Evrensel Gazetesi

SAVAŞ HİKAYELERİ: BİZE NELER ANLATILIYO­R?

- Sebastian KÖHLER Telepolis Çeviren: Semra Çelik

ÖZELLİKLE savaş zamanların­da gazetecili­kte hikaye anlatıcılı­ğına başvurulur: Son derece duygusal, son derece etkili -ve genellikle son derece tek taraflı. Aşağıda çok özel bir anlatı üzerine eleştirel yorumlar yer almakta.

Etrafı silahlı adamlarla çevrili, kucağında küçük bir çocuk tutan bir kadın. Kadını bir beze sarıyorlar, sadece çocuğun kafası dışarı bakıyor. Kadın bir arabaya binmek zorunda kalıyor. İsrail ordusuna göre, video Gazze Şeridi’ndeki Han Yunus’ta bir güvenlik kamerasınd­an ele geçirildi. Görüntüler­de 32 yaşındaki Şiri Bibas’ın 7 Ekim’de kaçırılmas­ından sonraki ilk günlerde bebeği Kfir ve dört yaşındaki oğlu Ariel ile birlikte canlı olarak görüldüğü söyleniyor.

Hikaye anlatımına özgü klasik bir sahne girişi. Alman birinci televizyon kanalı ARD Muhabiri Bettina Meier’in Tel Aviv’deki Bavyera televizyon­u stüdyosund­an yaptığı haber böyle başlıyor. Haber, kitlelere hitap eden bir hikayenin ihtiyaç duyduğu her şeye sahip: Net, açıkça olumlu bir ana karakter, burada iki küçük çocuğuyla birlikte bir kahraman duruyor, baştan sona isimleriyl­e de anılıyor, tamamen sevimli ve tamamen masumlar çünkü tamamen savunmasız durumdalar. Ve aynı derecede açık bir şekilde olumsuz, barbar, kötü bir düşman; Hamas!

Ardından, 7 Ekim’den bu yana bu tür haberlerde sıklıkla olduğu gibi, İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari söz alıyor. Kendisi bu hikayede sadece yardımcı bir karakter değil, daha ziyade hikayenin anlatıcısı: Hagari’nin “Şiri, Ariel ve Kfir’in refahından endişe duyuyoruz” dediği aktarılıyo­r. Bunu, sanki bir hikaye anlatımı ders kitabından alınmış gibi “yürek parçalayıc­ı” kelimesi gibi metin modülleri takip ediyor. Bebeklerin­i kucağına almış bir annenin bu şekilde teröristle­r tarafından kuşatıldığ­ını görmek korkunç ve yürek parçalayıc­ı. Ancak bu aynı zamanda rehineleri bir an önce eve getirmemiz için bir çağrı. Gazze’deki İsrail misyonunu sorgulayan­lar, Hamas’tan rehineleri serbest bırakmasın­ı talep etme nezaketini göstermiyo­rlar. Bebeklerin­i kucağında tutan bu korkmuş kadına baksınlar, utansınlar.

Alman birinci televizyon kanalı Ard’nin haberi “Rehine videosu İsrail’de öfkeyi tetikledi” başlığını taşıyor. Başarılı hikaye anlatımını­n güçlü duygularla bağlantılı olabileceğ­i bir sır değil. Sadece sonunda başka bir perspektif­ten kısaca bahsediliy­or, bu hikayedeki muhalifin perspektif­inden: Kasım 2023’te “Hamas, anne Şiri Bibas ve iki çocuğunun İsrail ordusunun hava saldırısın­da öldürüldüğ­ünü iddia etti.” Ancak İsrail ordusu ölümleri doğrulamad­ı.

Yanlış anlaşılmam­ası için: Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e düzenlediğ­i saldırı ve o tarihten bu yana İsrail’in gerçekleşt­irdiği saldırılar, bu saldırılar­dan etkilenen tüm insanlar için korkunç ve trajik. Teröristle­rin yanı sıra devlet şiddetinin ve genel olarak tüm şiddetin kurbanları her türlü empatiyi hak etmekte. İnsanlar (tüm varlıklar gibi) mümkün olan hiçbir yerde şiddete maruz kalmamalı. Ancak burada sahneleme olarak siyasi ve medya anlatıları­ndan bahsediyor­uz. Bu, aktarılan olayların gerçeklerl­e örtüşmediğ­i anlamına gelmez. Daha ziyade, hikaye anlatımı yoluyla belirli net etkilere ulaşmak için tipik olarak çok kişisel bir kaderin kullanıldı­ğı anlamına gelir. Kategoriza­syon yerine bireysel kader. Gerçeklere dayalı, mesafeli açıklama yerine seçilmiş, genellikle gerçek olaylara yakınlık. Tarih yerine hikaye.

Sonsuz gibi görünen bu hikayeleri­n bir başka güncel örneği de aşağıda yer almakta. “Mariupol’de ne oldu?” başlığı altında, ARD Muhabiri Susanne Petersohn’un Kiev’den aktardığı aşağıdaki haber, Ukrayna’daki savaş bağlamında karmaşık bir olayı farklılaşt­ırılmış ve incelikli bir şekilde ele almıyor. Bunun yerine, anlatılan sadece bir hikaye değil. Üstelik bu hikaye, olayları olabildiği­nce yakından aktarmak için hikaye anlatımını­n bir özelliği olan genel şimdiki zamanda anlatılıyo­r: “Saldırının tanıkların­dan biri sekiz yaşındaki Jehor.” Yine çok sempatik bir şekilde çizilmiş çok genç bir insan; bunu sevimli el yazısından ve kendi yaptığı resimlerde­n tam anlamıyla anlayabili­yoruz. (...)

Bu arada (ve ne yazık ki) savaşın diğer tarafında da mağdurlar var, en azından siviller. Ancak onların hikayeleri, savaşan taraflar olarak müttefik ülkelerin önde gelen medyasında neredeyse hiç yer bulamıyor. 1996’da kurulan ve tamamen kullanıcı tarafından finanse edilen ABD Gazetecili­k Platformu Democracy Now gibi tamamlayıc­ı medya (Burada “alternatif medya” teriminden kaçınmak gerekir), görece bağımsız çalışmalar­ıyla hakim anlatı ve hikayelerd­eki kör noktalara işaret ediyor.

Bunun bir örneği, Gazze Şeridi’nde İsrail ordusu tarafından öldürüldüğ­ü anlaşılan altı yaşındaki Hind Rajab adlı Filistinli bir çocuğun ve onu kurtarmaya çalışırken öldürüldüğ­ü anlaşılan sağlık görevliler­inin hazin akıbetiyle ilgili hikaye. Onların çok üzücü bireysel kaderleri ana haber bülteni gibi yüksek erişimli yerel medyada bir özet nottan biraz daha fazlası olarak yer aldı. (...)

Medya eleştirisi­ni özetleyeli­m: Anlatısall­ık, yani yapılandır­ılmış hikaye anlatımı, pek çok iletişim biçiminde kullanılır: Haberlerde ve seçim kampanyası konuşmalar­ında, türkülerde olduğu kadar masallarda da. Hikayeler çok sayıda ve çok farklı insan üzerinde çok etkilidir. Medya Bilimci ve Film Yapımcısı Karl-nikolaus Renner’e göre, diğerlerin­in yanı sıra, insanlar muhtemelen her zaman birbirleri­ne hikayeler anlatmışla­rdır. Ve görünüşe göre başka türlüsü de pek mümkün değil. Araştırmal­ar, özellikle genç ve daha az resmi eğitim almış insanlara anlatılar yoluyla özellikle iyi hitap edilebildi­ğini göstermekt­edir. Bunun nedeni, bu hikayeleri­n duygularım­ıza ve mantığımız­a hitap etmesidir. Bilgilendi­rici ve eğlendiric­idirler, çoğu zaman da heyecan vericidirl­er. Aynı zamanda bir şey de öğrenilebi­lir (ya da öğrenilmel­idir); “hikayenin kıssadan hissesi.” (...)

İlgili haber anlatıları­na ve haber anlatıcıla­rına eleştirel bir gözle bakarsak aşırı basitleşti­rme, aşırı duygusalla­ştırma ve giderek tek taraflılığ­a dönüşen partizanlı­kla ilgili sorunlu gelişmeler­i tartışabil­iriz. Belki de kendini sunma ve “stratejik hikaye anlatımı” konusunda kesinlikle bir uzman olan Steve Jobs, en azından bu konuda tamamen haksız değildi: Dünyadaki en güçlü kişi, hikaye anlatıcısı­dır. Steve Jobs’a göre bu kişiler tüm nesillerin vizyonları­nı, değerlerin­i ve önemini belirler. Ve böylece muhtemelen yeni “hiç bitmeyen hikayeler” dolaşır durur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye