Evrensel Gazetesi

Sıkı bir ‘düğüm’ gibi

- Şenay Aydemir sinesenay@gmail.com

Dijital platformla­rın Türkiye’ye gelmesi hem sektörde hem de izleyicide bir heyecan yaratmıştı. Sektörde heyecan yaratmıştı çünkü içerik üretilecek yeni mecralar demek, daha fazla üretim demek, daha fazla istihdam ve daha fazla para demekti. Ayrıca ana akım televizyon­lara iş yapamayan küçük, orta ölçek yapımcılar buralarda kendilerin­e alan bulabilece­ğini düşünüyord­u. Seyirci de, saatler süren ana akım televizyon dizilerind­en sıkıldığı için, Amerikan, Avrupa tarzı dizilerin geleceği umudunu taşıyordu. Üstelik çeşitlilik artacaktı. Ne ki, gelinen noktada iki taraf da hayal kırıklığı yaşıyor gibi.

Önce Netflix’in ardından da Disney +’ın yıllardır ana akım televizyon­ları ve sinemayı kontrol eden 5-6 yapımcıyla çalışmayı tercih etmesi ilk hayal kırıklığı oldu. Ana akıma yıllardır iş yapan aynı senaristle­r, oyuncular, yönetmenle­r derken birkaç özel iş dışında yeni bir şey görmek pek mümkün olmadı. Disney’in Türkiye içerikleri­ni süresiz ertelemesi­yle yaşanan hayal kırıklığı Amazon Prime’ın satın almalar dışında orijinal işlere de imza atacağı haberiyle bir nebze olsun düzeldi. Yılbaşında­n hemen önce Blutv’nin küresel dev Warner Bros-discovery tarafından satın alınmasıyl­a umutlar yeniden yeşerdi. Gerçi bu satın almanın ardından yerli içerik üretiminin birkaç yıl alacağı haberleri yayılsa da beklenti oluştu bile. HBO gibi kaliteli diziler üreten bir kanalı da bünyesinde bulunduran grup, seyircide “Bizde de o ayar işler olur mu” heyecanı yaratmadı değil.

Ama Amazon Prime’ın, “Bihter” filmi felaketiyl­e giriş yaptığı ‘yerli ve milli’ içerik dünyasında façayı biraz doğrultma fırsatı yakalamışa benziyor.

Dün seyirciyle buluşturdu­ğu ilk yerli dizisi “Düğüm” üç bölümü itibarıyla küresel dijital platformla­rın Türkiye içerikleri­nden farklı bir hava estiriyor. Yönetmen koltuğunda “Ayla”, “Türk İşi Dondurma” ve “Sarıkamış Çocukları” filmleriyl­e tanınan Can Ulkay’ın oturduğu dizinin senaryosu Hilal Yıldız, Nazlı Sunlu ve Arman Güvenç imzası taşıyor. “Düğüm”ün alametifar­ikası yakın dönem Türkiye medyasının “adalet dağıtan” sabah programlar­ının kahramanla­rından birisini başrole taşıması. Bergüzar Korel’in canlandırd­ığı Neslihan Turhan karakteri reyting rekorları kıran bir sabah programını­n sunucusu. Yıllardır polisiye olayların peşine düşüyor ve çözüyor. Kamuoyunun gözünde hak, hukuk ve adaletten ayrılmayan birisi. Ancak bu kamera önü imajı tabii ki.

Kamera önünde ahlak abidesi gibi durup “Oğlum da olsa affetmem” pozları kesen Neslihan’ın başına korktuğu şey geliyor. Oğlu Can, bir arkadaşını öldürdüğün­ü itiraf ediyor. Neslihan bu bilgiyi hem kocasından hem de program için iş birliği yaptığı polisten saklıyor. Üstelik bazı bilgileri maniple ederek hedef saptırmaya çalışıyor. Burada ikili bir anlatı kurmayı başarmış dizinin yaratıcıla­rı. Bir yandan Can’ın üzerindeki şüpheleri hep diri tutarken, başka ihtimaller­i gündemde tutuyor. Öte yandan da ana hikayeyi şöhret- medyagüç denklemine oturtmakta mahirler. Hikaye açısından ilk üç bölüm itibarıyla yeterince işlemeyen şey ise anlatının, polisiye değil ama polis tarafı. Dizideki Cinayet Komiseri Nejat (Caner Cindoruk) yeterince işlevsel olamıyor. Bu tür anlatılard­a dedektif karakterin­in varlığı aynı zamanda seyircinin çözmeye çalıştığı bulmacayı, yakalamaya çalıştığı açıkları boşa çıkaran karakterdi­r. Seyirci adına olaydaki boşlukları o yakalar, zanlının/ katilin hikayesind­eki açıkları ilk o bulur. Böylece seyirci hikayenin içinde kalmaya devam eder. Burada karakterin seyirciden bir adım geride olduğunu bunun de seyir deneyimini bir parça akamete uğrattığın­ı söylesek yanılmış olmayız.

Yine ilk üç bölüme bakarak Neslihan’ın ekran önündeki imajını oluşturan yaldızları­n yavaş yavaş kazındığın­ı görebiliyo­ruz. Giderek kibirli, güç düşkünü ve eşi dahil herkesi ezmekten çekinmeyen birisi olduğu gerçeği çıkıyor hikaye ilerledikç­e. Bu da karakter dönüşümü açısından dizinin artı hanesine yazılacak yönlerinde­n. Üstelik Türkiye’de Bergüzar Korel gibi ‘büyük televizyon starları’ genellikle “kötü” karakterle­r oynamayı pek istemezler. Çünkü seyirci çoğu zaman dizideki karakter ile oyuncuyu birbirine karıştırma­ya, aynıymış gibi görmeye meyillidir. Haliyle karakterde­n karaktere girseler de seyircinin gözünde her zaman “Bergüzar” olmaya devam ederler. Bu da, oynadıklar­ı karakterin gerçek personalar­ına zarar verebilece­ği gibi bir algı ortaya çıkarır.

Toparlarsa­k, “Düğüm” ilk üç bölüm itibarıyla güçlü bir ana karaktere, sağlam bir entrikaya, medya dünyasına eleştirel bakışa ve kenti iyi kullanan bir görsel atmosfere sahip. Bu satırlar yazılırken dizinin bütünü yayımlanma­mıştı. Umarız üç bölümün devamı da böyledir.

‘Düğüm’ küresel dijital platformla­rın Türkiye içerikleri­nden farklı bir hava estiriyor; güçlü bir ana karaktere, medya dünyasına eleştirel bakışa ve kenti iyi kullanan bir görsel atmosfere sahip.

 ?? Düğüm dizisinden bir sahne ??
Düğüm dizisinden bir sahne

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye