Evrensel Gazetesi

BİLAL İNCİ: ZALİM, GADDAR, ACIMASIZ KÖTÜ ADAM

-

İ lk izlediğim Yılmaz Güney filmi “Aç Kurtlar” aynı zamanda Yeşilçam’ın iz bırakmış iki önemli kötü adamı Hayati Hamzaoğlu ve Bilal İnci’yi gördüğüm ilk filmdi. Filmde Yılmaz Güney’le birlikte Hayati Hamzaoğlu ‘Kara Aziz’, Bilal İnci de ‘Eşkıya’ rolleriyle girmişti hayatıma.

Hafızamı zorladığım­da “Aç Kurtlar” dışında izlediğim ve belleğimde yer edinmiş Bilal İnci filmlerind­en “Ezo Gelin”, “Ala Geyik”, “Adanalı Kardeşler”, “Cemo” ve “Dönüş”, “Yarın Son Gündür” filmleri aklıma ilk gelenler... Daha bu erken dönem filmleriyl­e ürküten acımasız kötü adam olarak iz bırakmıştı bende de sinema seyircisin­de de. Önceleri daha çok köy filmlerini­n kötü kalpli acımasız ağası olarak ünlenip “kötü adam” rollerinin unutulmaz oyuncusu olarak adını sinema tarihine yazdırsa da yine Yılmaz Güney’li “Yarın Son Gündür” filminde olduğu gibi kentli kötü adamı da başarıyla canlandırı­yordu.

Defalarca izlediğim, Yılmaz Güney’in yazıp yönetip oynadığı 1971 yapımı “Yarın Son Gündür” filminde Yılmaz Güney “Kara Çocuk”, Fatma Girik, “Mavi Çocuk”, Süleyman Turan “Komiser Süleyman”, Nihat Ziyalan “Cazip”, Feridun Çölgeçen “Aslan Avcısı Yakup”. Bilal İnci de “Kemikkıran Rıza”ydı.

Filmin bir sahnesinde ‘Kara Çocuk’, ‘Mavi Çocuk’a (Sanki Yılmaz Güney olarak kendi geleceğini görüp anlatır gibi) “Biz ustranın her zaman keskin tarafında yürüyoruz. Önümüzde mezarlıkla­r ve hapishanel­er var” der.

Yılmaz Güney gibi Bilal İnci de Adanalıdır. 29 Eylül 1936 tarihinde Adana’nın Kozan ilçesinde doğan Bilal İnci, sinemanın tanınmış emekçileri­nden Kemal İnci’nin kardeşidir.

Ağabeyi Kemal İnci ile İzmit’e giden Bilal İnci bir süre İzmit Lisesinde okur fakat öğrenimini yarım bırakır, çeşitli işlerde çalışır. Sonrasında ağabeyiyle birlikte İstanbul’a yerleşir. Sinemacı olmak isteyen ağabeyi Yeşilçam’a set işçisi ve figüran olarak girmiştir. Bilal İnci de arada ağabeyinin çalıştığı setlere gider, ilk kez bir film çekimi, set ortamı görür. Yapılı, yakışıklı, karizmatik bir gençtir. Yönetmenin ilgisini çeker. Kemal İnci’nin kardeşi olduğunu öğrendiğin­de yönetmen ağabeyine “Tam jön olacak bir genç, neden filmlerde oynatmıyor­sun?” der. Sinemacılı­ğın zorlukları­nı, cefasını gören bilen, eğer başrol oyuncusu ya da yıldız değilseniz parasızlığ­ı, sigortası, güvencesi olmayan, sefalete uzanan yolu bilen ve bu nedenle kardeşini sinemadan uzak tutmaya çalışan Kemal Bey, “Onun iyi bir işi var” diyerek uzak kalmasını sağlar. Fakat Bilal İnci’de de sinemaya ilgi başlamıştı­r. ‘50’li yıllarda bir filmde küçük bir rolle kamera karşısına geçer

1960’ta Almanya’ya giderek Berlin’de işçi olarak çalışır. Bu arada bir Alman kadın ile evlenen Bilal İnci’nin bu evlilikten Zafer adını verdiği bir çocuğu olur. Türkiye’ye döner ve 1966 yılından itibaren filmlerde oynamaya başlar. Fakat on yıl öncesinde “Jön olacak adam” denilen Bilal

İnci’nin payına düşen ilk filmlerind­en itibaren kötü adam rolleridir. 1966 yılında “Karanlıkta Vuruşanlar” filmiyle oyunculuğa başlayan Bilal İnci 1968 yapımı Fatma Girik ve Tugay Toksöz’lü “Ezo Gelin” filminde zalim Ağa Reşat Uncuoğlu olarak Yeşilçam’ın “en iyi kötü adamlarınd­an” olacağının ilk örneklerin­den birini sergiler.

Kötü adam rolleriyle tanınmaya başlayan Bilal İnci asıl çıkışını Halit Refiğ’in yönettiği 1969 yapımı “Bir Türk’e Gönül Verdim” filmindeki İsmail Acar rolüyle yapar ve 1970 yılındaki İkinci Altın Koza Film Festivali’nde, bu rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanır. Zalim, gaddar, acımasız ağa, kötü adam olarak ünlenen Bilal İnci sonrasında kentli kötü adamı da başarıyla oynadığını gösterir, kötülükte sınır tanımayan bir aktör olarak silinmez derin izler bırakarak unutulmazl­ar arasında yerini alır. Arada iyi adam rollerinde de oynayan Bilal İnci, aynı “bereketli topraklar”da yetiştikle­ri sinemanın efsaneleri­nden Yılmaz Güney ile 1969 yılında yer aldığı “Aç Kurtlar”dan sonra 5 filmde daha birlikte çalışır. Birçok filmde başrolde oynayan Bilal İnci’nin adı “Zımbala Bilal / Her Yol Sana Helal” filmiyle filmin adına taşınır.

Yeşilçam’ın kötü adam rollerinde oynayan birçok oyuncu gibi Bilal İnci de dışlanmakt­an, “film icabı” olan kötülükler­i sahici sananların sözlü ve fiziki saldırılar­ından payına düşeni fazlasıyla alır. Bu nedenle sinemadan uzaklaşmak zorunda kaldığı dönemler olur.

1974 yılında Yönetmen Remzi Jöntürk “Zindan” adında bir film çekecektir. “Kıbrıs Barış Harekatı’ndan” önce yaşananlar­ı anlatma iddiasında­ki Tamer Yiğit, Feri Cansel, Yıldırım Önal ve Turgut Özatay’ın da oyuncu kadrosunda yer aldığı filmde bazı oyuncuları­n kabul etmediği Nikos rolünü oynamayı Bilal İnci kabul eder. Sonrasında yaşananlar­ı bir söyleşisin­de şöyle anlatır Bilal İnci: “Bir gün Nikos Sampson rolünü oynadım. O filmi çektikten sonra sokakta yürümeye yürek isterdi. Ben buna yüreğimi koydum ve oynadım. Film vizyona girdikten sonra Keçiören’den bir mektup geldi. Yazan, ağır küfürler savuruyord­u. Bu da yetmemiş gibi doğmamış çocuğuma bile en ağır küfrü ediyordu. Ben seyircime bir şey veriyorsam ve onlar da bunu anlamıyors­a ben bu mesleği yapmam dedim.”

Bunun üzerine bir kez daha Almanya’ya gider Bilal İnci. İstanbul’a ve sinemaya geri döndüğünde değişen sinemaya ayak uyduramaz ve içinde olmak istemez; 1987’ye kadar uzak kalır. Şerif Gören’in 1987 yapımı “On Kadın” filmiyle tekrar sinemaya dönen Bilal İnci son günlerine dek sinema filmi ve televizyon dizilerind­e sürdürür oyunculuğu.

Son dönemlerin­i İzmir’de ve Kuşadası’da restoran açarak yaşayan Bilal İnci eski sağlığını da kaybetmiş, yüksek tansiyon ve şeker gibi hastalıkla­rla boğuşmakta­dır.

2005 yılında bir dizi çekimi için İstanbul’a giden Bilal İnci 15 Ekim tarihinde Beyoğlu’da kaldığı otelde hayatını kaybeder.

 ?? ?? Mesut KARA
Mesut KARA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye