Girit’ten Evros’a, tarladan inşaata...
“BİZ olmazsak ne yiyeceksiniz?” diye soru yor büyükçe bir pankart. Bir başkasında “180 bin dönüm su içinde. Topraklarımızı geri istiyo ruz” yazıyor. “Çiftçi yoksa gıda yok” en sık kulla nılan slogan. Arada konuyu detaylandırmak is teyen de olmuş: “Çiftçiler yoksa buğday yok, pamuk yok, zeytinyağı yok, pirinç yok, mısır yok, meyve yok, gelecek yok.”
Birçok traktörün üzerinde ise nereden gel diklerini yazan kağıtlar var. Volos, İmatya, Kar pa, Ermiye… Anonslarda da sık sık “Girit’ten Ev ros’a kadar köylüler” sözleri duyuluyor. Bir genç köylü eline aldığı yıpranmış bir Yunanistan bay rağını sallıyor traktörünün tepesinden. Genç köylülerin sayısı oldukça fazla. Kimi traktör di reksiyonlarında ise kadınlar dikkat çekiyor. Ga zeteciler her bir köşede canlı yayın yapıyor. Köylüler tek tek herkesin sorularını yanıtlıyor. Alana kurulmuş hoparlörlerden bir takım mü cadele şarkıları çalıyor ancak şarkılar sık sık traktör sirenlerinin tiz sesiyle bölünüyor.
“Bağcılık ölüyor”, “Hayvancılık ölüyor” pan kartları dolaşıyor kimi ellerde. Derdi pankarta sığmamış olacak ki bir köylü traktörünün vinci ne bağladığı büyükçe bir tabutu ve cenaze çe lenklerini havalandırmış, meclis binasına doğru uzatıyor. Köylülere desteğe gelen işçi sendika ları ve öğrenciler de sloganlarıyla mücadeleyi birleştirme çağrıları yapıyor sık sık.
Bunların hepsi Yunanistan’ın başkenti Ati na’da, kentin en merkez noktasındaki meclis bi nası önünde bulunan Sintagma (Anayasa) Mey danı’nda, pazartesi akşamüstü gerçekleşiyor. Benzer saatlerde İspanya, Polonya ve İtalya kentlerinde de benzer eylemler var.
Avrupa ülkelerinde köylülerin traktörleri tar ladan çıkarıp kent yollarına sürmesinin çeşitli nedenleri var. Nedenlerin önemli bir kısmı or tak: Artan maliyetler, azalan destekler, yükse len yakıt ve elektrik fiyatları… Avrupa Birliği’nin “Yeşil Mutabakat”ı kapsamında aldığı iklim ön lemlerine karşıtlık da birçok çiftçi eyleminde dikkat çekiyor. Bu itirazı, önlemlerin tamamen çiftçilerin sırtına yıkılmak istenmesine bağlayan yorumlar da var, çiftçilerin sağ ve aşırı sağ poli tikaların manipülasyonuyla iklim değişikliğini bir komplo olarak görüp temelden karşı çıktıklarını söyleyen yorumlar da. Önümüzdeki haziranda yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri yak laşırken birçok ülkede iktidar dışında kalan sağ ve aşırı sağ partilerin köylü hareketini yedekle meye çalıştığı da gerçek dışı bir iddia değil.
Ancak Volos’taki köylerinden 327 kilometre uzaklıktaki Atina’ya gelmiş Alex ve annesi Va lentina gibi küçük üreticilerinki tamamen “ölüm kalım” meselesi…
ÜÇ YILDIR ÜRETEMİYORUZ
Alex’in ailesi zeytinyağı üreticiliği yapıyor.
Ama aslında üretemiyorlar. “Arka arkaya üç yıldır üretim yapamıyoruz, Yunanistan’daki çiftçilerin üretim sorunu var” diyor Alex. Nedenini de açık lıyor: “Maliyet sorunu var. Hükümetten yakıt fi yatlarındaki verginin düşürülmesini istiyorlar. Burada yakıttaki vergi oranı çok yüksek, yüzde 70 kadar. Bu nedenle yakıta vergi ödemek iste miyoruz. Elektrik fiyatlarının düşürülmesini isti yoruz. Ayrıca Avrupa Birliği’nin yeni tarım politi kalarına dair yeni müzakereler istiyoruz. Yani çift çilerin bu üç temel talebi mevcut.”
“Üretim olmadan nasıl yaşıyorlar?” sorusunun yanıtı ise kısa: İşçileşerek. Anlatıyor: “Ne yapabili yorsak onu yapıyoruz. Babam inşaatlarda çalışı yor. Annem ev temizliğine gidiyor. Bölgemizde tu rizm var, bazen de otellerde çalışıyor. Biz çok uzun yıllardır bu durumda yaşıyoruz. Hayatta kal mak için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Yunanis tan’da durum oldukça kötü, aslında dünyada kötü, hayat pahalılığı çok yükselmiş durumda. Yunanis tan’ın önceki ekonomik durumunu da düşünürse niz tam bir felaket. Devam eden bir felaket.”
Alex, köylü eylemlerinin çok güçlü olmadığı fikrinde. Ona göre bu eylem “Çok yumuşak” bir eylem: “Bir aydır eylemler yapılıyor ancak kitle sel eylemler örgütlenmiyor, tüm sokaklar, tüm yollar kapatılabilir, tüm Yunanistan’da sokaklara çıkılabilir ama yapılmıyor. Üzücü bir gerçek ki aslında buraya gelenlerin çoğu şu anda protesto ettikleri bu hükümete oy verdiler. Hükümetle iyi bağlantıları vardı.”
YENİ TOPLANTILAR YAPILACAK
-Peki bu mitingden sonraki plan ne?
-Bu protestonun ardından herkes kendi kö yüne, kendi kentine gidecek ve kendi bölgele rinde blokaj eylemlerine devam edecekler. Tar tışmalar da devam edecek bundan sonra ne yapılacağına dair. Bazıları bu protestoları daha fazla yükseltmek istemiyor ama bazıları yük selmesi gerektiğini söylüyor. Hükümet ise para olmadığını ileri sürüyor. Ancak bu doğru değil, bu büyük bir yalan. Hükümetin parası var an cak doğru insanlar için değil. Sadece oligarkla ra harcanıyor. Ve tabii ki silahlara harcanıyor.
Annesi Valentina da söze giriyor. “Her gün endişe içindeyim. Yaşam maliyetlerini karşıla yamıyoruz. Bu durumun adil olmadığını düşü nüyorum. Özgür hissedemiyorum. Sınırlandırıl mış hissediyorum” diyor. Valentina Atina’daki bu mitingden memnun: “Burada toplanmış ol mamızdan gurur duyuyorum. Herkes için ada let istiyoruz.”
Alex ve ailesinin yaşadığı münferit değil. 1962 yılında yürürlüğe giren ve üye ülkelerin uy ması gereken Avrupa Birliği ortak tarım politi kası (CAP) yıllar boyunca küçük üreticilerin sa yısını azaltmış, büyük tarım şirketlerini güçlen dirmiş durumda. CAP bütçesinin yüzde 80’i top rak sahiplerinin sadece yüzde 20’sine gitmiş. 2005 ve 2020 yılları arasında Ab’deki çiftlik sa yısı neredeyse yüzde 40 oranında azalmış ve yaklaşık 5.3 milyon çiftçi işsiz kalmış. Yunan basınına göre bu ülkede de son 10 yılda tarım arazileri yüzde 26 oranında küçülmüş.
Yunan çiftçiler bu politikalara tepkilerini Ati na’nın ortasında bir AB bayrağını yakarak göste riyorlar. Çiftçilerin mitingi yaklaşık 4 saat sürü yor, herkes ayrılıyor ama çiftçiler meydanda sa bahlayıp sonra köylerine dönüyorlar. Şimdi köy lü komiteleri yeni toplantılar yapacak ve müca deleyi nasıl devam ettireceklerini tartışacak.
Meclis önündeki meydan ise uzun süre boş kalmayacak. 28 Şubat’ta Yunanistan işçi sınıfının önemli bir kesimini temsil eden İşçi Merkezlerinin çağrısıyla greve çıkacak olan Yunan işçiler talep leriyle burada olacaklar.