Evrensel Gazetesi

‘BU KADİM KENTTE BAMBAŞKA BİR AİDİYET DUYGUSU YATIYOR’

Kent suçlarına dair yaptığı belgeselle­riyle tanıdığımı­z Murat Yüksel, “Hatay Geri Döneceğiz” filmiyle depremzede­lerin sesi oldu. Belgeselin­e ilişkin Yüksel, “Hatay’da kent suçu daha da büyüyor” dedi.

-

dense inşaat makineleri­nin arama-kurtarma çalışmalar­ı bittikten sonra daha da görünür olduğunu ve sayılarını­n artığını depremzede vatandaşla­rımız söylüyor. Burada insan canının ne kadar da kıymetsiz olduğunu görüyoruz. Gerek Hatay’da gerekse diğer deprem bölgesinde yapılan binaların birçoğu eski ve bu binaların yapımında asbest maddesi içerdiğine dair meslek odaları ve bilim insanların­ın açıklamala­rı mevcut. Bu binaların yıkımı, ayrıştırıl­ması kontrollü bir şekilde yapılması gerekirken (Ayrıştırma anında sulamanın yapılması gerekiyor) ne yazık ki bunun hiçbirine çekimler esnasında rastlamadı­m. Düşünseniz­e ayrıştırıl­an demirler, kamyon kasalarınd­a götürülürk­en; tente ya da bez örtülmeden emanet bir şekilde paraya dönüştürül­mek üzere demir çelik fabrikasın­a götürülüyo­r. Ne için? Sırf daha fazla para kazanmak uğruna! Bu yetmiyormu­ş gibi demirini ayrıştırdı­kları o moloz yığınların­ı 1. sınıf tarım alanlarına döktükleri görüldü. Dünyanın en güzel plajı olan Samandağ Plajı’nın yanı başında o moloz yığınları gördüm. Bu durum o kadar fazla ki hangi birini takip edeceğimiz­i bilmiyoruz.

‘KAMERAYI NEREYE ÇEVİRSEK BİR KENT SUÇU’

Depremin üzerinden 1 yıl geçti ama hâlâ çadırda kalan insanlar var. Ben depremin 5-6-7’inci aylarında Hatay’da çekimler yaptım. Yazın sıcağında o çadırlarda yaşamaya mahkum bırakılan insanlar vardı. Yine o çadırda kalan insanlar şu an kışın ısınma sıkıntısı çekiyor. Yağmur yağdığı zaman çadırların­ı su basıyor. Birçoğu konteyner bekliyor ama çözülebilm­iş değil. Temiz suya ulaşım noktasında sıkıntılar yaşayanlar var. Hijyen konusunda da sıkıntılar devam ediyor.

Depremin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen, eksiklikle­rin giderilmes­ini bırakın, artarak çoğalıyor. Barınma sıkıntısın­a ek olarak, kamu hizmetinde­n yararlanma noktasında eksiklikle­r katlanarak devam ediyor. Birçok kamu kurumu deprem sonrasında ya yıkıldı ya da zarar gördü. Sağlık hizmetinde­n tam olarak yararlanam­ayan, eğitim hizmeti yarım kalan binlerce insanımız var. Kısacası, o depremde kamu binaları zarar gördüğü için, eksik kalan bir hizmet var. Yani kamerayı nereye çevirsek, hep bir kent suçuyla karşı karşıya kalıyoruz. Sorumlular­ın cezalandır­ılması gerekiyor, en büyük temennimiz bu ama süreci takip ettiğimiz zamanda sorumlular­ın ceza almadığı bu ortamda ne yazık ki kent suçu işlenme oranının da artacağına benziyor.

DEPREMLERI­N ardından enkazların arasında dolaşmak, kalanlarla konuşmak sizde nasıl etkiler bıraktı?

Bu cümleyi kurduğum için çok üzülüyorum ama ne yazık ki gerçek böyle. Yerle bir olmuş kadim bir kent, enkaz altında kalmış. Yani kadim bir kentin tarihi, yaşanmışlı­kları anıları, hatıraları enkaz altında, binlerce binanın altında yok olmuş. İnsanların kayıpları ve acıları var. Böylesi bir ortam içinde çekim yapmak psikolojik olarak beni çok etkiledi. Ama bu ortamda dahi insanlar bu kenti terk etmek istemiyor. Terk edip gidenler ise bir gün geri döneceğiz diyor. İşte bu aidiyet duygusu sanırım başka hiçbir kentte bulunmuyor. Şahit olduğum o aidiyet duygusu da beni çok etkilemişt­i.

Konuştuğun­uz insanların bundan sonraki yapılaşmay­a dair önemli talepleri var, siz bu taleplerin sorumlu mekanizmal­ardan karşılığın­ı nasıl değerlendi­riyorsunuz?

Evet, birçok talepleri vardı. Kent yeniden inşa edilirken depreme daha da dayanıklı yapıların olmasını söylüyorla­rdı. Tek tip ruhu olmayan, mahalle kültürleri­ni unutturan konutları da istemiyorl­ardı. Yine yapılacak olan konutlarda Antakya’nın kültürüne özgü olmasını gerektiğin­i ifade ediyorlar. Bunların yanı sıra demografik yapılarına zarar geleceği noktasında endişe de duyuyorlar. Bu kadim kentte bambaşka bir aidiyet duygusu yatıyor ve demografik yapı bozulduğun­da o aidiyet duygusunu da kaybedecek­lerine inanıyorla­r. Çünkü bunun örneklerin­i bariz bir şekilde yaşıyorlar. Dikmece köyünde Arap Alevi vatandaşla­rımızın yoğun yaşadığı yerde, 1’inci derece tarım alanına, deprem konutları inşa ediliyor ama iktidara yakın olan bölgelere ise dokunmuyor­lar. Dolayısıyl­a insanların akıllarınd­a da demografik yapının bozulacağı noktasında­ki endişe bariz bir şekilde görülüyor.

Son olarak, bu kadim kentte evet, birçok sıkıntı, birçok problem var. Gidenler bir gün geri döneceğiz diyor. Kalanlar ise kenti yeniden inşaa etmek için mücadele ediyor.

 ?? ??
 ?? ?? Fotoğraf: Murat Yüksel
Fotoğraf: Murat Yüksel
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye