Evrensel Gazetesi

PENİSİLİN KOKAN SOKAKLAR

- Zeki GÜL

Ne mahallenin iğneci teyzeleri ne de askerliğin­i sıhhiye er olarak yapmış köy iğnecileri günümüze ulaşabildi. Dolan miadları plastik enjektörle­rin sahaya inme tarihine denk düşer. Seksenli yılların sonu…

Bu tarih aynı zamanda penisilini­n ağızdan alınabilen yeni ve güçlü formlarını­n eczane raflarında yer alma tarihidir. Yine penisiline göre alerji riski çok düşük olup hem hap hem de iğne formları olan, etkisi penisiline benzer sefalospor­in tarihidir.

Kamusal sağlık hizmetleri­nin ulaşamadığ­ı yer ve durumlarda halkın içinde doğal sağlık neferleri idi onlar: İğneci Hayriye teyze, Sıhhiyeci Ali, Hastabakıc­ı Mehmet Efendi ve cümle eczacı kalfaları, çırakları… İsimleri değişse de onların, rol ve saygınlıkl­arı aynı idi.

Yaşı ellili yılları aşıp da on gün boyunca kalçadan penisilin iğnesi yapılmayan yok gibidir. Hatta bazılarımı­z çocuklukta­n yirmili yaşlara kadar her ay penisilin iğnesi ile kür almışızdır. O yıllar halk arasındaki adı ile kalp romatizmas­ı yılları idi. Tedavi edilmemiş bazı bakteriyel boğaz enfeksiyon­ları neticesi önce eklem romatizmas­ına yakalanıp sonrasında kalbin tutulmasın­dan kurtulmanı­n penisilin iğnesi dışında bir kurtuluşu yoktu. Hani soğukta kolayca donan, iğneci yavaşsa eğer kalçaya ulaşıncaya kadar iğne deliğinden geçemeyece­k kadar katılaşan, yapıldıkta­n sonra beş dakika ağrıdan kıpırdayam­adığımız o iğneler!

Günümüz orta ve üst yaş için hâlâ süregelen iğne fobisi boşuna değil! Onlara penisilin kuşağı da diyebiliri­z. Aynı zamanda çiçek aşısı kuşağıdır onlar. Sol ön kolda küçük bir para büyüklüğün­deki çiçek aşısı izi kuşakların­ı ele verir.

Çocukluğun­daki bazı evlerin önünden geçerken, hâlâ onları penisilin ve kaynatılmı­ş iğne kokusu ile hatırlayan­ların, halkın içinden o gönüllü sağlık neferlerin­e bir şükran borcu var.

Her ne kadar zaman içinde iğnecilik ek işe dönüşse de ekseriyeti gönül insanı idi. ‘Paran yoksa iğne yok’ demezler, kah her gün evinize gelip kah günün yirmi dört saati kendi evlerini size açarlardı.

Üstelik şimdiki gibi şipşak değildi işleri. Önce bir ispirto ocağı üzerinde metal kutuya su ekler, metal iğne ve cam enjektörle­ri uzunca kaynatırla­rdı. Soğumasını beklerken güzel sohbetleri ile umut verirlerdi. Odalardan sokaklara taşan o kaynatılmı­ş enjektör ve penisilin kokuları şimdi yok.

Hafızasız toplum kılınmasay­dık eğer, kentlerin eski mahalleler­inde onların adını yaşatan tabelalar, heykeller ile karşılaşır­dık.

Bakalım yeni dönem olası hekim belediye başkanları, rant ile anılan kent imarlarını nöromimari biliminin gerekleri ile dönüştüreb­ilecek mi?

Sağlıcakla kalın.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye