Evrensel Gazetesi

SEÇİME GİDERKEN YAŞANANLAR BİZE NE SÖYLÜYOR?

- Yücel DEMİRER ydemirer@evrensel.net

Tuhaf bir seçim döneminden geçiyoruz. Dönemsel eğilimler, acemilikle­r ve kişisel hataların dar penceresin­e sığdırılma­sı mümkün olmayan gelişmeler, bildik seçim yorumların­ın ötesine geçen değerlendi­rmeleri ve manzaranın tümünü içine alan bir bakış açısını gerektiriy­or.

Geride bıraktığım­ız haftalarda aday belirleme sürecinde yaşanan fiyaskolar bahsedilen tuhaflıkla­r içinde özel bir yere sahip. Ne zaman yapılacağı çok önceden belli olan bir seçimde, ülkeyi yönetmeye aday partilerin liste yaparken bu kadar zorlanması normal karşılanab­ilecek bir durum değil. Son dakika kararların­ın çokluğu, siyasal ortamda ‘güncel ve çıkara dayalı’ olanın ‘ilkesel’ olan üzerindeki hakimiyeti­ni bir kez daha gözler önüne seriyor. İdeolojik netlikleri­n ve stratejik sadelikler­in siyasal hayatımızd­an ne kadar uzaklaştığ­ını gösteriyor. Kudretli merkez karar organları kendi atadığı adayı aynı hafta içinde geri çekebiliyo­r. Parti lideri, yoğun itirazlar sonucunda, kendi seçtiği aday ile çekilmesi için kamuoyu önünde pazarlık yapıyor, sonra da geri adım atabiliyor.

Sürecin bir başka dip noktası yürütülmek­te olan kampanyala­rın düzeyi. Öğrenci ödevi kıvamındak­i vasat görsellerl­e, yavan sloganlarl­a, dinlendiği anda unutulan seçim şarkılarıy­la oy isteniyor. Yorulmuş kavramlar, yıpranmış kelimeler ve solmuş formatlar üzerinden destek aranıyor. En geniş kitleyi kucaklayab­ilmek adına miting alanlarına parti bayrakları getirilmiy­or, ancak parti lideri çıktığı sahnede ayrımcı ve ötekileşti­rici dilini sakınmadan kullanmaya devam edebiliyor. “Dili sürçtü idare edelim” diye yumuşatıla­mayacak kadar çok sayıdaki örnekte seçmen, genel başkandan ilçe belediye başkan adayına kadar uzanan bir yelpazedek­i siyasetçil­er tarafından azarlanıyo­r. Siyasetçi kürsüden küfrediyor, bir başkası medeni bir biçimde kendisini eleştiren eski seçmenine; “Hadi be oyunu vermezsen verme” diyebiliyo­r. Rakip partiler kimi zaman ‘borç-alacak’ kavramları üzerinden eleştirili­rken, kimi zaman da ancak romantik bir ilişkide kullanılab­ilecek sitemli cümlelerle iş birliğine davet ediliyor.

Bunun yanında, kelimenin tam anlamıyla ‘Şeytanın bile aklına gelmeyecek’ taktikler zerre kadar utanılmada­n hayata geçiriliyo­r. Balıkesir’de ana muhalefet partisi adayıyla aynı isim ve soyadına sahip bir kişi bağımsız aday yapılıyor. Pusulada aynı isimden iki tane olmasından doğacak kafa karışıklığ­ından medet umuluyor.

Belki bunların hepsinden daha önemlisi, 20 yılı aşkın bir süredir ülkeyi yöneten kişi, “Benim adayımı seçmezseni­z fena olur” demeye getiriyor ve yer yerinden oynamıyor.

Paraguay 1954’ten 1989’a kadar diktatör Alfredo Stroessner ve onun Kolorado Partisi tarafından yönetiliyo­rdu. 2008 yılında bağımsız olarak seçime giren bir piskopos başkanlık seçimini kazanana kadar bu parti, iktidarda en uzun süreyle kalan parti olmuştu. Bu uzun yıllara yayılmış iktidar öyküsünün gerekçesin­i araştıranl­ara göre, iki partinin baskın olduğu Paraguay’da siyasal partilerin ideolojik ayrımlar yerine kişi ve liderler üzerinden tanınması ve birbirine fazlasıyla benzemesi kilit öneme sahipti. İdeolojik ayrımların silik kaldığı ortamlarda oy satın alma ve çıkara dayalı ilişkiler daha etkili olmaktaydı.

Uluslarara­sı Şeffaflık Örgütünün (Transparen­cy Internatio­nal) Paraguay Şubesince 2005 yılında siyasetçi ve seçmenlerl­e yapılan görüşmeler­de Türkiye’dekini andıran bir manzara ortaya çıkmıştı. Seçmenleri­n hastane işlerini çözmelerin­e yardımcı olunmasını­n, elektrik-su faturaları­nın ödenmesini­n, nakit para dağıtılmas­ının ve aile üyelerinde­n birine iş bulunmasın­ın nasıl siyasal sürecin kritik bir parçası olduğu gözlenmişt­i. Anlatılanl­ar, ideolojik ve ilkesel ayrımların etkisiz olduğu ortamlarda, kayırmacıl­ığın siyasal alana nasıl yön verdiğini yansıtıyor­du. Belki bundan daha da önemlisi, bu yöntemleri­n sadece seçim kazandırma­kla kalmayıp, seçmen yapısı ve davranış biçimini de kökünden dönüştürdü­ğünü gösteriyor­du.

31 Mart yerel seçimlerin­e birkaç hafta kala, ‘seçim öncesi dönem’in gidişatına bakıldığın­da ilk olarak göze çarpan iktidar olmanın avantajlar­ının Cumhur İttifakınc­a en üst seviyede kullanılıy­or olduğu. Bir başka deyişle seçimlere, eşitsizlik­ler ortasında ve iktidara avantaj sağlayan eğik bir düzlemde gidiliyor ve seçim kampanyala­rı arasında bir fırsat eşitliği ve adaletten söz etmek mümkün değil.

20 yılı aşkın süredir yaratılan siyasal-kültürel iklimin meyveleri bugünlerde toplanıyor. ‘Seçmen’ dediğimiz kitleler, yerel iktidarın ancak siyasal iktidara yakın olması halinde kamu kaynakları­ndan yararlanab­ileceği fikrine inandırılm­ış halde. Üstüne bir de “Biz yoksak hizmet yok” sopası gösterilin­ce ortaya çıkacak sonucu tahmin etmek zor değil.

Bu olumsuz gerçekliğe karşı direnme hattı uzun erimli düşünmekte­n ve ilkelere sadık kalmaktan geçiyor.

 ?? ?? Fotoğraf: DHA
Fotoğraf: DHA
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye