İnsan olmayan rehberler
74. Berlin Film Festivali’nin ara yarışmasında yer alan iki film ‘Pepe’ ve ‘Dahomey’, sömürgeciliğin tarihine insan olmayan anlatıcılarla bakmasıyla ortaklaşıyor.
7
4. Berlin Film Festivali’ne hakim olan eğilimlerden biri sinemanın insan odaklı anlatımı terk etmeye başlaması. Nitekim Berlinale yarışmasının en çok tartışılan iki filminin ortak noktası da bu. Mati Diop imzalı belgesel “Dahomey”, izleyicisini Dahomey krallığına ait bir Afrika heykelinin bakışına ortak ediyor. Kendisinden söz ettiren diğer yarışma filmi “Pepe”nin anlatıcısı ise Amerika kıtasında öldürülen tek hipopotam. Bu iki alışılmadık anlatıcının ortak noktası ise sömürgeciliğin kurbanları olmaları.
2019’da Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü kazanan “Atlantics” ile dikkat çeken Yönetmen Mati Diop, belgeseli “Dahomey”de sömürgecilik tarihinin sık rastlanan bir “geleneği” üzerinden Afrika kıtasının geçmiş ve gelecek tartışmalarına bakıyor. Fransa’nın 1800’lerin sonunda el koyduğu Dahomey Krallığı’na ait 7 bin tarihi eserden 26’sı Benin Cumhuriyeti’ne iade ediliyor. Diop’un anlatıcısı 26 numaralı heykel. Paris’ten Benin’e dönen 26 numaralı heykel ve diğerlerinin Benin için bugün ne ifade ettiği, 7 bin eserden 26’sının verilmesinin Beninlilere hakaret olup olmadığı gibi tartışmalar içinse Diop kamerasını Abomey-calavi Üniversitesinde yapılan bir foruma çeviriyor. Diop filminde yıllarca Fransa’da bir müzede karanlık depolarda bekleyen, ülkesinde ise kolektif bilince dönüşme potansiyeline sahip, özel bir anlatıcı yaratıyor. Bu seçimle “Dahomey” sömürge tarihi üzerine etkileyici bir bakışı, yaratıcı bir belgesel diliyle anlatıyor ve 24 Şubat’ta dağıtılacak ödüllerde Altın Ayı’ya uzanması şaşırtıcı olmaz.
Nelson Carlos De Los Santos Arias’ın yönettiği Dominik Cumhuriyeti yapımı “Pepe”nin anlatıcı seçimi ise sadece öldüğünü ve Afrika’dan geldiğini bilen hipopotam Pepe. Arias, filmde Pablo Escobar’ın 1970’lerde Afrika’dan özel hayvanat bahçesi için getirdiği üç hipopotamın ikinci neslinden Pepe’yi filmine rehber olarak seçiyor. Pepe’nin özelliği evinden bambaşka bir kıtada Amerika’da öldürülen ilk ve tek hipopotam olması. 2017 tarihli “Cocote” ile uluslararası başarı elden eden Yönetmen Arias, Pepe üzerinden sömürgeciliği ve Güney Amerika’nın tarihini ele almak için bir yol buluyor. Filmin bir sonraki sahnede ne geleceğini tahmin etmenin imkansız olduğu yapısı ile Pepe’nin başına ne geldiğini anlayamayan sesi arasında bir uyum var. Arias, izleyicisini en az Pepe My Favorite Cake filminden kadar şaşkın bir sahne bir hale sokarken filmin çıkış noktasının absürtlüğüne sadakatini yitirmiyor. Filmde birçok dilde konuşan Pepe üzerinden Arias, Escobar’ın sömürgeleştirip, fakirliğe mahkum ettiği Kolombiya halkına yer vermeyi de ihmal etmiyor.
“Pepe”nin ve “Dahomey”nin Afrika’daki vatanlarından sömürgeci Fransızlar veya aklını yitirmiş bir uyuşturucu taciri tarafından koparılan ve insan olmayan anlatıcılara başvurması tesadüf değil. Sömürge üzerine çalışan sinemacıların insan odaklı anlatıdan daha yaratıcı yollar aradığının işareti olarak görülebilir.