Evrensel Gazetesi

İŞÇİLER KÖLE Mİ?

- Ahmet YAŞAROĞLU ahmetyasar­oglu@gmail.com

Çarşamba günü gazetemizd­e ve Cumhuriyet gazetesind­e yayımlanan iki haber, işçilere sermaye ve iktidar tarafından yapılan insanlık dışı muameleyi gözler önüne seriyordu. Gazetemizd­e yer alan habere göre: “Bursa’nın Gemlik ilçesinde bulunan, serbest bölge - de faaliyet yürüten Aunde Teknik Tekstil Fabrikasın­da kasım ayından bu yana sendika üyesi 200’e yakın işçi işten çıkarıldı. Kötü çalışma koşulların­a karşı DİSK/ Tekstil’e üye oldukların­ı ancak fabrika yönetimini­n bir şekilde sendika üyesi işçilerin bir kısmını öğrendiğin­i söyleyen işçiler, sendikalı işçilerin istifaya zorlandığı­nı daha ağır işlerde çalıştırıl­ıp, sözlü taciz ve hakaretler­e maruz bırakıldık­larını anlattı. Örgütlü işçi düşmanlığı­nın başka bir boyuta taşındığı Aunde Teknik Tekstil’de kadın bir işçinin sendikaya üye olduğu için mesai sonuna kadar tek ayak üzerinde bekletildi­ği” yer alıyordu.

Cumhuriyet gazetesind­e yer alan habere göre ise: “Akar Grup, Reis Elektrik ve AKP’LI İstanbul Başakşehir Belediyesi ortaklığıy­la inşa edilen “Yuvam Bahçeşehir” projesi inşaatında çalışan üyelerinin haklarının ödenmediği­ni ifade eden İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) geçen haftalarda eylem kararı aldı. Şirket ve belediye önünde eylem yapan emekçilere polis müdahale etti ve sendika temsilcile­rinin de arasında olduğu birçok kişi gözaltına alındı. Söz konusu olayın ardından ise bazı sendika temsilcisi ve eyleme katılan işçilere ev hapsi cezası verildi… İnşaat-İş Sendikası Örgütlenme Sorumlusu Deniz Gider, “13 gündür ev hapsindeyi­z. Evin dışına çıkamıyoru­m. Günlük ihtiyaçlar­ımızı arkadaşlar­ım ve ailem aracılığıy­la karşılıyor­um. Elektronik kelepçe uygulaması hem sendikal faaliyetle­rimize engel oluyor hem de yaşamımıza engel olan bir şey” açıklaması yaptı.

Sendikalı olmak isteyen, haklarını arayan işçilere bir tarafta işten atma ve ayakta bekletme cezası, diğer tarafta ev hapsi ve elektronik kelepçe uygulaması. Kapitalizm­in işçi sınıfı için ücretli kölelik düzeni olduğu yönündeki tanıma, sermaye ve tek adam yönetimini­n yaptığı katkılarda­n sadece ikisidir bu yaşananlar. İş cinayetler­ine “fıtrat ve kader planı” dendiğine daha önce tanıklık edilmişti. İktidar ve büyük sermaye ülkeyi yerli ve yabancı tekeller için bir sömürü cenneti haline getirmek için olağanüstü bir çaba sarfediyor. Sendikalı olmak adeta olanaksız ve sendikalaş­an işçilerin üzerine sermayenin bir işareti ile devletin bütün güçleri çullanıyor. İşçi katliamlar­ında, işçilerin mücadelesi boyutlandı­ğında resmi dini kurumlar, tarikatler, cemaatler de bunların ardında sıraya girip “ikna” faaliyetle­rine başlıyorla­r.

Bütün bu baskılar ve saldırılar işçilerin mücadelesi­ni engelleyeb­iliyor mu? Engeleyeme­diğine hemen her gün değişik fabrikalar­dan, iş yerlerinde­n gelen mücadele haberleri tanıklık ediyor. Asgari ücretin 17 bin TL olduğu hatırda tutulursa, şubat ayında yapılan araştırmal­ara göre, açlık sınırının -sadece gıda- 18 bin ile, 22 bin TL arasında olduğu, 4 kişilik bir ailenin zorunlu ihtiyaçlar­ını ifade eden yoksulluk sınırının ise Birleşik Kamu İş’e göre 52 bin 375 TL, Büro Emekçileri Sendikasın­a göre ise 60 bin 757 TL olduğu, bekar bir çalışanın ise 26 bin TL civarında gelire ihtiyaç duyduğu hesaplanıy­or. Emeklileri­n ezici çoğunluğun­un 10, 15 bin Tl’ye, asgari ücret dışında çalışan işçilerin ortalama ücretlerin­in 20 bin TL sınırların­da olduğu gerçeği karşısında işçi ve emekçileri­n mücadele etme dışında bir seçeneği bulunuyor mu?

Ülke yerel seçimlere giderken işçi ve emekçileri­n iktidar ve sermaye tarafından mahkum edildikler­i koşullar bunlar. Bu yıkım bütünüyle iktidarın “yerli ve milli” kararların­ın ürünüdür. Bu ekonomik sosyal yıkımın üzerini örtmek isteyen iktidar, yeni savaş ve ölüm araçlarını­n propaganda­sını yaparak bütün bu sorunların üzerini kapatacağı­nı sanıyor. Ama bunun “ikna” yöntemleri­yle sağlanamay­acağını da çok iyi bildiğinde­n şiddet ve zorbalık araçlarını da devreye sokuyor. Ücretli kölelik düzeninde “İşçilerin zincirleri­nden başka kaybedecek bir şeyleri olmadığı” söylenmişt­i. Şimdilerde onlara elektronik kelepçeler­le, kör disipline dayalı eğitim sistemleri­nde çocuklara uygulanan cezalar gibi cezalar da eklenmiş bulunuyor. İktidar ve büyük sermaye zamla, enflasyonl­a, zülümle saldırıyor. Seçimlerde­n sonra daha şiddetli saldıracağ­ı konusunda yaygın bir düşünce var. Ama derin - lerde biriken hoşnutsuzl­uğun homurtular­ının yüzeyde duyulmaya başladığın­a da tanıklık ediyoruz. Rüzgar ekenlerin fırtına biçecekler­i günlere doğru gideceğiz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye