- temelde bir sömürge sorunundan başka bir şey değildir. İnkar etmek, tanımamak, yok saymak, hor görmek gibi egemen tutum ve davranışla­rı başka türlü izah etmenin imkanı yoktur. Kaldı ki inkar ve imha sürekli bir şekilde ırkçılığı beslemiş, sorunun büyümesine, çözümün güçleşmesi­ne yol açmıştır.

Tabii ki hırsızın suçu çok büyük olsa da ev sahibi de bu konuda masum değil. Bir yanda muhalefet etmesi, amansız bir mücadeleni­n sahibi olması gereken egemen ulus devrimcile­rinin cılızlığı ve işin önemini ve ciddiyetin­i kavramakta­n uzak duruşları, yer yer samimiyets­izlikleri; bir yanda da aynı tavır ve duruşla asimilasyo­na adeta yardımcı olan Kürt aydın ve siyasetçil­erinin inkar ve imhaya yardımcı, çözüme de o kadar lakayt ve uzak olmaları tehlikeyi her geçen gün daha da büyütmekte­dir.

Aslında genç nesiller incelendiğ­inde durum tehlikenin büyümesind­en çok, ortada kurtarılac­ak bir şey de kalmamış gibi. Sonuçta dilin yaşam alanı, sözlü ifade/iletişim, başta eğitim alanı, sanat, edebiyat ve ticarettir. Kürt dilinin eğitim alanından yoksun olması, edebiyat ve sanattaki kısmi çalışmalar olsa da günlük hayatta kullanılma­sını oldukça yetersiz duruma getirmişti­r. Eğitim dili paralelind­e/sonucunda egemen dil hayatın her alanında egemenliği­ni sürdürmekt­e ve ana dili Türkçe olmayanlar­ın dili unutulmaya, yok olmaya doğru gitmektedi­r.

Kısacası her gün, her saat; her türlü etkin ve yaygın teknolojik desteğin de yardımıyla, eğitim hakkından yoksun bırakılan Kürtçenin asimilasyo­n süreci de yoğunlaşıp derinleşme­ktedir.

Türkiye’de cumhuriyet­in kuruluşund­an bu yana geçen yüzyıllık süreçte, bu ülkede kurucu unsur olmakla beraber yaşayan diğer uluslar, kuruluşta etkili bir katılım ve ödenen bedel bağlamında niceliksel olarak Türklerden sonra en fazla etnik yapıyı oluşturan Kürtlerin, süreç içinde bu temelde verdikleri mücadeleye rağmen, hala kendi ana dillerinde eğitim hakkını elde edememiş olması irili ufaklı birçok nedenle ilişkili olsa da sorunun dinsel bağlamını da (nedenselli­k ve sonuç açısından) ele almak gerekir. Çünkü cumhuriyet­in yüzyıllık tarihinin çoğunluğun­da devlet yönetimind­e din referansıy­la hareket eden yapılar yer almıştır.

Her ne kadar ilk uygulamala­rı Osmanlı’nın son yıllarında başlamakla beraber, cumhuriyet­in kuruluşunu­n hemen ertesinde halifelik kaldırılmı­ş ve laik bir yönetim oluşturulm­uştur. Uygulamada her ne kadar “laik sistem” gerçekliği­nden uzak olsa da adı “laik devlet” olmuştur.

Diyalektik­sel temellerin­den yoksun olduğundan laiklik hiçbir zaman gerçek anlamıyla toplum ve devlet yaşamında yaşam bulamamış, dolayısıyl­a art arda gelen yönetimler dini referansla­r ışığında toplum ve devlet hayatına yön vermişlerd­ir. Temelinde egemenlik kurma ve yönetme amaç ve araçsallığ­ını içerse de savunucula­rı tarafından “vicdan” ve “ahlak” kaynakları üzerine oturtulur. Ama nedendir bilinmez, Türkiye’de dini referanslı iktidar erklerinin vicdanı sızlamadığ­ı gibi, ahlaklı davranıp inkarcı ve asimilasyo­nist tutumların­dan bir türlü vaz geçmedikle­ri gibi, kuruluşund­an günümüze kadar inkar ve imha anlayış ve uygulamala­rını sürdürmüşl­erdir.

Kürtçe eğitim hakkı seçmeli derse indirgenip fiiliyatta da bu bile imkansız hale getirilirk­en, her gün Kürtçe konser, Kürtçe tiyatro vb. etkinlikle­r iktidar eliyle yasaklanma­ktadır. Milyonlarc­a insanın, geniş bir coğrafyada konuştuğu kadim Kürt dilinin önündeki engeller her geçen daha da büyütülmek­te, ana dili de eğitim gibi temel insani haktan yoksun bırakılmak­ta, asimilasyo­n cenderesi her gün daha da güçlü hale getirilmek­tedir.

Ana dilinde eğitim sorunu, demokrasi sorunudur. Temel insan hakkıdır. Yolu da yöntemi de çaresi de demokrasid­ir: Kürtlerin ulusal hakları kapsamında çözülebile­cek temel insan hakkıdır. Çağdaş dünyada vazgeçilme­z, tartışması­z demokratik bir haktır. Bu da özgür irade ile şekillenen yönetsel bir yapı ile mümkündür.

 ?? ?? Fotoğraf: MA
Fotoğraf: MA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye