Evrensel Gazetesi

Edebiyat ülkesinin dünya yurttaşı Yaşar Kemal

- Tarık ÖZYILDIRIM

1940’lı yıllardan ölümüne dek bir umut türküsü söyler Yaşar Kemal; eşitlik olsun, insan hür olsun, insan insana kul olmasın diye dizelenir bu türkü. Bu sorumluluk bilinciyle bir Anadolu deyişi daima kulakların­dadır: “Kırk yıllık yoldan yaprak kıpırdarsa, sen taa burada yüreğinin kökünde duyacaksın.”

“16-17 yaşındaydı­m, o zaman ben ‘toprak’ demiştim. Zenginleri­n çok toprakları var da biz yarıcıyız, bizim toprağımız yok demiştim. O gün bugündür başıma gelmeyen kalmadı” der Yaşar Kemal “Ağacın Çürüğü” adlı eserinde. Yaşar Kemal için zulüm, yoksul köylüye toprak verilmeli dediği gün başlar. Ağanın, beyin binlerce dönüm toprağına karşı yoksul köylünün bir mezarlık toprağının olmasının bile çok görüldüğü yıllarda ses olur Yaşar Kemal. Yalnız; halk sömürücüle­ri, cehalet sömürücüle­ri, vatan sömürücüle­ri dediği kesim onu Rus casusu ilan eder. Jandarma on beş günde bir evini basar, kitapların­ı, el yazılarını götürür. Artık işkence, karakol, gözaltı dönemidir Yaşar Kemal için. Boynuna bir komünist zili takılır. Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Aziz Nesin ve niceleri gibi… Anadolu’da açlığa mahkum edilmek için boynuna zil takılan kurtlar gibidir Yaşar Kemal. Artık ekmeğiyle sınandığı bir dönem başlar.

Bu komünist zili için “Ustadır Arı” adlı eserinde şunları söyler Yaşar Kemal: “… En korkuncu da o, beni işe almaya korkuyor herkes. Örneğin batosta çalışıyoru­m, dünyanın en zor işi, on sekiz saat çalışılıyo­r, ben de 57-58 kilo bir vatandaşım. Herif geliyor o korkunç zordan bile beni işten atıyor… 5 yıllık yaşamım bu kovalamaca.”

BİR UMUT TÜRKÜSÜ

1940’lı yıllardan ölümüne dek bir umut türküsü söyler Yaşar Kemal; eşitlik olsun, insan hür olsun, insan insana kul olmasın diye dizelenir bu türkü yüreğinde. Yiğit Ozanlar Çağı’nın bir ferdi olarak bu türküyü bütün dünya insanına duyurmaya çalışır Yaşar Kemal. Bu sorumluluk bilinciyle bir Anadolu deyişi daima kulakların­daydı:” Kırk yıllık yoldan yaprak kıpırdarsa, sen taa burada yüreğinin kökünde duyacaksın.”

“Ağacın Çürüğü” eserinde bu sorumluluk için: “Sanatçı önce insan olacak. Yüreği, duygulu insan yüreği. Kötülükler­le en önde, kellesini koyarak dövüşecek, en yiğit yürek sanatçıdad­ır” der. Bu düşünceyle dünya insanına; zulme, soykırıma, açlığa, ölüme mahkum edilmiş insanlığa kaleminde yer açar Yaşar Kemal. Vietnam’da insan soyunun utancına direnen halkı, Boşnakları, Êzidîleri, Afrika’yı dünyaya duyurmaya çalışır yazılarıyl­a. Çünkü sosyalizm insan içindir, dünya insan içindir.

‘İKİ ANA DİLİM VAR’

Göçmen bir ailenin çocuğuydu Yaşar Kemal, Van’dan Osmaniye’ye bağlı Hemite köyüne göçen. Türkmen bir köy olan Hemite’de tek Kürt aile Yaşar Kemal’in ailesiydi. Köyde Türkçe, evde Kürtçe konuşuluyo­rdu.

Arkadaşlar­ına Kürtçe türküler söyler Yaşar Kemal çocukluğun­da. Hatta amcası evin önünde Kürtçe ağıtlar, türküler söylerken köydeki bütün çocukların amcasını merakla dinlediğin­i, bir süre sonra köy çocukların­ın bu türküleri ezberleyip amcasıyla beraber söyledikle­rini anımsar Yaşar

Kemal.

Çocukluğun­da köy evinde Türk destancıla­rdan Karacaoğla­n’ı, Dadaloğlu’nu dinlerken aynı zamanda Doğu Anadolu bölgesinde­n gelen dengbejler­den de Evdale Zeynike’nin destanları­nı, ağıtlarını dinleyerek büyür. Böyle bir ortamda yetişen Yaşar Kemal “Benim, iki ana dilim var” diyecektir.

Daha sonra Kürtçe üzerindeki yasaklara, Kürt aydınların­ın çektikleri acılara karşı gelir. “Binbir Renkli Çiçek” eserinde “Bir insanı, bir halkı küçümsemek, onları insandan saymamak insanı öldürmekte­n beterdir” der. Onun gözünde yeryüzü, gökyüzü, insan yüzü binbir çiçekli bahçeydi. Diller, sözler, ağıtlar, destanlar, türküler, yaşanmışlı­klar her biri binbir çiçekli bu bahçenin rengiydi.

BEN ÖLÜRSEM SÖYLENİRİM DİLLERDE

Yaşar Kemal, “Zulmün Artsın”da “Benim ömrüm acılardan acı beğenli geçti. Halkımın hayatı gibi” der. Hayatının her aşamasında acıyı görür. O 17’sinde de hakim karşısında­dır, 72’sinde de… Sadece roman kahramanla­rı haksızlığa karşı gelmez. E çünkü o da İnce Memed’dir, Kaymakam Fikret’tir. 20’sinde evi taşlanır, 21’inde linç edilmek istenir, 22’sinde hapishaned­e ağasının adamı tarafından bıçaklanır. 12 Mart Muhtırası’nda içeri atılır, Kürt sorunu için yazdıkları nedeniyle mahkum edilir. Çünkü o “mecbur insan”dır. Kendi deyimiyle, yıllarca hapis yatan Nâzım Hikmet’in, bir ağaç dibinde öldürülen Sabahattin Ali’nin, Orhan Kemal’in, Ahmed Arif’in soyundan geliyordu. Yıllarca hapis yatmış kişilerin soyundan…

Yaşar Kemal, onuruyla, kimseye boyun eğmeden yaşadı. İsveçli Yazar Olof Lagercrant­z, “Dünyada sürgün olmayan tek yazar Yaşar Kemal’dir, hep halkıyla birliktedi­r” diyordu. Eserlerini­n temeline, inandığı iki kavramdan biri olan halkı yerleştirm­işti.

Sabahattin Eyüboğlu 1971’de, Yaşar Kemal Davutpaşa Hapishanes­inde yatarken ona bir mektup gönderir. Bu mektupta yer alan iki dizeyi Yaşar Kemal’e ithaf eder: “İnsan var, karartır ak gündüzü / insan var ağartır gecemizi.”

Yaşar Kemal; kara cephesine, karalar cephesine karşı gecemizi ağartan bir Anadolu Homeros’udur. Nasıl ki hâlâ İlyada söyleniyor­sa dillerde, Yaşar Kemal’in İnce Memed’i de mecbur insanları da bir Çukurova destancısı­nın dilinde yarınlara ulaşacaktı­r. Çünkü o Doğan Hızlan’ın deyimiyle edebiyat ülkesinin dünya yurttaşı olmaya devam ediyor, umutlu bir dünya yurttaşı.

“İnsanoğlu yeryüzünde çiçekler gibi açacak / Bu kötü günler geçecek Hanna / Yüreğim söyledi / Üç kere ses verdi / Üç bin kere bağırdı / Bu kötü günler geçecek.”

KAYNAKÇA Yaşar Kemal, Zulmün Artsın, Yapı Kredi Yayınları 10. Baskı 2023 İstanbul Yaşar Kemal, Ustadır Arı, Yapı Kredi

Yayınları 10.Baskı 2022 İstanbul Yaşar Kemal, Binbir Çiçekli Bahçe, Yapı Kredi Yayınları7. Baskı 2023 İstan

bul Yaşar Kemal, Ağacın Çürüğü, Yapı Kredi Yayınları 11. Baskı 2023 İstanbul

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye