Su hızarları: Unutulup giden bir miras
KOL gücüyle yapılan zorlu kereste işini suyun gücünden yararlanarak çözmeyi amaçlayan ilk su hızarlarının kökeni 17. Yüzyıla kadar dayanıyor. su hızarları olduğu biliniyor. Ancak günümüze ulaşan bir kalıntıya henüz rastlamadık. Bazı köylerde yaşlıların anlatımından su hızarlarının varlığını dinlesek de ulaşabildiğimiz tek su hızarı fotoğrafı, 19. Yüzyılın sonlarına ait. Osmanlı’nın son döneminde Trakya’da, Yunanistan sınırındaki bir köyde çekilen fotoğrafta, çalışan bir su hızarı önünde at üstünde fesli insanlar, biçilmiş keresteler ve yüksekten düşürülerek hızarın çarkını çevirdikten sonra akıp giden su görünüyor…
KIRKKAVAK’TAKİ SU HIZARI
Antalya bölgesinde Gazipaşa dışında Manavgat’a bağlı Düzağaç-kırkkavak mahallesinde de bir su hızarı bulunduğunu öğrendim. Yaşar Kemal’in röportajlarından oluşan ‘Yanan Ormanlarda 50 Gün’ adlı kitabında sözünü ettiği orman köylerinden biri olan Kırkkavak’taki su hızarı yakın zamana kadar kullanılmış.
KAŞ DAĞLARINDA KERESTECİLİK YAPAN İKİ KAFADAR
Günümüzde üzerinde bir baraj inşa edilen Finike’deki Kapıçay üzerinde de bir su hızarı olduğu düşünülüyor. Geçmişte Likya’nın en büyük zenginliklerinden biri olduğu bilinen sedir ormanlarının bu bölgede yoğunlaşması, Kaş-elmalı ve Finike dağlarını kereste üretimi açısından önemli kılıyordu. Kaş’a bağlı Sütleğen köyündeki Meryemlik Tepesi (Neisa) olarak anılan bölgede 2007 yılında bulunan bir yazıtta, İ.S. II. Yüzyılın ortalarında burada yaşayan Neisa’lı Artemes ile Hermaios adlı iki kerestecinin, hiç kimsenin başaramadığı bir işi başararak Kartapis ormanından kereste çıkardıkları tarihe not düşülmüş. Eski Yunanca yazıtı çeviren Prof. Dr. Sencer Şahin (1939-2014), bugün Kıbrıs Kanyonu’nun olduğu bölgeyi tarif eden Kartapis ormanından sedir ağaçlarını çıkaran Roma vatandaşı iki kafadarın, günümüzde Tahtacılar olarak anılan orman işçilerinin yaptığı işi yapan kişiler olarak tanımlamıştı.
FABRİKA DERESİNİN ADI SU HIZARINDAN KALMA
Kastamonu-şenpazar’daki Fabrika Deresi’nin adının, geçmişte burada bulunan ve yerel halk tarafından “fabrika” olarak anılan su hızarından kaynaklandığı söyleniyor. Yerel halkın hafızasında belli belirsiz anlatılarla varlığını sürdüren su hızarlarının somut varlıklarına ilişkin izler silinip gitmiş. Daha çok geçici ve mevsimlik atölyeler olarak kurulan ancak kullanımı sona erince terk edilerek yok olup giden bu yapılar, dünyanın başka ülkelerinde koruma altına alınarak geçmişin kültürel mirası yaşatılıyor.
MİRAS CANLANDIRILMALI
Karadeniz bölgesinden hiçbir kayıt yok elimizde. Ancak o bölgede Kastamonu örneğinde olduğu gibi yaygın olarak kullanılmış olabileceğini düşünmemiz için birçok neden var. Bir zamanlar ormancılık kültürünün ve orman işçiliğinin bir parçası olan su hızarları uzunca bir süre kullanılmasının ardından geriye fazla bir iz bırakmadan sessizce yok olup gitti. Nehir vadilerinin olduğu orman köylerinde yaşayan halkın hafızasında belli belirsiz anılarda ve kimi zaman yer adlarındaki ipuçlarında kalan su hızarlarının ulaşabileceğimiz bir örneği olması durumunda hiç değilse canlandırılması geçmişin daha doğru anlaşılmasına katkı sunacaktır.