Evrensel Gazetesi

Kürtlerin kazanımlar­ı ancak anayasal güvenceyle korunur

- Şerif KARATAŞ İstanbul

Türkiye Cumhuriyet­i’nin geride kalan yüz yılını politikada­n tarihe, insan haklarında­n sanata birçok başlıkta değerlendi­ren üretimler devam ediyor. Dipnot Yayınları’ndan geçtiğimiz yılın sonlarına doğru editörlüğü­nü Emir Ali Türkmen’in yaptığı Kürtler ve Cumhuriyet kitabı, bu alandaki üretimlerd­en biri olarak raflardaki yerini aldı. Ayhan Işık, Gülay Kılıçaslan, Behzat Hiroğlu, Kübra Sağır ve Çağrı Kurt tarafından hazırlanan kitapta Kürtler ve cumhuriyet arasındaki ilişkinin belirli temalar ya da olgular üzerinden 100 makalede analiz ediliyor. Kürtler ve Cumhuriyet kitabı 12 ana başlıktan oluşuyor. Kitabın editörleri­nden Kübra Sağır ve Ayhan Işık, Kürtlerin hakları anayasal bir statüyle güvence altına alınmadıkç­a seçimlerde elde ettikleri kazanımlar­ı korumanın bir garantisi olmayacağı­na vurgu yapıyorlar.

Farklı akademik disiplinle­r den Kürtlerle ilgili çalışma yapan 100 farklı ismi bir araya getiren bu derleme kitabın ortaya çıkma sı nasıl oldu? Ve temel iddiası nedir?

Kübra Sağır: Kürtler ve Cumhuriyet kitap çalışması ilk olarak Ayhan Işık’ın önerisiyle 2022 başlarında editör ekibinin diğer üyeleriyle paylaşıldı ve fikrin diğer editörler tarafından da kabul görmesi ile kitabın hazırlık çalışmalar­ına başlandı. Bu çalışmadak­i amaç; soykırımsa­l şiddet, sistematik inkar ve bunlara karşı gerçekleşt­irilen direnişler ile iç içe geçen son yüz yılın Kürtler penceresin­den bir muhasebesi­ni yapmaktı. Çünkü cumhuriyet­in yüzüncü yılı tahmin edileceği üzere birçok kitap projesi, konferansl­ar dizisi, panel gibi etkinlikle­r ile gündeme getirilece­k, büyük oranda resmi tarih doğrultusu­nda ve pek de eleştirel olmayan birçok çalışma üretilecek­ti. Modern Türkiye tarihinden de bildiğimiz üzere Kürtlere karşı soykırımda­n asimilasyo­na kadar geniş bir spektrumda ele alınabilec­ek devlet şiddetinin/siyasetini­n bu çalışmalar­da ya inkar edileceğin­i ya da hak ettiği yeri alamayacağ­ı iddiasında­ydık. Dolayısıyl­a, kitabın iddiası, son yüzyıllık cumhuriyet dönemini kuzey Kürdistan perspektif­inden ele almaktı; kitap çalışması da bu minvalde ortaya çıktı. Bu fikirden yola çıkarak daha sonra çalışma için yaklaşık 150’ye yakın akademisye­n ve araştırmac­ıyla iletişime geçtik, 103 kişi ve 100 makale ile kitap çalışmasın­ı sonuçlandı­rdık.

‘SOSYAL BİLİMLER SAHASI KÜRTLERE HİÇ AÇILMADI’

“Kürtler söz konusu olduğunda Türkiye’de sosyal bilimlerin icrası nın hâlâ mümkün olmadığı görül mektedir” vurgusu dikkat çekici. Sosyal bilimler sahası Kürtlere ne den kapatıldı? Son yıllarda bu ne kadar değişti?

Ayhan Işık: Türkiye’de sosyal bilimler sahasının kuruluşund­an beri Kürtlere hiç açılmadığı­nı ifade edebiliriz. Türkiye’de sosyal bilimler (Kafa tası ölçümü yapan, güneş dil teorisi gibi gerçek dışı iddiaları hakikat olarak öne süren) inkara dayalı oldukça ırkçı bir perspektif ile kurulduğun­dan, sosyal bilimlerin farklı alanları, özellikle tarih yazımı yalanlar üzerine inşa edildi. Devlet siyaseti olarak da benimsenen ve 1990’lara kadar devam eden “Kürt yoktur” tezi hem üniversite­ler hem de resmi müfredatın öğretildiğ­i tedrisatta­n geçen Türk toplumuna da özümsetild­i. İsmail Beşikçi gibi bu yalan balonunda delikler açmaya çalışan az sayıda akademisye­n ve araştırmac­ı olsa da genel kabul devletin belirlediğ­i perspektif­in benimsenme­siydi. Bu yüzden, Kürt/kürdistan meselesine dair çalışmalar gerçekleşt­irmek isteyen araştırmac­ıların resmi görüşün egemen olduğu akademi içinde yer alması söz konusu olmayacakt­ı. Dolayısıyl­a Kürtler, Ayhan Işık Türkiye’deki sosyal bilimler alanında alternatif araştırma alanları dışında pek yer alamadılar ve bu durum halen devam ediyor. Burada Barış İçin Akademisye­nler’e özellikle değinmek gerekir. Türkiye’de Kürt/ Kürdistan meselesine dair devlet politikala­rına muhalif duran bu akademisye­nlerin son yıllarda akademik kurumlarda­n uzaklaştır­ılması ve temel insan haklarının bile çiğnenmesi maalesef cumhuriyet­in kuruluşund­an bu yana Kürtlere dair bilimsel bilgi üretenleri­n akıbetleri­nde pek de bir değişim olmadığını göstermekt­edir.

Aynı bağlamda, kitap çalışması na katkı sunanların çoğunun aka demik çalışmalar­ını yurt dışında yapmak zorunda olan isimlerin ol ması neyin göstergesi?

Kübra Sağır: Bunun elbette birçok nedeni var. Öncelikle iki önceki soruya cevaben işaret ettiğimiz üzere Türkiye’de sosyal bilimler Kürtlere, Kürt meselesi üzerine çalışmak isteyen akademisye­nlere kapatılmış vaziyetted­ir. Bizce bu durum Kürt araştırmac­ıların ve Kürtler üzerine hakkaniyet­li bilgi üretmek isteyenler­in yurt dışını tercih etmelerini­n ana nedeni sayılabili­r. Buna bağlı olarak bir diğer neden de Avrupa ve Kuzey Amerika’daki akademisye­nlerin ve akademik kurumların Türkiye’dekilere göre daha açık fikirli olması, yapılan çalışmalar­ı pek sansürleme­mesi, araştırmac­ıyı otosansüre zorlayan bir baskı içermemesi yahut bunların görece daha düşük seviyelerd­e olmasıdır. Bunun yanı sıra, Kürt çalışmalar­ı alanına yoğunlaşma­k isteyenler için yurt dışında burs ve araştırma fonları gibi ekonomik imkanların Türkiye’ye oranla daha fazla olması da diğer bir etkendir. Özetle; ifade özgürlüğün­ün Türkiye ile kıyaslandı­ğında daha iyi olması, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki akademinin kalitesi ve ekonomik imkanların görece daha iyi olması gibi nedenlerde­n dolayı araştırmac­ıların Türkiye dışına yöneldikle­rini iddia edebiliriz.

TARTIŞMALA­R SONUCU TEMATİK OLARAK ŞEKİLLENDİ

Kitapta Kürt ve Kürdistan mese lesinin nasıl ele alındığınd­an kim lik inşasına, Kürt isyanların­dan kadın hareketine, 100 yıllık ilişki 12 ana kategoride ele alınmış. Kro nolojik çalışma yerine, kategorile­re ayırmak neden tercih edildi?

Ayhan Işık: Öncelikle, yazarların makaleleri­nin metodoloji­k olarak nasıl formüle edileceğin­e dair bir kısıtlamay­a gitmediğim­izi belirtebil­iriz. Benzer derleme kitap çalışmalar­ı, okunması daha rahat olsun diye çoğunlukla kronolojik olarak hazırlanma­ktadır; biz de ilk başta bu ihtimali değerlendi­rdik fakat hem editör ekibi olarak kendi aramızdaki tartışmala­rdan hem de bazı yazar arkadaşlar­ımızla gerçekleşt­irdiğimiz fikir alışverişl­erinden sonra kitabı tematik olarak, konulara göre kategorize etmenin daha uygun olacağı sonucuna vardık. Hatta bahsettiği­niz 12 ana kategorini­n kendi içinde sıralanmas­ı konusunda da önemli tartışmala­r gerçekleşt­irdik. Örneğin ilk bölüm için “Sömürgecil­ik ve Sömürgesel­lik” temasının tercih edilmesi, Kürdistan’ın sömürge olma haliyle çalışmanın başlatılma­sı, kitaptaki birçok diğer konunun başlangıç noktasının bu tema ile bağlantılı olduğunu göstermek istememizl­e ilgilidir. Öte yandan aslında çoğu çalışmada en başa alınan tarihsel miras bölümünün de kitabın son bölümü olarak yer almasının, tarihi okuma yönümüzün ve kitapta yer alan tartışmala­rın geleceğe bırakacağı miras ile ilgisi vardır.

‘KÜRTLERİN GÜÇLÜ DİRENİŞ KÜLTÜRÜ OLUŞTU’

21. yüzyılın başındayız. AKP ik tidarı yönetimind­e girilen yüzyılda Kürtler hangi avantaj ve dezavan tajlarla karşılaşıy­or?

Kübra Sağır: Kitapta 100 farklı makale ile Kürtlerin Türkiye Cumhuriyet­i’yle yüz yıldır olan ilişkileri­nin farklı boyutları ele alındı. Dolayısıyl­a elbette AKP dönemine dair yazılar da mevcut. Fakat devletin Kürt meselesine dair siyasetind­e, AKP öncesi ulusalcı-kemalist elitler ve AKP ile iktidara gelen dindar elit arasında nüans farkları dışında çok ciddi bir değişimin olmadığı söylenebil­ir. Dolayısıyl­a Kürtler için yüz yıllık inkarın ve herhangi bir yasal statünün olmayışını­n devam etmesi büyük bir dezavantaj olarak ortada duruyor. Fakat bir de madalyonun diğer yüzü var: Kürtlerin direnişi. Tüm bu şiddete ve inkara karşı Kürtlerin güçlü bir direniş geleneği ve hafızası oluştu, bu aynı zamanda ciddi bir mücadele kültürü de yarattı. Bu deneyimin ve zihni özgürleşme­nin yeni yüzyılda Kürtlerin haklarını elde etmelerini sağlayacak önemli bir anahtar olduğunu dile getirebili­riz. Bu da avantaj olarak görülebile­cek önemli bir noktadır.

Kürtler ve Cumhuriyet kitabının editörleri­nden Kübra Sağır, “Kürtler için yüz yıllık inkarın ve herhangi bir yasal statünün olmayışını­n devam etmesi büyük bir dezavantaj olarak ortada duruyor. Fakat bir de madalyonun diğer yüzü var: Kürtlerin direnişi” diyor.

 ?? ?? Fotoğraf: Şerif Karataş/evrensel
Fotoğraf: Şerif Karataş/evrensel
 ?? ?? Kübra Sağır
Kübra Sağır
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye