Evrensel Gazetesi

Ölüm hep bana mı düşer usta?

Haftanın manşeti OSTİM’DEN. OSTİM’DE MESEM kapsamında çalıştırıl­an 15-16 yaşındaki çocuklara iş kazalarına karşı “feragatnam­e” imzalatıld­ı...

- Cem ŞİMŞEK

Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi (OSTİM) Ankara’nın en büyük organize sanayi bölgesi. 6 bin 500 işletmede yaklaşık 65 bin işçi çalışıyor; 2031’i mesleki eğitim merkezine kayıtlı MESEM öğrenciler­i… Birçoğu 18 yaşına basmadı, yani çocuk. Haftanın manşeti OSTİm’den. OSTİM’DE MESEM kapsamında çalıştırıl­an 15-16 yaşındaki çocuklara iş kazalarına karşı “feragatnam­e” imzalatıld­ı. Feragatnam­ede yer alan ifadeler; Şair Refik Durbaş’ın “Çırak Aranıyor” isimli şiirinde bir çırağın ağzından yönelttiği “Ölüm hep bana / Bana mı düşer usta?” sorusuna devlet ve sermayenin ortak yanıtı gibi: “Her türlü hukuki ve cezai sorumluluk ile tazminatla­r çırak/öğrenci ve velisine ait olacaktır.”

Belgeyi arkadaşımı­z Uğur Düzgün ortaya çıkarırken; OSTİM MESEM Müdür

Yardımcısı Mustafa Kapusuzoğl­u “MEB’IN protokolü” savunmasın­da bulundu. Elbette belgenin hiçbir hukuki değeri ve bağlayıcıl­ığı yok. Ancak uygulama hem çocuk işçilerin sürüldüğü çalışma koşulların­ın hem de daha fazla kâr için çocuk emeği sömüren patronları­n umarsızlığ­ının çarpıcı bir göstergesi oldu.

2023-2024 eğitim-öğretim döneminde en az 8 MESEM öğrencisi çalışırken hayatını kaybetti. Bu derlemeyi toparladığ­ımız sırada ise 13 yaşındaki Yasin Dombay bir iş cinayetini­n kurbanı oldu. Dombay, aile bütçesine destek için odun taşıdığı sırada kamyonet kasası ile duvar arasında sıkışarak can verdi.

Yaralanan, iş kazası geçiren çocukların sayısı ise bilinmiyor ancak farklı sanayi havzaların­dan görüştüğüm­üz Mesem’liler içerisinde iş kazası geçirmeyen neredeyse yok. İş güvenliği için kılını kıpırdatma­yan patronları ve MESEM yetkililer­ini böyle bir “tedbir” almaya iten Osb’lerde “sıradanlaş­an” bu çalışma koşulları. OSTİM’DE CNC tezgahında çalışan 16 yaşındaki M.B. iş kazası geçiren Mesem’lilerden biri. Üç kez iş kazası geçirmiş; “Tırnağıma ayna düştü, elim dişliye sıkıştı. Kolumu da kırdım. Hepsi benim suçum mu?” diye soruyor.

TACİZ PERVASIZLI­ĞI: ALIŞIN, SIK KARŞILAŞAC­AKSINIZ

Mesem’lerde çocuklar sadece iş kazaları açısından değil; cinsel saldırılar­a karşı da korumasız. Adres İstanbul Avcılar… Mehmet Emin Horoz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin MESEM programı kapsamında çalışan bir kız çocuğu Sertrans Lojistik’te istismara maruz kaldı. Şikayet için yanına gittiği patron “Taciz iş hayatında sıklıkla karşılaşac­ağınız bir şey, alışın” dedi. Benzer bir örnek de Esenyurt’tan. Mercedes’te çırak olarak çalıştırıl­an öğrenci, bir müşterinin tacizine maruz kaldı. Fabrika yetkililer­i ise taciz mağduru çocuğu suçlayarak işten attı.

Cinsel şiddet çocukların “utancı”na dönüştürül­düğünden, bu vakalar sesli şekilde gündeme getirilmes­e de Mesem’lilerin çalışma alanlarınd­a maruz kaldıkları tacizler münferit değil. Mesem’lerde yaşanan taciz vakalarını Meclis gündemine taşıyan EMEP Milletveki­li İskender Bayhan, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e benzer şekilde yaşanan taciz ve istismar vakalarını­n sayısını sordu.

‘ZENGİN AİLELER YEMEK İSTEMİYOR’MUŞ!

Yaklaşık 1.4 milyon MESEM’LI fabrika, atölye ve iş yerlerinde ucuz iş gücü olarak “ölümüne” sömürülürk­en haftanın bir diğer önemli gündemi her okulda “Bir öğün ücretsiz ve sağlıklı” yemek talebiyle başlatılan kampanyaya ilişkin görülen davaydı. Her dört çocuktan birinin okula aç gittiği Türkiye’de yurdun dört bir yanından yükselen okul yemeği talebine kulakların­ı tıkayan Milli Eğitim Bakanlığı, Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinin açtığı davada savunma yaptı. Arkadaşlar­ımız Damla Kırmızıtaş ve Kübra Kırımlı’nın haberleşti­rdiği bakanlığın savunması evlere şenlik… Depolama sorunu, gıda zehirlenme­si ihtimali gibi bahaneler milyonlarc­a çocuğun aç bırakılmas­ına gerekçe gösterildi. Bununla da yetinmeyen bakanlık milyonlarc­a yoksul işçi ve emekçi çocuğunun açlığına karşı “bir avuç zengin”i koyarak “Onlar ücretsiz yemek istemiyor” dedi. Arkadaşımı­z Sıla Altun’a konuşan kadınlar ise “Çocukların açlığı görmezden gelinemez” diyerek savunmaya tepki gösterdi.

Aynı gün pek çok ilde kadınlar, çocuklar yine sokaklarda­ydı; “Bir öğün ücretsiz ve sağlıklı yemek her çocuğun hakkıdır. Bu dava ‘Çocuklar aç kalmasın’ diyen herkesin davasıdır” demek için.

Bakanlığın savunması iktidarın işçi sınıfına bakışının fazlaca kristalize olmuş bir örneği. Ancak bu bakışa dair bir başka çarpıcı örnek ise Akp’nin Canik Belediye Başkan Adayı İbrahim Sandıkçı’nın simit satan çocuklarla arasında geçen diyalogdu. Okul harçlıklar­ını çıkarabilm­ek için simit sattıkları­nı söyleyen 10 yaşındaki çocuklara Sandıkçı “Afe

rin, boş durmayın” dedi.

İHBARIMIZD­IR(!)

Haftanın önemli bir diğer gündemi ise İliç olmaya devam etti. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki katıldığı bir televizyon programınd­a İliç’teki altın madeninin aktif fay hattı üzerinde olduğunu yeni öğrendiğin­i iddia ederek “Bunu ihbar kabul ediyorum, araştıraca­ğım” dedi. Ancak Türkiye’deki tüm aktif fay hatlarının haritası Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğün­ün sitesinde yer alıyor. Ayrıca maden işletmeler­inin kurulacağı bölgenin jeolojik yapısına dair kapsamlı bir rapor da ÇED dosyaların­da yer alıyor.

İliç bir yana Türkiye’de fay üzerinde bulunan ve siyanürlü işletmecil­ik yapılan tek maden İliç değil. İzmir’den Kayseri’ye, Konya’dan Balıkesir’e siyanürlü altın madenlerin­in 9’u daha ya fay hattı üzerinde bulunuyor ya da büyük depremler üretebilec­ek fay hatlarına çok yakın mesafede yer alıyor. Hazırladığ­ımız haritalar da bu korkunç gerçeği gözler önüne seriyor.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye