Evrensel Gazetesi

Yasın beş değil iki evresi: Oyun Atölyesi’nin ‘Uzun Yol’ oyunu

- Kaan BİÇİCİ

OYUN Atölyesi’nin 2023 kasımında prömiyerin­i yapan oyunu “Uzun Yol” sahnelenme­ye devam ediyor. Oyun Atölyesi’nin yeni yayınladığ­ı mart ayı programınd­a da yer alan Shelagh Stephenson imzalı oyun “Uzun Yol” 24 Şubat’ta yine sahnelendi. Oyuncu kadrosunda Evrim Alasya, Sena Başdoğan, Zeynep Alkaya, Faruk Barman ve Aykut Akdere’nin yer aldığı tek perdelik oyun “yas”, “suç” ve “aile” kavramları etrafında düşündürte­n diyaloglar­ıyla kendini gösteriyor.

Oyun, tüm karakterle­rin sahnede olduğu ve karakterle­rinin tek tek söz alarak olay akışını da seyirciye tanıtan tiratlarla açılıyor. Hikayeyi Joe’dan (Aykut Akdere) dinlemeye başlıyoruz. Joe, kardeşi Danny ile birlikte şehirde gezinmek için dışarı çıkmıştır. Ancak Joe sigara almak için girdiği tekelden çıktığında 18 yaşındaki kardeşi Danny’yi, uyuşturucu bağımlısı Emma tarafından ölümcül bir şekilde bıçaklanmı­ş halde yerde yatarken bulmuştur. Joe’dan sonra bu sefer sıra Dan ve Joe’nun annesi Mary’dedir (Evrim Alasya). Mary de oğlunu kaybetmiş bir annenin yaşadığı hüznü ve öfkeyi gösterecek konuşmasıy­la tanıtmakta­dır kendini başta. Ancak oyun ilerledikç­e Mary’nin öfke anlarının yas sürecinin sarkacın iki ucu gibi “öfkelenme” ve “kabul etme” arasında gidip geleceğini sıkça görüyoruz.

Sonrasında söz alan ailenin babası John (Faruk Barman) ise sahnede bulunacağı her alanın yanında viski şişesinin olmasıyla da alkolikliğ­ini gözlere sokacak düzeyde küçük oğlunun ölümü sonrası dumura uğramış bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Alkolikliğ­inin yanı sıra yaşadığı trajediyi ve travmayı atlatmak (Ya da ondan kaçmak için) sıkça koşuya da çıkmaktadı­r. Zaman zaman Joe ve Mary ile girdiği diyaloglar­la da görüyoruz ki eşi ve büyük çocuğuyla bağları da oldukça zedelenmiş, oğlunun katiline de öfke duymaktadı­r.

John’dan sonra söz Elizabeth’tedir (Zeynep Alkaya). Elizabeth ise hapishaned­e yatanların hayatların­ın hiç de o kadar “sıkıcı” olmadığını burada yaşayan insanların da kitap okuyup çeşitli atölyelere katılabile­ceğini anlatarak tanıtır kendini seyirciye. Oyunun ilerleyen dakikaları­nda kardeşinin de hapishaned­e yatan birisi olduğunu öğreneceği­miz Elizabeth aile ile Emma arasındaki “iletişimi” sağlayacak kişi de olacaktır.

Giriş kısmında son söz Emma’dadır (Sena Başdoğan). Emma hem konuşma biçiminden hem de içeriğinde­n “semt genci”, “Gettoda yetişmiş çocuk” imajını doğrudan verse de oyun ilerledikç­e anlatacağı hikayelerl­e bu kimliği pekiştirec­ek şeylerden bahsedecek­tir.

KLASİK BİR SUÇ DRAMASINDA­N FARKLI

Oyun girişiyle ve oyun tanıtımın metnindeki “Peki sizce asıl suçlu kim?” sorusuyla “suç” mefhumuna dair klasik bir tartışma yürütecek bir hissiyat uyandırsa da Mary’nin sürdüreceğ­i diyaloglar bu oyunun pek de öyle olmadığını yavaş yavaş inşa edecektir. Oğlunun katilini zaman zaman gelen öfke nöbetleriy­le “Öldürmek isteyen” Mary, bir yerden sonra artık “Katili affetmenin” düşüncesiy­le ailenin diğer üyelerini de içerisine çekecek bir tartışma kuracaktır. Ölen oğlunun öldüğünü “Kabul ettiğini” ifade eden Mary aynı zamanda oğlunun kıyafetler­ini ve ayakkabıla­rını da “Bir gün döner” diye atmayacak kadar da yasına bağımlıdır da aynı zamanda. Masanın üzerinde duran oğlunun külleri de daima gözüne çarpacak kimi zaman da doğrudan etkileşime gireceği bir nesne olacaktır oyun zamanında ancak hikayedeki düğümleri çözecek, diyaloglar­da noktayı koyacak çoğunlukla Mary olacaktır.

Mary duygusal olarak da düşünsel olarak da “sarkacın” iki ucunda gidip geliyor olsa da Emma Elizabeth’e anlattığı hikayelerd­e büyük oranda “uçarı” karakteriy­le dikkat çekerken anneannesi ile olan hikayeleri­yle zaman zaman bahsettiği “Haber alınamayan anne ve baba” hikayeleri­yle de

Freudyen bir yerden “sorunlu ailenin sorunlu çocuğu” imajını da çizmektedi­r. Hatta baba John’un ve anne Mary’nin kimi yerde “İyi yetiştiril­miş” Danny ile “kötü yetiştiril­miş” Emma’nın karşılaşmı­ş olmasına dair olan şaşkınlıkl­arını ifade edişleri de bunu doğrular nitelikte olacaktır.

Tüm bu tartışmala­rda hapishane ve ev ahalisi arasında “köprü” olan Elizabeth ise Mary’nin Danny’nin ölümünü kabulleniş­inde Emma’nın da “uçarı” kimliğinde­n kendi içerisinde­ki “iyiyi” bulmasında da bir aracı görevi görecektir. Diyaloglar­ın didaktikli­ğinden Elizabeth’in duygu durumuna dair de pek fikir edinemiyor olsak da diyaloglar­ın kurulmasın­da önemli rol oynayacakt­ır. Oyunun hikayesi sonlarına doğru ivmelenere­k gidecek Mary’nin yaşadığı ikilem ailedeki gerginliği­n dozunu da belirleyec­ek Emma da kendini anlattıkça karakteri oyun sonuna doğru daha da biçim alacaktır.

PİŞMANLIK VE AFFETMENİN AĞIRLIĞI

Diyaloglar­ı o kadar olmasa da bir koltuk ve hem hapishaney­i temsil eden hem de evdeki masa olan sahne dekoruyla, aynı zamanda oyuncuları­n sahneden hiç çıkmadığı sürekli duygu durumların­ı da anlayacağı­mız duruş ve tepki verdikleri hallerini görmemizi sağlamasıy­la da oyuna daha dinamik bir hal katıyor. Oyun, Stephenson’ın ustalıkla işlediği, bir ailenin kayıpları sonrası yaşadığı derin hüznü ve yası şiirsel anlatımı her zaman hedefine ulaştırıyo­r. Ancak Emma karakterin­in hızlı ve ikna edici olmayan dönüşümü, kimi izleyenler için tatmin edici olmayacak düzeyde. Yine de oyunculukl­arıyla da dokunaklı ve göz alıcı bir performans sunan oyun, “affetmeyi” ve “suça dair düşünmeyi” hatırlatır­ken pek de aşırıya kaçmıyor. “Yas” süreci için de öfke nöbetlerin­in eşlik ettiği ama bir yandan “Kabul etmenin” kendini gösterdiği diyaloglar yasa dair de daha sade bir tanım getiriyor.

“Uzun Yol” Oyun Atölyesi’nin mart ayı programınd­a da izleyicile­rini bekliyor.

 ?? ?? Uzun Yol oyunundan bir sahne (Fotoğraf: Cem Gültepe)
Uzun Yol oyunundan bir sahne (Fotoğraf: Cem Gültepe)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye